tag:blogger.com,1999:blog-61938024473237107502024-03-14T08:47:25.701+03:00Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılarSyria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comBlogger94125tag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-30354987617801155182016-06-03T16:31:00.003+03:002016-06-03T16:31:53.679+03:00Bulanık Mekanlarda Gölgede Kalanlar: Suriyeli Mülteci Çocuklar Ve Vatansızlık Riski Raporu<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<img alt="9" class="size-full wp-image-5805 alignleft" height="173" src="http://www.gundemcocuk.org/wp-content/uploads/2016/03/9.png" width="320" /></div>
<br />
<strong>Bulanık Mekanlarda Gölgede Kalanlar: Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski Araştırma Raporu, </strong>Suriyeli
mültecilerin Türkiye’de doğan çocuklarının vatansızlık riski; kanunlar,
uluslararası belgeler ve çocuğun yüksek yararı ilkesi bağlamında
“Suriyeli Mülteci Çocukların Vatansızlık Durumu Türkiye Vatandaşlık
Kanunları Kapsamında Nasıl Değerlendirilebilir? Bu kanunlar ve
uygulamalar Vatansızlık Sözleşmeleri ve Çocuğun Yüksek Yararı İlkesiyle
hangi noktalarda çakışmakta/çatışmaktadır?” sorularına odaklanmıştır. <strong></strong><br />
<a name='more'></a><strong><br />
</strong><br />
<blockquote>
<span style="font-size: large;"><em>Vatansız çocuklar kendilerini çoğunlukla ‘görünmez’,
‘yabancı’, ‘göze batmadan yaşayan’, ‘değersiz’ ve ‘bir sokak köpeği’
şeklinde tanımlamaktadırlar. </em></span><br />
<span style="font-size: large;"><em>Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği</em></span></blockquote>
<a href="http://rwi.lu.se/where-we-work/regions/europe/turkey/" target="_blank">Raoul Wallenberg Institute (RWI)</a> <a href="http://rwi.lu.se/insan-haklari-arastirmalari-hibe-programi-ihahp/" target="_blank">İnsan Hakları Araştırmaları Hibe Programı (İHAHP) </a>desteği
ile Yeşim Mutlu ve Emrah Kırımsoy tarafından kaleme alınan ve hukuki
konularda Av. Şahin Antakyalıoğlu’nun katkılarını barındıran
araştırmanın, yaygınlaşma çalışmalarına <a href="http://www.gundemcocuk.org/" target="_blank">Gündem Çocuk Derneği</a> katkı sağlamıştır. Kapak görseli <a href="http://www.walidelmasri.com/" target="_blank">Walid El Masri</a>’ye, diğer fotoğraflar <a href="http://www.kemalvuraltarlan.com/" target="_blank">Kemal Vural Tarlan</a>’a aittir.<br />
<br />
Araştırmadaki değerlendirme ve önerilerin, Suriyeli çocukların
vatansızlık riskine dair konunun aciliyetle gündeme alınmasına hem de
Türkiye’nin iç hukukuna aldığı Çocuk Haklarına dair Sözleşme ile 2014’te
imzaladığı Vatansızlık Sözleşmesi hükümleri uyarınca üzerine düşen
sorumlulukları Suriyeli mülteci çocukların durumu özelinde hayata
geçirmesinde yol gösterici olacağı umut edilmektedir.<br />
<br />
<strong>Araştırma Raporuna</strong> erişim için <a href="http://www.gundemcocuk.org/belgeler/yayinlarimiz/kitaplar/Suriyeli-Multeci-Cocuklar-Ve-Vatansizlik-Riski-Raporu.pdf" target="_blank">tıklayın:</a> <img alt="7" class="size-full wp-image-5803 alignright" height="173" src="http://www.gundemcocuk.org/wp-content/uploads/2016/03/7.png" width="320" /><br />
<strong>Politika Belgesine</strong> erişim için <a href="http://www.gundemcocuk.org/wp-content/uploads/2016/03/SuriyeliCocuklarVatansizlikRiski.pdf" target="_blank">tıklayın:</a><br />
<br />
<strong>Arka Plan</strong><br />
<img alt="2" class="size-full wp-image-5798 alignleft" src="http://www.gundemcocuk.org/wp-content/uploads/2016/03/2.png" />Vatansızlık,
günümüzde tahmini olarak 12 milyon insanı etkileyen oldukça önemli bir
sorundur. İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 15. Maddesi “Herkesin
bir vatandaşlığa sahip olma hakkı vardır ve hiç kimse keyfi olarak
vatandaşlığından veya vatandaşlığını değiştirme hakkından mahrum
edilemez” der. Bu hüküm uluslararası hukuk alanında benimsenmiş ve her
kişinin bir vatandaşlığı olması ve kişinin vatandaşlığından keyfi olarak
mahrum edilmemesi ilkeleri uluslararası hukuka yerleşmiştir. Her ne
kadar bu ilkeler vatansızlık hallerinin önlenmesi bakımından önem taşısa
da; gerek kanunlar çatışması, gerekse de kadına ve/veya etnik, dini,
mezhepsel gruplara karşı ayrımcılık sebebiyle ortaya çıkan vatansızlık
hallerinin en çok etkilediği kesim çocuklardır. Bugün dünyadaki vatansız
nüfusun en az üçte birinin çocuk olduğu tahmin edilmektedir.
Vatansızlık durumlarının halen artarak devam ediyor olması konunun
güncelliğini ve insan hakları söyleminin bu noktadaki yetersizliğini
göstermektedir.<br />
<img alt="1" class="size-full wp-image-5797 alignleft" src="http://www.gundemcocuk.org/wp-content/uploads/2016/03/1.png" />Suriye
iç savaşıyla birlikte, 2011 yılından itibaren Türkiye’ye gelen Suriyeli
mültecilerin durumunun Türkiye’nin insan hakları gündeminin oldukça
önemli meselelerinden birisi olduğu ve bu konuda uzun vadeli
politikaların geliştirilmesi gerektiği açıktır. Mültecilik durumunun pek
çok zorluğu ve hak ihlalini beraberinde getirdiği düşünüldüğünde
açıktır ki, bu durum sebebiyle çocuklar çok boyutlu bir dezavantajlılığa
maruz bırakılmaktadırlar. İlk olarak, çocukların kayıt altına
alınmasında çeşitli sorunlar yaşandığı, özellikle kamp dışında doğan
çocukların kayıt sorunu olduğu bilinmektedir. Kampta doğup kayıt altına
alınan bebeklerin Suriyeli otoritelerce kabul edilip edilmeyeceği ise
bilinmemektedir. Dolayısıyla, Suriyeli çocukların Suriye yasaları
nedeniyle de vatansız kalma riskleri vardır. Bu durum, doğum sertifikası
bulunmayan Suriyeli çocukların önümüzdeki yıllarda vatandaşlık
konusunda ciddi sorunlar yaşayabileceklerine işaret etmektedir. Bunlara
ek olarak, Suriyeliler, Suriye’den kişisel durumlarına dair resmî belge
alamadıkları için Suriyelilerin evliliklerinin Türkiye’deki makamlarca
tanınmaması gibi sonuçlar doğmakta, yine bu durum da doğacak çocukların
vatansız kalma riskini artırmaktadır.<br />
<br />
</div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-5862266309564790502016-06-03T15:52:00.001+03:002016-06-03T15:52:27.280+03:00Uluslararası Af Örgütü: AB'nin mültecileri pervasızca Türkiye'ye geri göndermesi hukuka aykırıdır <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Uluslararası Af Örgütü bugün yayımladığı
brifingde, AB’nin Türkiye'nin mülteciler için 'güvenli ülke'
olduğu varsayımına dayanarak sığınmacıları geri gönderme
planlarını derhal durdurmasını istedi.
<br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
"<a href="http://amnesty.org.tr/uploads/Docs/turkey-briefing-2june2016_turkish771.pdf"><span style="font-family: open_sansbold, sans-serif;">Güvenli Olmayan Sığınak: Türkiye’de Sığınmacılar ve Mülteciler Etkili Korumaya Erişemiyor</span></a>"
başlıklı brifing, Türkiye'nin sığınma sistemindeki
eksiklikleri ve burada mültecilerin karşılaştıkları zorlukları
anlatarak, 18 Mart'ta imzalanan AB-Türkiye Anlaşması kapsamında yapılan
geri göndermelerin hukuka aykırı ve savunulamaz olduğunun altını
çiziyor.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Brifing, Türkiye'deki sığınma
sisteminin, üç milyondan fazla sığınmacı ve mülteciye çare bulmakta
zorlandığını gösteriyor. Bu sebeple sığınmacılar, yıllarca
başvurularının sonuçlanmasını beklemek zorunda kalıyor. Bu süre
zarfında, barınmak ve kendileri ile ailelerinin geçimini sağlayabilmek
için çok az destek alıyor, ya da hiç almıyorlar. Bazen dokuz yaşında
çocuklar bile ailelerine destek olabilmek için çalışıyor.</div>
<a name='more'></a><br />
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Konuyla ilgili açıklama yapan
Uluslararası Af Örgütü Avrupa ve Orta Asya Direktörü John Dalhuisen,
"AB-Türkiye Anlaşması sorumsuzca ve hukuka aykırıdır. Uluslararası Af
Örgütü'nün bulguları Türkiye'nin üç milyondan fazla sığınmacı ile
mültecinin haklarına saygı duyarak ihtiyaçlarını
karşılayabileceği fikrinin bir kurgu olduğunu gözler önüne sermektedir"
dedi.</div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dalhuisen sözlerine şöyle devam etti:
"AB, Avrupa'ya düzensiz varışları acımasızca engellemek için,
Türkiye'de gerçekten neler yaşandığını bilerek ve isteyerek yanlış
göstermektedir. Dünyada en fazla mülteci nüfusunu ağırlayan bir
ülkenin yeni oluşturulan sığınma sisteminin zorluklarla karşılaşması
beklenen bir durumdur. Tam olarak işleyen bir sığınma sisteminin
geliştirilmesi için Türkiye'yi destekleyen ve teşvik edici bir
tutum sergilenmesi önemli, fakat AB sanki halihazırda tam olarak işleyen
bir sistem varmış gibi hareket edemez." </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: open_sansbold,sans-serif;">Türkiye mültecileri korumakta başarısız kalıyor </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Türkiye yaklaşık 2,75 milyon Suriyeli
mülteci ve diğer ülkelerden (başta Afganistan, Irak ve İran olmak üzere)
400 bin sığınmacı ile mülteciye ev sahipliği yapıyor. Mültecilere genel
olarak olumlu yaklaşımlarına rağmen, mevcut büyük mülteci
nüfusu Türkiye'nin yeni sığınma sistemi ve insanların temel
ihtiyaçlarının karşılanma kapasitesi üzerinde kaçınılmaz olarak baskı
yaratmakta. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Rapor, sığınmacıların Türkiye'ye geri
gönderilmelerinin uluslararası hukuka göre yasal olabilmesi
için Türkiye’deki sığınma sisteminin, gerekli olan üç önemli testte
nasıl başarısız olduğunu gösteriyor: statü, kalıcı çözümler, geçim.<br />
</div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: open_sansbold,sans-serif;">1. Statü </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Türkiye’nin sığınma başvurularını işleme alabilme kapasitesi
bulunmuyor. Bunun anlamı, yüz binlerce sığınmacı ve
mülteci yıllarca yasal bir belirsizlik içinde hayatta kalma mücadelesi
veriyor. Türkiye yetkilileri Uluslararası Af Örgütü'ne sığınma
istatistiklerini vermeyi reddetmiştir. Ancak, yetkililer Nisan ayında 4
bine yakın başvurunun (yani 2015'te BM Mülteciler Yüksek Komiserliği
tarafından kaydedilmiş 266 bin başvurunun yüzde 1.5'inin) işleme
alındığını açıklamıştır.. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: open_sansbold,sans-serif;">2. Kalıcı çözümler </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Mülteciler için kalıcı çözümler
entegrasyon, güvenli olan durumlarda menşe ülkelere geri dönüş ve üçüncü
ülkeye yeniden yerleştirmedir. Fakat, Türkiye Avrupalı olmayanlara
mülteci statüsü vermemekte ve bununla beraber entegrasyon süreci
sağlamamaktadır. Uluslararası toplumun ise sağladığı yeniden
yerleştirme imkanları/yerleri yeterli olmaktan çok uzak. Bu da
mültecileri çifte bir açmaza sokuyor; Türkiye’de yeni bir hayat
kuramazlarken, gelecekte başka bir ülkede yeniden
yerleştirilme olasılığı için -varsa bile- çok az bir umutları var. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Afgan bir kadın olan Faiza (ismi
değiştirilmiştir) ve kız kardeşi, İran'dan zorla evlendirilmekten
kurtulmak için kaçtılar ve Türkiye'de BMMYK tarafından mülteci olarak
tanındılar. Üç yıl boyunca yeniden yerleştirme ülkesi konsolosluğunun
kendilerini mülakata çağırmasını beyhude bir şekilde beklediler. En
sonunda bir kaçakçı teknesiyle hayatlarını tehlikeye atarak,
Yunanistan’a gitmekten başka bir çare bulamadılar. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Faiza, Türkiye’den güvenli ve düzenli
bir şekilde ayrılma imkânları olsaydı ve prosedürün tamamlanmasını
beklerken bir takım destek mekanizmalarına erişebilselerdi, ablası ile
birlikte Türkiye’de beklemeyi tercih edeceklerini söyledi. Faiza, “Eğer
yeniden yerleştirilme umudumuz olsaydı, kesinlikle beklerdik. Avrupa
yolculuğundan çok korkuyorduk, çünkü tehlikeli olduğunu biliyorduk. Ama
işte bu noktaya geldik çünkü umudumuz kalmamıştı. Kendi kendimize “Belki
öleceğiz, belki de istediğimiz yere ulaşamayacağız – ama önemli değil
çünkü artık Türkiye’de kalamayız” dedik” şeklinde konuştu. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
<span style="font-family: open_sansbold,sans-serif;">3. Geçim </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Suriyeli mülteciler ile diğer uyruklardan mültecilerin çok büyük bir
bölümü herhangi bir devlet desteği olmaksızın barınacak bir yer bulmak
zorundalar. Her ne kadar Türkiye yetkilileri 264,000’den fazla Suriyeli
mülteciye güneydeki sınırındaki illerde bulunan kamplarda barınma imkânı
sağlıyor olsa da, Suriyeli mültecilerin geri kalan %90’ı (2.48 milyon)
için barınma olanağını sağlaması gerçekçi olarak mümkün değil. Diğer
ülkelerden gelen 400,000 sığınmacı ve mülteci için yalnız 100 kişilik
barınma olanağı mevcut. Tüm bunlar yaklaşık üç milyon sığınmacı ve
mültecinin barınma sorunlarını ellerinden geldiğince kendi başlarına
çözmek durumunda kalmaları anlamına geliyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Uluslararası Af Örgütü Mart 2016 ve
Mayıs 2016 tarihleri arasında Türkiye’deki 57
mülteciyle mülakatlar gerçekleştirdi. Görüşülen kişilerin tamamı
yetkililerden neredeyse hiç maddi yardım almaksızın hayatta kalmaya
çalıştıklarını, büyük bir bölümü ise aile bireylerinden, diğer
sığınmacılardan ya da dini cemaatlerden aldıkları hayır yardımlarına
bağımlı olduklarını aktardılar. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Mülteciler, Uluslararası Af Örgütü’ne
kira ödeme güçleri olmadığından ötürü oldukça kötü koşullarda ya da
derme-çatma yerlerde kaldıklarını ve bazen de camilerde, parklarda ve
metro istasyonlarında uyuduklarını ifade ettiler. Çocuklarından üçünün
boğulmasıyla sonuçlanan başarısız geçiş denemesinin ardından, iki Afgan
aile de İstanbul’da bir köprünün altında barınmaya çalışıyordu. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br />
Konuyla ilgili konuşan John Dalhuisen “Türkiye mültecileri ağırlama
konusunda cömert davrandı; ancak AB liderlerine verdikleri sözlerle
mevcut durum birbiriyle uyumlu değil. Sığınmacılar ve mülteciler
Türkiye’de yılları bulan sürelerde sıkışıp kalıyorlar ve bekledikleri bu
süre zarfında kendilerine destek verilmediği gibi kendi geçimlerini
sağlama hakkı da verilmiyor” dedi. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Dalhuisen sözlerine şöyle devam
etti: “Bu, Avrupalı liderler için gerçekle yüzleşme vaktidir.
Çatışmalardan kaçan insanlara yardım etme konusundaki yasal görevlerini
başkalarına devretmek siyasi açıdan avantajlı görünebilir. Ancak
Avrupalı liderler bunu hukuka uygun bir şekilde ya da hâlihazırda büyük
acılardan kaçan insanlara ek bir ıstırap vermeksizin yapabileceklerini
düşünüyorsa, feci bir şekilde yanılıyorlar.” </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: open_sansbold,sans-serif;">Çocuk mülteciler ihtiyaçlarını karşılayabilmek için çalışıyor </span><br />
<br />
Brifing ayrıca, Türkiye’deki mülteciler arasında çocuk işçiliğinin
ailelerin temel ihtiyaçları karşılama mücadelesinden ötürü yaygın
olduğuna da dikkat çekiyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Üç erkek çocuk annesi Suriyeli bir
kadın, Uluslararası Af Örgütü’ne ailenin geçimini dokuz yaşındaki
oğlunun bir markette çalışarak kazandığı günlük 5-10 TL ile
sağladıklarını ifade etti. Eşi Suriye’de şarapnel parçalarıyla
yaralandığı için çalışamıyor. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: open_sansbold,sans-serif;">AB sorumluluğu devretmek yerine paylaşmalı </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
AB, sorumluluklarını Türkiye'nin üzerine
yıkmak yerine, hâlihazırda ülke içindeki mülteciler için iddialı
bir yeniden yerleştirme programı başlatma arayışında olmalı. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Türkiye, üç milyondan fazla sığınmacı ve
mülteciye ev sahipliği yaparak dünyadaki en fazla mülteci nüfusunu
ağırlarken, AB ülkelerinin tümü 2015 yılında dünyanın farklı
yerlerinden sadece toplam 8,155 mülteciyi yeniden yerleştirmiştir. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
Bu hususa da değinen John
Dalhuisen, "Avrupa Birliği, zamanımızın en karanlık insani
felaketlerinden birine, insanları dışarıda tutmak için tel örgüler
dikerek, daha fazla sınır muhafızı konuşlandırarak ve komşu
ülkelerle tehlikeli anlaşmalara imza atarak cevap vermiştir. Bunun
sonu sefalet, ızdırap ve denizlerde daha fazla ölümdür" dedi. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
<span style="font-family: open_sansbold,sans-serif;">Arkaplan:
AB-Türkiye anlaşması Türkiye'den Afganistan, Irak ve Suriye'ye yapılan
zorla geri göndermelerle şimdiden zedelenmiştir </span></div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
18 Mart 2016 tarihinde, AB ve Türkiye,
göç kontrolü hususunda resmi bir açıklama düzeyinde kalan geniş kapsamlı
bir mutabakata vardı. 6 milyar Avro ve AB'den alınan siyasi tavizler
karşılığında, Türkiye 20 Mart'tan sonra Yunanistan adalarına geçiş yapan
tüm "düzensiz göçmenleri" geri almayı kabul etti. </div>
<div style="text-align: justify;">
<br /></div>
<div style="text-align: justify;">
AB-Türkiye Anlaşması Türkiye'nin
sığınmacıların ve mültecilerin geri gönderilebileceği güvenli bir ülke
olduğu varsayımı ile meşrulaştırılmıştır. Türkiye'de mülteci haklarına
saygı duyulmamasının ötesinde (bu raporun konusu olan), bir
ülke insanları ciddi insan hakları ihlalleri riski ile
karşılaşabilecekleri diğer ülkelere geri gönderiyorsa, bu, o
ülkenin “güvenli” olmamasının başka bir sebebidir. Uluslararası Af
Örgütü'nün 2015 sonu ve 2016 başında yaptığı araştırmalar,
Türkiye'deki sığınmacı ve mültecilerin, Afganistan, Irak ve Suriye
gibi ciddi insan hakları ihlalleri riski yaşanma ihtimali olan ülkelere
geri gönderildiğini göstermiştir. <br />
<br />
Brifingin Türkçe versiyonuna ulaşmak için lütfen <a href="http://amnesty.org.tr/uploads/Docs/2016-turkce67.pdf">tıklayınız.</a><br />
<br />
Brifingin İngilizce versiyonuna ulaşmak için lütfen <a href="http://amnesty.org.tr/uploads/Docs/2016-ingilizce-382.pdf">tıklayınız.</a><br />
</div>
Açıklamanın İngilizce versiyonuna ulaşmak için lütfen <a href="https://www.amnesty.org/en/latest/news/2016/06/eus-reckless-refugee-returns-to-turkey-illegal/">tıklayınız.</a></div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-38592116451384005202016-06-01T16:04:00.000+03:002016-06-03T16:06:40.444+03:00Mültecilerin Çalışma Hayatına Dair Saha Araştırması Bulguları Özeti<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
Bildiğiniz gibi Suriye’deki savaşın sonucu olarak yaklaşık 3 milyon
Suriyeli ülkemize geldi. TC tarafından yasalarla tanımlanan geçici
koruma kanunu ile Türkiye’de kimlik alarak sağlık ve eğitim gibi
haklardan yararlanmaları sağlandı. Devlet, bu yasanın altında tanımlanan
Suriyeli kişilerden mülteci olarak söz edilmesini tercih etmese de
bizim için savaştan kaçarak başka ülkeye sığınmak zorunda kalan herkes
mültecidir ve mülteci yasaları ile korunmalıdır, bu nedenle bilgileri
aktarırken Suriyeli mülteciler terimini kullanıyoruz.<br />
<br />
Yasalarda yapılan son düzenleme ile Suriyeli mültecilerin istihdam
edilmek üzere işçi bulma kurumuna başvurabilecekleri gündeme geldi.
Mültecilere mülteci hakları verilmemesine rağmen çalışma izni
çıkarılmasını olumlu karşılıyoruz. Lakin izin ve istihdam başka
şeylerdir ve devletten beklenen istihdam etmesidir. Kamu yetkililerine
istihdam ile ilgili soru sorulduğunda işçi bulma kurumuna farklı
kategorilerde iş başvuruları alınırken çobanlık kategorisinin
Türkiyeliler tarafından pek rağbet görmemesi nedeniyle Suriyelilerin bu
kategoriden işe alınabilecekleri öngörülmekte. Halkların Köprüsü Derneği
olarak İzmir’de yaklaşık 2 yıldır mültecilerle sürekli iletişim
halindeyiz ve çalışmalarımız sırasında farklı meslek ve beceri
alanlarından insanlara denk gelmekteyiz. Bu nedenle Suriyeli
mültecilerin iş hayatlarına dair bir saha çalışması yaparak bu
insanların çalışma yaşamlarındaki eğilimlerini incelemeye karar verdik.<br />
<br />
Saha çalışmamız üç temel bölümden oluşuyor; soruların hazırlanması,
sahada anketlerin uygulanması ve veri girişi ve analizi. Soruları
hazırlarken, hane halkı büyüklüğünü, çalışan ve iş arayan sayısını,
eğitim durumlarını ve yaşam koşullarını öğrenmeye çalıştık. Bunlarla
birlikte Suriye’deki mesleğini, Türkiye’deki mesleğini, çalışma
koşullarını, iş yerindeki sıkıntıları sorduk. Son olarak ne iş yapmak
istediğini araştırdık. Anketlerin uygulanmasında, deneğimizin iletişim
içinde olduğu mahallelerden Agora, Kadifekale ve Kapılar bölgelerini
seçtik. İki gün süren saha çalışmasında Kürtçe ve Arapça çevirmenler ile
anketleri uyguladık. Toplamda 112 anketin verileri analiz edildi.<br />
<br />
<ol>
<li>Saha araştırmamızda 99 haneden 112 kişi ile görüşme yapılmıştır.
Görüşülen 112 kişinin 1’i kız çocuğu olmak üzere 3’ü kadın, 26’sı erkek
çocuğu olmak üzere 109 kişisi erkektir. Bu hanelerde yaşayanların 143’ü
kadın, 130’u erkek ve 295’i de çocuktur.</li>
</ol>
<a href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-1.jpg"><br />
</a> <a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-2.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (2)" class="aligncenter wp-image-1035 size-large colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-2-840x1024.jpg" height="640" width="525" /></a> <a href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-3.jpg"><br />
</a><br />
<ol start="2">
<li>Toplam kişi sayısı 568 ve bunlardan 127 kişi çalışmakta, yani
hanelerde her 5 kişiden biri çalışıyor. Görüşülenlerin 19’u işsiz ve
48’i iş arıyor konumundadır .</li>
</ol>
<br />
<a name='more'></a><br />
<ol start="3">
<li>Saha çalışmasında okul çağında 130 çocuk bulunduğu ve bunların
29’unun çalıştığı yani her 5 çocuktan biri çalışıyor olduğu tespit
edilmiştir.</li>
</ol>
<a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-3.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (3)" class="aligncenter size-large wp-image-1036 colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-3-1024x754.jpg" height="471" width="640" /></a><br />
<ol start="4">
<li>Çalışan 93 kişinin hiçbirinin iş sözleşmesi, iş güvencesi ve sigortası bulunmamaktadır.</li>
</ol>
<br />
<ol start="5">
<li>Anket yapılanların eğitim durumları şöyledir: -34 kişi okuma yazma
bilmiyor (%30,3) -10 kişi okur-yazar (%9) -23 kişi ilkokul mezunu
(%20.5) -43 kişi ortaokul-lise mezunu (%38,4) -2 kişi üniversite mezunu
(%1,8) Ülkesindeyken okula gittiğini söyleyen 14 çocuktan 11’i burada
çalışmaya başlamışken 6’sı okula gidememektedir. Bunlardan biri kız
çocuğu, 8 kişi de hem okuyup hem çalışıyor.</li>
</ol>
<a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-1.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (1)" class="aligncenter size-large wp-image-1034 colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-1-793x1024.jpg" height="640" width="495" /></a><br />
<ol start="6">
<li>Görüşülen kişilerin ülkelerindeyken çalıştıkları işler
şöyledir:-13’ü terzi 8 kişi ayakkabıcı, 5 kişi şoför, 4 kişi fayans
ustası, 3 kişi kuaför, 3 kişi mobilyacı, 2 kişi kameraman, 2 kişi
çantacı, 2 kişi tesisatçı ve bunların dışında aşçı, balıkçı, bilgisayar
mühendisi, boyacı, çiftçi, demirci, elektrikçi, fotoğrafçı, gıda
teknisyeni, marangoz, modelist, taş ustası da bulunmaktadır. 112 kişi
içinden sadece 1 tanesi ülkesinde çiftçi olduğunu belirtmiştir.</li>
</ol>
<a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-5.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (5)" class="aligncenter size-large wp-image-1038 colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-5-848x1024.jpg" height="640" width="530" /></a><br />
<ol start="7">
<li>24 tanesi ülkesindeki işini burada da devam ettirebilmiş (%21).
Devam ettirdikleri mesleklerin büyük çoğunluğu terzilik, kuaförlük ve
ayakkabıcılık gibi beceri gerektirebilen meslekler. Bunun dışında inşaat
işçiliği de yer almakta. Ülkesindeyken beceri gerektiren kimi işlerde
çalışan (tesisatçılık, fayansçılık vs) geri kalanlar ise Türkiye’de
farklı işlerde çalışmakta. Bu kişiler arasında kameraman (2 kişi),
fotoğrafçı (1 kişi), bilgisayar mühendisi (1 kişi), çağrı merkezi
çalışanı (1 kişi) gibi beyaz yaka mensupları da bulunmaktadır. Ayrıca
ülkesinde iken yüzme öğretmenliği yapıp Türkiye’de ayakkabıcıda çalışan,
bekçiyken ve şoförken Türkiye’ye geldiğinde hamalık yapan kişiler
bulunmaktadır. İş yerinde çalışan sayısını ve bunların kaçının Suriyeli
kaçının diğer ülkelerden olduklarını sorduk. Cevaplayan 64 kişinin
verdiği bilgilere göre iş yerinde %10 ve üzeri Suriyeli mülteci
çalışmaktadır. 12 kişiden alınan cevaplara göre iş yerinde Suriyeli
olmayan yabancılar yani Irak, Afganistan ve/veya Pakistanlılar
çalışmaktadır. Anketin sonunda Suriyeli mültecilere meslek edinmeye
yönelik bir kurs almak isteyip istemedikleri sorulmuş, 42 kişi evet
cevabı vermiştir. Soruya hayır cevabı veren veya cevap vermeyenlerin
büyük bir kısmının çalışmaktan böyle bir şeye vakti olmadığını
söyledikleri not edilmiştir. Ne iş yapmak istedikleri sorulduğunda ise
kendi mesleklerini burada icra etmek isteyenlerin büyük çoğunluğu
oluşturduğu görülmüştür. Bunun yanında Suriye’deki eğitimine burda devam
etmek isteyenler ve mobilyacılık, kuaför, moda tasarım, spor gibi
alanlarda meslek sahibi olmak isteyenler gözlemlenmiştir. Bu soruya
cevap verenlerin büyük çoğunluğundan ve notlardan gözlemlediğimiz üzere
en büyük ihtiyaç Türkçe dil kursudur.</li>
</ol>
<a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-8.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (8)" class="aligncenter size-large wp-image-1041 colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-8-793x1024.jpg" height="640" width="495" /></a><br />
<ol start="8">
<li>Görüşülen kişilerin %37’sinin hane geliri asgari ücret dolaylarında
ve biraz üzerindeyken geri kalan %63’ün toplam hane geliri ise asgari
ücretin bile altındadır. Aylık kazançları sorulduğunda 2 kişi 100 TL’den
az, 11 kişi 101-500 arası, 50 kişi 501-1000 arası ve 37 kişi 1001-2000
arası cevabını vermiştir. Yaşanılan yerle ilgili sorumuza 99 haneden 75
kişi gecekondu-apartmanda, 30 kişi de metruk binada cevabını vermiştir.
Kiraların ortalama 250-500 aralığında olduğunu ve elektrik-su gibi diğer
harcamaların da ortalama 250 lira tuttuğunu gözlemledik. Kira dışı
harcamaların yüksekliğinin sebebini araştırdığımızda, elektrik ve suya
Suriye’de para ödemeyen mültecilerin, buraya geldiklerinde
alışkanlıklarından dolayı normalin çok üstünde faturalarla
karşılaştıklarını ve aynı zamanda mültecilerin hepsinin geçim
sıkıntısından ötürü borçlu olduklarını gözlemledik.</li>
</ol>
<a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-4.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (4)" class="aligncenter size-large wp-image-1037 colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-4-839x1024.jpg" height="640" width="524" /></a><br />
<a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-7.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (7)" class="aligncenter size-large wp-image-1040 colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-7-748x1024.jpg" height="640" width="467" /></a><br />
<ol start="9">
<li>Çalışmakta olan 93 kişiye iş yerinde ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz
sorusu soruldu. Toplam 58 kişinin cevapladığı bu soruda birden fazla
seçenek işaretlenerek alınan cevaplara göre; 37 kişi aynı işi yaptığı
diğer çalışanlardan daha az ücret aldığını, 35 kişi iş güvencesi
olmadığını ve her an atılabileceğini, 26 kişi dil ve iletişim sorunu
yaşadığını, 17 kişi hor görülme, ayrımcılık ve hak ihlalleri ile
karşılaştığını, 12 kişi ücretini düzenli alamadığını ve 10 kişi de
sağlıksız koşullarda çalıştığını belirtmiştir. Hor görülme, ayrımcılık
ve hak ihlalleri ile karşılaşan bireylere bu davranışın kim tarafından
gerçekleştirildiği sorulduğunda, 11 kişi üstlerim, 7 kişi aynı işi
yaptığım diğer insanlar, 4 kişi müşteriler, 6 kişi işveren cevabını
vermiştir.</li>
</ol>
<a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-9.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (9)" class="aligncenter size-large wp-image-1042 colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-9-726x1024.jpg" height="640" width="453" /></a><br />
<ol start="10">
<li>Resmi makamların öngördüğü İşkur’da Türkiyelilerin müracaat etmediği
çobanlık iş kolunun İzmir Merkez’de yaşayan mülteciler için de bir
seçenek olmayacağı bu çalışma gösterilmiştir. Hiçbir mülteci çalıştığı
işi İşkur aracılığı ile bulmamıştır İstihdam için kamu eli ile yürütülen
sistematik bir organizasyonun izine bile raslanmamıştır. Suriye’nin
farklı bölgelerinden, şehirlerden gelmiş, içlerinde mühendis, müzisyen,
fotoğrafçı, kameraman gibi mesleklere ve terzilik, fayans ustalığı,
ayakkabıcılık gibi ustalık gerektiren becerilere sahip bu insanların
çobanlık kategorisinde istihdam edilmeleri, sadece onlara yapılacak bir
haksızlık değil ayrıca savaşın yükünü hala omuzlarında taşıyan bu
insanların daha iyi bir hayat kurma umutlarının da elinden alınmasıdır.
Mülteciler birbirinden farklı mesleki beceriler ve tercihlere sahiptir.
Bu açıdan mültecilerin iş sahaları kısıtlanmamalı, TC vatandaşlarının
tercih etmedikleri alanlara sıkıştırılmamalıdır. Umuyoruz ki bu ve bunun
gibi araştırmaların ışığında meslek sahibi Suriyeli mültecilerin kendi
mesleklerinde istihdam edilmesi sağlanır.</li>
</ol>
<br />
<a class="cboxElement" href="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-6.jpg"><img alt="kopru_calisma_yasami (6)" class="aligncenter size-large wp-image-1039 colorbox-1033" src="http://www.halklarinkoprusu.org/wp-content/uploads/2016/06/kopru_calisma_yasami-6-898x1024.jpg" height="640" width="561" /></a><br />
Suriyelilerin Türkiye’deki çalışma hayatlarındaki sıkıntılar ortadan
kaldırılır ve meslek okulları açılarak gençlerin meslek sahibi olması
sağlanır. Suriyeliler bahane edilerek iş güvencesiz ve sigortasız
istihdam genel bir uygulama halini getirilmektedir. Her türden kayıt
dışılık ve taşeronlaşma ortadan kaldırılmalı, herkese hak ettiği üretime
katılma koşulları oluşturulmalıdır. Her halktan emekçiler arasında
sendika, meslek odaları, dernek vb. aracılığıyla ortak örgütlülük,
dayanışma ve mücadele ağlarının örülmesi hak kayıplarının önlenmesinde
ve enternasyonalist dayanışmanın sağlanmasında büyük bir rol
oynayacaktır..<br />
Devlet Mültecilerin topluma ve çalışma hayata entegre olmasını kolaylaştırmak için dil öğrenimine destek olmalı.<br />
Araştırmamız göstermiştir ki okula gitme yaşındaki çocuklar
ailelerine bakmak için çalışmak zorunda kalmıştır. Çocuk işciliğine göz
yumulması dehşet vericidir. Çocuklar hem eğitim hakkından mahrum kalmış
hem de erken yaşta emek piyasasına girmek zorunda bırakılmıştır. Hane
halkının büyük çoğunluğunu oluşturan çocuklar için bir an önce yaşam
koşulları iyileştirilmeli ve okullaşmaları için destek verilmelidir.<br />
<br />
Kaynak: http://www.halklarinkoprusu.org/2016/06/multecilerin-calisma-hayatina-dair-saha-arastirmasi-bulgulari-ozeti/ </div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-14161087570409567342016-05-29T15:59:00.000+03:002016-06-03T16:01:52.793+03:00Avrupa Birliği’nin Suriyeli Mülteci Politikasına Eleştirel Bir Bakış<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<span style="font-size: small;"><strong>İnsanoğlunun toplum yaşamına geçtiği
dönemlerden bugüne, sığınma ve iltica kavraları giderek yaşamın
ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.</strong></span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Yirminci yüzyılda savaşların ve savaş
araçlarının yıkım gücünün bir önceki yüzyıl ile mukayese edilmeyecek
şekilde artması ile yıkımlar ve insani dramlar geometrik şekilde artış
göstermiştir. Buna paralel olarak sığınmacı ve mülteci durumuna düşen
milyonların, daha insani şartlar altında, zulüm korkusu olmaksızın
yaşayacakları bir ülke bulmaları, uluslararası toplumun ve uluslararası
hukukun da önemli sınavlarından biri haline gelmiştir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">İnsani boyutu ve dramları ağır basan mülteci
ve sığınmacı kavramlarının içinin doldurulması, karşılaşılan sorunun
devasa boyutu nedeniyle ulusal hukuk sistemlerinin ve tek bir ülkenin
değil, uluslararası toplumun ve uluslararası hukuk sisteminin üzerine
düşen bir görev olmuştur.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Mülteci ve sığınmacı sorunlarına I. Dünya
Savaşı sonrası başlayan çözüm bulma çabaları sorunun büyüklüğü
karşısında uluslararası örgütlerin yetersiz ve etkisiz kalmaları
nedeniyle acılar ve açmazlar içinde kalmıştır.</span><br />
<a name='more'></a><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Avrupa kıtasında patlak veren II. Dünya
Savaşı ile milyonlar yeniden mülteci durumuna düşmüş ve evlerini,
yurtlarını terk etmek zorunda kalmıştır. Avrupa’nın yaşadığı bu soruna
çözüm bulmak adına uluslararası toplum mülteci durumuna düşen insanların
dramına çözüm bulma adına 1951 tarihinde Mültecilerin Hukuki Durumuna
Dair Cenevre Sözleşmesi’ni imzalamıştır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bu Sözleşme Avrupa kıtasındaki mültecilerin
sorununa çözüm bulmak adına imzalanmış bir Sözleşme’dir. Daha sonraki
yıllarda bazı protokoller ile kapsamı genişletilmiştir. Avrupa ülkeleri
temelde kendilerinin neden olduğu II. Dünya Savaşı ile milyonların
ölümüne neden olmuştur.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Avrupa coğrafyasında tarih boyunca devam
eden rekabet Avrupa coğrafyasını acı ve kan deryasına dönüştürmüştür.
Coğrafyasında 100 yüzyıl savaşları, 30 yıl savaşları, 7 yıl savaşları
gibi sürekli savaşların ve ulusal rekabetin kol gezdiği Avrupa ülkeleri,
1945 yılı itibariyle yaşadığı acıları bitirmek için “yeni bir
başlangıç” yapmaya karar verdiler. Ancak bu yeni başlangıcı yaparken
Savaşın neden olduğu insani yıkımı ortadan kaldırmak ve Savaşın ağır
sonuçlarından bir olan “mülteci krizine” çözüm bulmak için BM
aracılığıyla yukardıda sözü edilen 1951 tarihli Sözleşmeyi imzaladılar.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bu tarihten sonra artık Avrupa, savaş
coğrafyasını Avrupa kıtasından mümkün olduğu ölçüde uzak tutarak
maksimum ölçüde “vekalet savaşları” ile dünyanın farklı bölgelerinde
ülkesel çıkarlarını makzimize etmeye çalışmaktadır. Nitekim Suriye iç
savaşının büyüyerek bu aşamaya gelmesinde Avrupa ülkeleri dahil küresel
güçlerin yürüttüğü vekelat savaşı stratejisi çok önemli bir rol
oynamaktadır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><strong>Değişen Avrupa Politikaları</strong></span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Avrupa’nın çatışmaları kendi bölgesi dışında
tutma politikaları mülteci ve sığınmacı krizlerinde de bir dönüm
noktası teşkil etmiştir. 1980’li yıllarda’Avrupa’daki mülteci sorununun
niteliği değişmeye başlamıştır. 1950’ye kadar mülteci üreten Avrupa
coğrafyası AB’nin temelini oluşturan Toplulukların kurulmasıyla birlikte
artık mülteci alan bir coğrafya haline gelmiştir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Ekonomik kalkınma ile birlikte ihtiyaç
duyduğu yeterli insan kaynağını kendi ülkelerinde bulamayan Avrupa
ülkeleri, dünyanın farklı ülkelerinden göçmen almaya başlamışlardır.
1960’lı yıllarda içinde Türkiye’ninde bulunduğu ülkeler Avrupa
ülkelerine başlangıçta “geçici” olarak nitelenen işçi göndermeye
başlamıştır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bu göçmen işçilere ilave olarak Avrupa
kıtası 1950’lerden sonra yaşadığı istikrar ve kalkınma ile dünyanın
farklı coğrafyalarında meydana gelen silahlı çatışma ve
istikrarsızlıklardan kaçmak isteyen kişilerin ulaşmak istediği, korunma
istediği bir bölge haline gelmiştir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Sovyet-Afgan savaşından kaçan Afganlılar,
İran Devrimi sonrası kaçan İranlılar ve 2000’li yıllarda başını ABD’nin
çektiği ama İngiltere’nin ve diğer AB ülkerinin işbirliği ile
gerçekleştirilen 2003 Irak işgali sonrası kaçan Iraklılar, Libya işgali
sonrası kaçan Libyalılar ve şimdi Suriye iç savaşı sonrası kaçan
Suriyeliler’in birçoğu kendileri ve çocuklarının güvenliği ve geleceği
adına Avrupa coğrafyasına akın etmektedir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">1990 sonrası Bosna’da yaşanan trajediler ve
Sovyet Blokunun dağılması ile çatışma bölgelerinden kaçan yüzbinler yine
Avrupa ülkelerine sığınmak durumunda kalmışlardır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Avrupa 1980 sonrası karşılaştığı bu yeni
duruma karşı üç temel politika belirledi. Birincisi insan kaynağına
ihtiyaç duyduğu için göçmen almaya devam etmekle birlikte özellikle
Sovyet Blokunun dağılması sonrası giderek artan yasadışı göç ile
mücadele adına sınırlarını kapatıp bir “Avrupa Kalesi” oluşturmaya
başladı.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Avrupa Birliği’nin görece müreffeh yapısı,
pek çok insan için bu toprakları bir cazibe merkezi haline getirmiş ve
özellikle Soğuk Savaş sonrası dönemde Avrupa’ya yönelen göç dalgaları
zamanla etkin politikalar gerektiren bir ‘sorun’ haline gelmiştir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bu kapsamda özellikle kontrolsüz göç ve
göçmen kaçakçılığı ile ilgili sorunları çözme adına atılan adımlar ve
üretilen politikalar, sorunu çözmekten uzak kalmış ve dahası yasadışı
göçmenleri ve sığınmacıları organize suç örgütlerinin kucağına itmiştir.
Dolayısıyla toplumsal entegrasyon politikalarının önemli bir unsuru
olan göç ve göçmen sorunsalı, büyük ölçüde güvenlik politikalarının bir
parçası haline gelmiştir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Hukuk-düzen sorunsalından ‘güvenlik’ alanına
kayan göç profili kapsamında Avrupa’nın daha ‘güvenli, özgür ve adil’
bir yaşam alanına sahip olması yönünde atılan adımlar, “Avrupa
Kalesi”nin daha güvenli olması için dış sınır kontrollerinin
etkinliğinin artırılması çabalarını da beraberinde getirmiştir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">AB’nin 1980 sonrası geliştirdiği
politikaların ikincisi yasadışı göç hareketlerini mümkün olduğu ölçüde
sınırlarına gelmeden durdurmak için sınırlarının ötesinde “tampon
bölgeler” oluşturarak yasadışı göçmenlerin AB sınırlarına ulaşmasını
engelleyici “önleyici politikalar” geliştirmek olmuştur.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bu politikaların ete kemiğe bürünen en son
ve en acı ifadesi Halep’in kuzeyinin Rus bombardımanı sonrası Rejim
güçlerine geçmesi ve Türkiye’den Halep’e giden yardım koridorunun
kesilmesi ile birlikte sınıra dayanan onbinlerce Suriyeli konusunda AB
yetkililerinin şu açıklaması olmuştur; “Türkiye Suriye sınırını açsın”<a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_edn2" target="_blank" title="">[2]</a></span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Zaten milyonlara sınırını açmış bir Türkiye
var iken ve yine yüzbinleri kapılarında bekleten, Türkiye’ye sınırlarını
kapat mülteciler Yunanistan’a geçmesin diyen, Yunanistan’dan
Makedonya’ya geçmeye çalışan mültecilere tel örgü çekip geçmesine engel
olmaya ses çıkarmayan bir AB gerçeği var karşımızda.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Sorunun dışşallaştırılması adına
gerçekleştirilen bu politika ile sadece yasadışı göç hareketlerini
sınırlarından uzak tutmak amaçlanmamakta aynı zamanda bu politkanın
bunun bir diğer ayağı olarak, AB sınırlarına giren yasadışı göçmenler
geldikleri ülkelere geri gönderilmektedir. AB kaynak ve transit ülkeler
ile temelde vize kolaylığı karşılığında yaptığı geri kabul anlaşmaları
ile yasadışı göçmenleri, istenmeyen kişileri kendi ülkelerine ya da
tampon bölgelere geri göndermektedir.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Son yıllarda AB çapında yasadışı göçle
mücadeleye verilen önemin artması, geri kabul anlaşmalarının
sonuçlandırılmasını da öncelikli olarak gündeme taşımıştır. Kaynak ve
transit ülkelerle yapılan anlaşmalar aracılığıyla sağlanan siyasi
diyalog ve bilgi paylaşımı gibi unsurların nihai hedefinde “önleyici bir
politika” oluşturma mantığının yattığı görülmektedir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Geri kabul anlaşmalarının özellikle yasadışı
göçmenlere yönelik imzacı ülkelere yüklediği katı sorumluluk,
göçmenlerin AB ülkelerine yasadışı girişini engelleme konusunda önemli
bir fırsat olarak değerlendirilmektedir.<a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_edn3" target="_blank" title="">[3]</a>
Bu bağlamda hem yasadışı göçle mücadele için önemli ve etkin bir araç
olan hem de ekonomik, diplomatik ve siyasi katma değeri bulunan geri
kabul anlaşmaları, nihai süreçte ‘önleyici’ politikanın güdüldüğü bir
mantığın ürünü olarak AB politikalarından birini oluşturmaktadır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Geri kabul anlaşmalarının yasadışı göçle mücadele kapsamında en önemli ayağını ise söz konusu anlaşmaların kapsamı içerisine <em>üçüncü ülke vatandaşlarının</em>
dahil edilmesi oluşturmaktadır. Bu bağlamda AB geri kabul politikası
kapsamında, imzacı devlet vatandaşları ve vatansızlar dahil olmak üzere
üçüncü ülke vatandaşları (imzacı devletin vatandaşı olmayanlar) şeklinde
iki grup yer almaktadır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Yasadışı göç/yerleşim kapsamında temel
problemlerden birinin resmi dokümanların yokluğu nedeniyle kimlik ya da
uyruk tespiti konusunda yaşanan zorluklar olduğu düşünüldüğünde, üçüncü
ülke vatandaşlarının geri kabul zorunluluğu kapsamına alınması, AB’ye
yasadışı göçmenleri geri gönderme konusunda önemli bir kolaylık
sağlamaktadır.<a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_edn4" target="_blank" title="">[4]</a></span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Böylece, hem kaynak hem de transit ülkeleri
kapsayan geri kabul anlaşmaları, AB üyelerinin topraklarında bulunan
yasadışı göçmenlerin ve vatansızların geri dönüş açmazını çözmenin
etkili yollarından biri olarak değerlendirilmektedir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Geniş bir geri kabul profilini içeren
anlaşmalar ile uyrukluk/vatandaşlık unsuru, geri dönüş için belirleyici
bir faktör olmaktan çıkmakta ve transit ülkeye gönderme ‘alternatif bir
yol’ olarak belirmektedir. Ancak transit ülkeler açısından böyle önemli
bir maliyetin altına girip tavizin verilmesi için anlaşmaların çekici
hale getirilmesi gereği ortadadır.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">AB bu konuda anlaşma imzaladığı ülke
vatandaşlarına vize kolaylığı ve ve vize muafiyeti imkanı sunmaktadır.
Zira her ne kadar geri kabul anlaşmaları, ‘karşılıklılık ilkesi’
temeline dayansa da pratikte eşitsiz bir ilişki ortaya çıkmaktadır;
çünkü AB üyesi ülkeler açısından geri kabulü sıkıntılı hale getirecek
derecede bir göç ilişkisi bulunmamaktadır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Avrupa’nın 1980 sonrası geliştirdiği
politikalardan üçüncüsü ise AB ülkeleri arasında göç, iltica ve sığınma
politikalarını ortak bir sistem<a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_edn5" target="_blank" title="">[5]</a> oluşturmak suretiyle üye ülkelerin yetki alanından alarak ulusüstü yapı olan AB düzlemine aktarmak olmuştur.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bu sayede üye ülkeler arasında farklı yasal
düzenlemelerden kaynaklanan farklılıklar ortadan kaldırıldı. Bu
düzenlemeler ile üye ülkelerin iltica ve sığınma arayan kişilere farklı
imkanlar sunmasının önüne geçilerek, iltica başvurusu yapan bir kişinin
bu başvurusu bir üye ülkede reddedildikten sonra başka bir AB üyesinde
yeni bir iltica başvurusu yapması engellenmiş oldu.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">AB’nin topraklarında “istenmeyen kişiler”
olarak da nitelendirilebilecek yasadışı göçmenlere yönelik olarak
yürüttüğü bu politikalar beraberinde uluslararası korumaya muhtaç, 1951
tarihli Cenevre Sözleşmesi uyarınca mülteci statüsüne sahip olması
gereken mültecilerin ve sığınmacıların güvenli bir şekilde “Avrupa
Kalesi”ne ulaşmasına da engel olmuştur.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Avrupa’nın sınırlarını yasadışı göç ile
mücadele kapsamında kapatması beraberinde 1950 sonrası “değerler
Avrupası” olarak iddialı bir şekilde yola çıkan AB’nin insan hakları ve
demokrasi iddiasının da sorgulanması sonucunu doğurmuştur. Zira iltica
ve sığınma hakkı uluslararası hukukun korumaya aldığı en temel hakların
başında gelmektedir.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Yaşam hakkının garantiye alınması için savaş
ortamında kalan insanların bir başka ülkeye iltica etmesi ya da
sığınması bu insanlar için uluslararası hukuk tarafından tanınan ve tüm
AB ülkelerinin tanıdığı ve garanti altına aldığı haklardandır. Bir
taraftan bu hakları tanıyıp, diğer taraftan bu hakların kullanılmasını
engellemek açıkça insan hakları kavramının doğasına terstir.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bir yandan insan hakları ve demokrasinin
bayraktarlığını yapıp, diğer taraftan en temel insan haklarının
kullanılmasını engellemek açıkça bir çifte standarttır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><strong>Suriyeli Mülteciler ve Avrupa</strong></span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Aşağıdaki tabloda görüleceği üzere Euroasia
Grup’un Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğine (BMMYK)
dayanarak yayınladığı verilere göre 17 Şubat 2016 tarihi itibariyle
Suriye’nin komşu ülkelerinde toplam 4.718.230 kayıtlı mülteci
bulunmaktadır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bu mültecilerin 2.620.553’ü Türkiye’de,
1.069.111’i Lübnan’da, 637.859’u Ürdün’de, 245.022’si Irak’ta, 117.658’i
Mısır’da ve 28.027’si Fas, Tunus ve Cezayir’de yaşıyor. Bu rakmalar
BMMYK’nin açıkladığı resmi ve kayıtlı rakamlar. Bu rakamlara kayıtdışı
olarak bu ülkelere giden mültecileri de eklemek gerekiyor.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Öte yandan Suriye’de devam eden vekalet savaşı nedeniyle 13.5 milyon kişi de ülke içinde yer değiştirmek zorunda kalmıştır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><img alt="x.jpg" height="286" src="http://ankarastrateji.org/site/assets/files/2796/x.jpg" width="400" /></span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><br />
<span style="font-size: small;">Avrupa Birliği Suriye’den giden mültecilere
kapıları kapatmak için daha önce denemediği her türlü çözümü! denemeye
devam ediyor. Özellikle Schengen sistemini feda edecek kadar ileri
giderek sınırları tel örgüler ile kapatmaktadırlar.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Makedonya Yunanistan sınırını, Slovenya ve
Macaristan Sırbıstan sınırını, Bulgaristan, Türkiye sınırını tel örgüler
ile kapatmıştır. Bunlardan daha vahim olanı ise her ikisi de AB üyesi
olan Hırvatistan ve Slovenya’nın, Slovenya ve Avusturya’nın, Hırvatistan
ve Macaristan’ın sınırlarına da mültecilerin geçişini engelleyecek tel
örgülerin çekilmesidir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">1990’da duvarları yıkan Avrupa hem de tam
merkezinde yeniden duvarlar örmeye, yaşadıkları katliamlardan kaçan
Suriye’lileri sınırlarından uzak tutmaya çalışmaktadır.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">BMMYK verilerine göre 2015 Aralık itibariyle Avrupa ülkelerine iltica başvurusu yapan Suriyeli mülteci sayısı ise 897.645 dir.<a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_edn6" target="_blank" title="">[6]</a></span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bütçesi ve kapasitesi belli Ürdün’ün 1
milyon mülteciye ev sahipliği yaptığı bir yerde dünyanın en zengin
ekonomilerine sahip 28 AB ülkesinin 900.000 civarında Suriyeli mülteciye
başvuru imkanı tanıması acı bir gerçek olarak varlığını sürdürmektedir.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Bu durum aşağıda Merkel’in de belirttiği
gibi Avrupa için tarihi bir sınavdır. Demokrasi ve insan hakları
konusunda tarihi bir sınav.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Almanya Başbakanı Merkel, 15 Ekim 2015 tarihinde Almanya Federal Parlamentosu’nda (<em>Bundestag</em>)
yaptığı konuşmasında, göç krizini yönetmek ve mültecileri yerleştirmek
konusunda AB’ye dayanışma çağrısında bulunurken “mülteci sorununun
çözümünü Avrupa için tarihi bir sınav”<a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_edn7" target="_blank" title="">[7]</a> olarak tanımlamıştır.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">AB’nin bu sınavı nasıl sonlandıracağı
oldukça önemlidir. Zira AB özelinde krize dönüşen göç ve mülteci
sorunsalı, euro krizinden daha fazla etkiye sahip ve uzayıp gidecek bir
kriz olarak değerlendirilmektedir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Ayrıca görünen o ki göç ve mülteci krizi,
yalnız AB bütünleşmesi açısından değil; AB’nin etkin dış politika
aktörlüğü ve küresel aktörlük iddiası için de bir sınav niteliği
taşımaktadır.<a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_edn8" target="_blank" title="">[8]</a></span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Sonuç olarak denilebilir ki, günümüzde
uluslararası göç hareketlerinin büyük bölümü, pek çoğu düzensiz göç
şeklinde olmakla birlikte, dünyanın geri kalanından Batı’ya yönelik
olarak gerçekleşmektedir.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Özellikle son yıllarda Kuzey Afrika ve
Ortadoğu’daki istikrarsız ortamın tetiklediği göç baskısı, bugün
Avrupa’yı tartışmasız şekilde zorlu bir sınava tabi tutmaktadır. 2015
yılında Akdeniz’deki göçmen ölümlerinin zirveye ulaşması neticesinde
uluslararası kamuoyunda geniş yankı uyandırarak ‘kriz’e evrilen
uluslararası göç, Avrupa’daki siyasi gündemin merkezinde yer alırken; AB
göç yönetiminin etkin(siz)liği konusunun ötesine uzanan tartışmaların
boyutu ise bütünleşme değerlerinin (demokrasi ve insan hakları başta
olmak üzere) ve AB dış politikasının temel dayanaklarının sorgulanmasına
kadar varmış durumdadır.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Mayıs 2015 tarihinde dış göç yönetimi
konusunda reform ihtiyacıyla AB’yi acil eylem planı hazırlıklarına sevk
eden güncel göç baskısı, göç yönetiminin <em>tepkisel</em>, <em>korumacı</em>, <em>kısa dönemli</em> ve <em>kontrol-odaklı</em> politikaların güdümündeki <em>Avrupa-merkezli</em> bir yaklaşımla sürdürülebilir olmadığını farklı açılardan bir kez daha göstermiştir.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Etkin bir göç yönetimi, hem <em>gerçek</em> <em>ve dengeli bir ortaklık</em> zemininde kurulan hem de <em>karşılıklı diyaloğa </em>dayanan üçüncü ülkelerle işbirliğini ve bu bağlamda kapsamlı bir yaklaşımın varlığını gerekli kılmaktadır.<a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_edn9" target="_blank" title="">[9]</a></span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Ancak görünen o ki, Avrupa Birliği yaşadığı
bu krizi kendi adına başarı ile aşsa bile bu çözüm insani ve ahlaki bir
çözüm olmayacaktır.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">Zira AB Suriye krizinin alevlenip
büyümesindeki sorumluluğu karşısında, sorunun büyümesindeki payı kadar
külfete katlanmak istememekte ve mültecileri sınırları ötesinde tutmak
için ciddi gayret sarfetmeye devam etmektedir.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;">AB, kapısına dayanan insani dramı
sınırlarından uzak tutmak için gösterdiği çabayı Suriye iç savaşının
başından bu yana krize siyasi ve diplomatik çözüm bulmak için çaba
gösterseydi Aylan bebekler Ege sahillerinde can vermeden savaş sona
ermiş olacaktı.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><br /></span>
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a class="nostyle" href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yazar/prof-dr-mehmet-ozcan/"><b>Prof. Dr. Mehmet Özcan</b></a></span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><div class="yaziyazaremail">
<span style="font-size: small;"><strong><a class="nostyle" href="mailto:msozcan@hotmail.com">msozcan@hotmail.com</a></strong></span></div>
<span style="font-size: small;">
</span><div class="yaziyazartwitter">
<span style="font-size: small;"><strong><a href="http://twitter.com/@profozcan" target="_blank">@profozcan</a></strong></span></div>
<span style="font-size: small;">
</span><br />
<span style="font-size: small;"><strong>KAYNAKÇA</strong></span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><ol>
<li><span style="font-size: small;">Annabelle Roig and Thomas Huddleston, ‘EC Readmission Agreements: A Re-evaluation of the Political Impasse’, <em>European Journal of Migration and Law 9,</em> 2007.</span></li>
<li><span style="font-size: small;"><a href="http://data.unhcr.org/syrianrefugees/asylum.php" target="_blank">http://data.unhcr.org/syrianrefugees/asylum.php</a> (Erişim tarihi: 27.02.2016).</span></li>
<li><span style="font-size: small;"><em>Deutsche Welle</em>, “Merkel: Refugee crisis a ‘historic test of
Europe’”, 15.10.2015,
<http://www.dw.com/en/merkel-refugee-crisis-a-historic-test-of-europe/a-18784341>,
(Erişim tarihi: 15.10.2015).</span></li>
<li><span style="font-size: small;">Fatma Yılmaz Elmas, AB Göç-Dış Politika İlişkisinde Pradigma
Değişimi, Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü AB ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler ABD, 2015.</span></li>
<li><span style="font-size: small;">İlke Göçmen, Türkiye ile Avrupa Birliği Arasında Geri Kabul
Anlaşmasının Hukuki Yeönden Analizi, Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi,
Cilt:13, No:2 (Yıl:2014), ss.21-86.</span></li>
<li><span style="font-size: small;"><a href="http://www.milliyet.com.tr/dunyanin-gozu-turkiye-de/dunya/detay/2191085/default.htm" target="_blank">http://www.milliyet.com.tr/dunyanin-gozu-turkiye-de/dunya/detay/2191085/default.htm</a></span></li>
<li><span style="font-size: small;">Mehmet Özcan, <em>Avrupa Birliği Sığınma Hukuku; Ortak bir Sığınma Hukukunun Ortaya Çıkışı, </em>USAK Yayınları, Ankara, 2004.</span></li>
<li><span style="font-size: small;">Mehmet Özcan, Fatma Yılmaz-Elmas, Ceren Mutuş, Mustafa Kutlay, <em>Türkiye AB İlişkilerinde Geri Kabul; Hangi Şartlarda? </em>USAK Raporları, 2010-02.</span></li>
</ol>
<span style="font-size: small;">
</span><hr />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref1" target="_blank" title="">[1]</a> Bu makale ilk olarak Eğitime Bakış Dergisi’nin Yıl: 12, Sayı: 36, Ocak-Mart 2016 tarihli sayısında yayınlanmıştır.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref2" target="_blank" title="">[2]</a> http://www.milliyet.com.tr/dunyanin-gozu-turkiye-de/dunya/detay/2191085/default.htm</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref3" target="_blank" title="">[3]</a> Annabelle Roig and Thomas Huddleston, ‘EC Readmission Agreements: A Re-evaluation of the Political Impasse’, <em>European Journal of Migration and Law 9,</em> 2007, ss. 366-367.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref4" target="_blank" title="">[4]</a>
Detaylı bilgi için bkz: Mehmet Özcan, Fatma Yılmaz-Elmas, Ceren Mutuş,
Mustafa Kutlay, Türkiye AB İlişkilerinde Geri Kabul; Hangi Şartlarda?
USAK Raporları, 2010-02, İlke Göçmen, Türkiye ile Avrupa Birliği
Arasında Geri Kabul Anlaşmasının Hukuki Yönden Analizi, <em>Ankara Avrupa Çalışmaları Dergisi</em>, Cilt:13, No:2 (Yıl:2014), ss.21-86.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref5" target="_blank" title="">[5]</a> Bu konuda detaylı bilgi için bkz: Mehmet Özcan, <em>Avrupa Birliği Sığınma Hukuku; Ortak bir Sığınma Hukukunun Ortaya Çıkışı, </em>USAK Yayınları, Ankara, 2004.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref6" target="_blank" title="">[6]</a> <a href="http://data.unhcr.org/syrianrefugees/asylum.php" target="_blank">http://data.unhcr.org/syrianrefugees/asylum.php</a> erişim tarihi: 27.02.2016.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref7" target="_blank" title="">[7]</a> <em>Deutsche Welle</em>,
“Merkel: Refugee crisis a ‘historic test of Europe’”, 15.10.2015,
<http://www.dw.com/en/merkel-refugee-crisis-a-historic-test-of-europe/a-18784341>,
(erişim tarihi: 15.10.2015).</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref8" target="_blank" title="">[8]</a>
Fatma Yılmaz Elmas, AB Göç-Dış Politika İlişkisinde Pradigma Değişimi,
Yayınlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü AB ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler ABD, 2015, s. 301.</span><br />
<span style="font-size: small;">
</span><span style="font-size: small;"><a href="http://www.ankarastrateji.org/ko-e-yaz-s/avrupa-birli-inin-suriyeli-multeci-politikas-na-ele-tirel-bir-bak/#_ednref9" target="_blank" title="">[9]</a> Fatma Yılmaz Elmas, a.g.e., s. 314.</span><br />
<br />
<span style="font-size: small;"><b>Kaynak</b>: http://www.uhahaberajansi.com/2016/05/29/avrupa-birliginin-suriyeli-multeci-politikasina-elestirel-bir-bakis.html </span></div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-89943572520294169042016-05-25T19:16:00.000+03:002016-06-02T19:16:28.680+03:00Suriyeli Mülteciler Türkiye’de Kalıcı Olabilir<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<div class="single-yazim" itemprop="articleBody">
3 milyondan fazla Suriyeli göçmene ev sahipliği yapan İstanbul,
aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in ilk defa düzenlediği İnsani
Zirve’nin de yapıldığı yer oldu. İnsani yardımların milli gelire oranı
göz önünde bulundurulduğunda “en cömert donör” ülke olan Türkiye’de
toplanan 50 dünya liderinin en önemli gündem maddesi Suriye iç savaşı
nedeniyle ortaya çıkan insani krizdi.<br />
<br />
Bu krizin bir de ekonomik boyutu var ve Türkiye’de barınan Suriyeli
göçmenlerin sayısı her geçen gün arttıkça ekonomideki etkileri çok daha
fazla belirginleşiyor. Özellikle yüzde 4 ile beklentilerin üzerinde
gelen 2015 büyüme verisinde önemli rol edinen iç tüketimi körükleyen
etmenlerden birinin Suriyeli mülteciler olduğu düşünülüyor.<br />
<br />
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Washington D.C.’de bulunan ABD Ticaret Odası’nda yaptığı konuşmada Suriyeli mültecilerin “<strong>geçici olmayabileceğini ve entegre edilmeleri gerektiğini</strong>”
vurgulamıştı. Suriyelilerin “sadece misafir olmayabileceği” göz önünde
bulundurulduğunda hem ekonomik verilere etkileri hem de ekonomik hayata
entegre edilmeleri konusunda daha çok akademik çalışma yapılmasının
gerekliliği ortaya çıkıyor.<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
<strong>İÇ TALEP DOPİNGİ</strong><br />
Piri Reis Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı
Erhan Aslanoğlu da bu konuda daha fazla akademik çalışma yapılması
gerektiğini ancak bazı sinyallerin alındığını söylüyor. Aslanoğlu’na
göre Türkiye ekonomisinin 2015 büyümesinde ortaya çıkan iç talep artışı
önceki yıllara göre reel ithalatın çok da artmadığı bir veriye işaret
ediyor.<br />
“İthal girdi kullanmadan büyüme, tüketim ve üretim sağlamışız. Bunun
için içeride katma değeri yüksek olan, ithalat girdisi az olan
sektörlerin öne çıkması lazım. Bunları kim tüketiyor diye baktığımızda
biz Türk halkı tüketiyoruz; tabii bir de mültecilerin tekstildeki,
gıdadaki, barınmadaki ve ulaşımdaki hareketliliği bir neden olabilir
diye düşünüyoruz” diyen Aslanoğlu istihdam ve enflasyonda da Suriyeli
mültecilerin etkisi olduğunu aktarıyor.<br />
Kredi derecelendirme kuruluşu S&P de Suriyeli göçmenlerin Türkiye
büyümesine etkisinin eksik hesaplandığını vurgulayan bir rapor
yayınladı.<br />
Frank Gill ve Tatiana Lysenko öncülüğündeki analistlerin hazırladığı
S&P raporunda yaklaşık 3 milyon Suriyeli mültecinin Türkiye
ekonomisini büyüttüğüne dikkat çekildi. Kredi büyümesinin ekonomik
büyümede artık temel yönlendirici olmadığı belirtilirken mültecilerin
tasarruflarını harcamasının tüketime katkı yaptığı ifade edildi.<br />
Rapora göre, hükümetin Suriyeli mülteciler için harcadığı yaklaşık 8
milyar dolarlık yardımlar, Türkiye GSYH’nı yüzde 0,2- 0,3 artırabilir.
S&P ayrıca “<strong>Türk hükümetinin tahminlerine göre 500 binle 1
milyon arasındaki kayıt dışı çalışan mülteciler, işsizliğin yüzde 10’un
üzerinde kalmasının nedenlerinden bir tanesi</strong>” ifadesini kullandı.<br />
BGC Partners Başekonomisti Özgür Altuğ ise Türkiye’nin 2015 yılında
yüzde 4 büyümesiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Artan Suriyeli mülteci
sayısının özel tüketime pozitif katkı yaptığını düşünüyoruz” vurgusunu
yaptı.<br />
Morgan Stanley analisti Ercan Ergüzel de kaleme aldığı notunda
2015’in son çeyreğindeki iç tüketim büyümesinin temel olarak devam eden
göçmen akışından kaynaklandığını belirtti.<br />
Suriyeli göçmenlerin Türkiye ekonomisi üzerindeki etkileri üzerine
yapılan kapsamlı akademik çalışmalardan biri ise TCMB tarafından
Suriyeli göçmenler ve tüketici fiyatları arasındaki ilişkiyle ilgili
olarak yapıldı.<br />
<strong>KAYIT DIŞI İSTİHDAM ENFLASYONU DÜŞÜRÜYOR</strong><br />
Her ne kadar Suriyeli göçmenlerin Türkiye genelinde işsizliğin ve
enflasyonun artışında olumsuz etkisi olduğu gözlense de TCMB
araştırmasında Suriyeli göçmenlerin kayıt dışı ekonomiye katıldığı
bölgelerde göçün tüketici fiyatları üzerinde yaklaşık yüzde 2,5 oranında
düşürücü etkisi olduğu ortaya kondu.<br />
Aynı çalışmada mal ve hizmet fiyatlarının benzer oranlarda
etkilendiği belirlenirken bunun kayıt dışı emek piyasası ile bağlantılı
olduğu vurgulandı. Araştırmada ayrıca kayıt dışı işgücü yoğun
sektörlerde bu oranın yüzde 4’e çıktığı ancak kayıtlı işgücü yoğun
sektörlerde ise belirgin bir fiyat değişimi gözlenmediği aktarıldı.<br />
İş Yatırım Ekonomisti Muammer Kömürcüoğlu ise “Suriyeli göçmenlerin
açlık sınırında yaşadığını düşünürsek yıllık toplam harcamalar milli
gelirin yüzde 0.5’ine, yoksulluk sınırında yüzde 1,7’sine ulaşıyor”
diyerek göçmenlerin Türkiye büyümesine önemli bir rolü olduğunu ancak
enflasyon ve işsizlik verilerine bunun negatif bir şekilde yansıdığını
aktardı.<br />
Suriye iç savaşıyla ilişkili olarak yapılan barış görüşmelerinin bir
türlü ilerleyememesi, savaşın hem Suriye siyaseti üzerinde hem de bölge
ülkeleri nezdinde şiddetli etkisinin devam edeceğini gösteriyor.<br />
İç savaşın yarattığı insani krize uluslararası kurumların çare
araması bir yana, açık kapı politikası uygulayan Türkiye’nin üst düzey
bir ekonomi yetkilisinin Reuters’a yaptığı açıklamada belirttiği gibi
göçmenlerin kayıtlı istihdama alınması vesilesiyle göçün ekonomiye
etkisi hakkında daha çok konuşması gerekiyor: “Suriye’den gelen
göçmenler bugüne kadar ekonominin sadece tüketim tarafında vardı.
Üretimde hiç yer almamışlardı. Artık mültecilere çalışma hakkı verildi.
Bu hak istihdam piyasası üzerinde elbette baskı yaratıyor ancak
mültecilerin üretime katılmasıyla enflasyon üzerindeki baskı
hafifleyecektir.”<br />
</div>
</div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-27717545295271418102016-05-23T19:09:00.000+03:002016-06-02T19:10:01.538+03:00Zengin Arap ülkeleri neden Suriyeli mülteci almıyor? <div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<img alt="" class="js-image-replace" data-highest-encountered-width="660" height="223" src="http://ichef-1.bbci.co.uk/news/ws/660/amz/worldservice/live/assets/images/2015/09/07/150907135023__85405947_85405946.jpg" width="400" /> </div>
<br />
<div class="byline">
<span class="byline__name">Michael Stephens</span>
<span class="byline__title"> </span></div>
<div class="byline">
<span class="byline__title">Royal United Services Enstitüsü, Doha</span>
</div>
<div class="story-body__introduction">
<br /></div>
<div class="story-body__introduction">
<br /></div>
<div class="story-body__introduction">
Sınırlarda, tren istasyonlarında
sıkışıp kalan Suriyeli mültecilerin görüntüleri, dahası üç yaşındaki
Aylan Kurdi'nin cansız bedeninin fotoğrafları savaştan kaçanlar için
daha çok şey yapılması çağrılarını beraberinde getirdi.</div>
Öfkenin
bir kısmı da kapılarını mültecilere sıkı sıkıya kapatan Körfez İşbirliği
Konseyi'ne üye Arap ülkelerine, yani Suudi Arabistan, Bahreyn, Kuveyt,
Katar, Umman ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne yönelikti.<br />
<br />
<br />
Aslında Körfez ülkeleri de hiçbir şey yapmadan beklemiş değil -- özellikle de bireylerin cömertliği kayda değerdi.<br />
Hayır
kurumlarına yapılan bağışlar yüzbinlerce doları buldu; işçilere
maaşlarının bir kısmını Suriyeli mültecileri vermek isteyip
istemedikleri sorulduğunda (örn. Katar Petrol Şirketi) birçok işçi
'evet' dedi.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Körfez ülkeleri bağışlar ve hayır kurumları aracılığıyla 900 milyon dolarlık kaynak yarattı.<br />
Ancak Suriye'de savaş uzayıp giderken, kamplarda yaşayan mültecilere yardım etmek artık yetersiz hale geldi.<br />
Savaştan
ve sosyal/maddi açıdan hiçbir iyileşmenin olmayacağı kamp yaşamından
bıkan Suriyeliler daha güvenli ve müreffeh bir gelecek için çatışma
bölgesinden kaçarken, dünya bu kitlesel nüfus hareketiyle başa
çıkabilmek için başka çözümler bulmak zorunda.<br />
Kısacası kamplarda yaşayan insanlara yiyecek ve barınma sağlamak, artık eski bir soruna bulunan eski bir çözüm.<br />
Şimdi
en büyük sorun yüzbinlerce kişiye yaşayacak bir yer bulmak ve Körfez
ülkeleri işte bu noktada yanıtlar bulmakta zorlanıyor.<br />
<h2 class="story-body__crosshead">
İstikrarsızlık korkuları</h2>
Bazı
Körfez ülkeleri Suriyelilerin misafir işçi olarak girişine izin
verdiğine (Suudi Arabistan 2011'den bu yana 500 bin Suriyeli aldığını
söylüyor) dikkat çekerken, sponsor ya da çalışma izni olmadan gelen
mülteciler için belirli bir politika hiç olmadı.<br />
Bunu açıklamak
için Körfez ülkelerinin kendi sınırları içindeki siyasi istikrarsızlık
korkularını, yurttaşlık kimliğini ve bir Körfez ülkesi vatandaşı olmanın
ne anlama geldiğini derinlemesine ele almak gerekiyor.<br />
Körfez ülkeleri Esad karşıtlarına verdikleri destek nedeniyle sızmalar olabileceğinden korkuyor.<br />
<figure class="media-landscape no-caption full-width">
<span class="image-and-copyright-container">
</span></figure><figure class="media-landscape no-caption full-width"><span class="image-and-copyright-container">
</span>
</figure>Beşar Esad'la savaş, 2012'den itibaren Sünni Arap
Körfez ülkelerinin çıkarlarıyla, İran ve müttefikleri arasında bir
rekabete dönüştü.<br />
Bu noktada Körfez ülkelerinde Esad'a sadık
Suriyelilerin intikam saldırıları için topraklarına sızabileceğine dair
derin bir korku başladı.<br />
Körfez'e girecek Suriye vatandaşlarının
sicillerinin kontrol edilmesi işlemi süratle sıkılaştırıldı ve
Suriyelilerin çalışma izni alması ya da mevcut izinlerini yenilemesi çok
daha zorlaştı.<br />
Özellikle Katar, Suudi Arabistan ve BAE Esad yanlılarının misillemede bulunmasından büyük korku duyuyor.<br />
Son üç yıldır "terör hücrelerinin" sessizce gözaltına alındığı dedikoduları dolaşıyordu.<br />
Ancak Esad yanlılarının bir eylem hazırlığında olduğuna dair doğrudan bir kanıt kamuoyuna açıklanmadı.<br />
<h2 class="story-body__crosshead">
Nüfus dengesi</h2>
Bütün bunlara ek olarak Körfez ülkelerinin dayandığı çok hassas nüfus dengelerini de göz önünde bulundurmak lazım.<br />
Binlerce Suriyeli'nin mülteci olarak gelmesi, bu dengeleri tehdit edebilir.<br />
Örneğin BAE ve Katar vatandaşları, ülkelerindeki nüfusun sadece yüzde 10'dan biraz fazlasını oluşturuyor.<br />
Buralarda yaşayanların çok büyük çoğunluğu geçici işçiler.<br />
Körfez
ülkelerinde sadece siz ya da eşiniz tam zamanlı çalışıyorsa oturum izni
veriliyor. İşiniz olmadan burada süresiz kalmanız mümkün değil.<br />
Sözleşmeleri bittiğinde göçmen işçilerin tamamına yakını ülkelerine dönüyor.<br />
<h2 class="story-body__crosshead">
'Baskı sonuç vermez'</h2>
Göçmen işçilerin ülkede uzun süre kalıp yerleşememeleri, Körfez'deki Arap nüfusun hakim konumunu sürdürmesine olanak tanıyor.<br />
<figure class="media-landscape no-caption full-width">
<span class="image-and-copyright-container">
</span></figure><figure class="media-landscape no-caption full-width"><span class="image-and-copyright-container">
</span>
</figure>Dolayısıyla binlerce yabancının, işleri ya da kesin
bir dönüş tarihleri olmadan ülkelerine gelmesi fikri Körfez ülkeleri
için çok rahatsız edici.<br />
Suriyeli mültecilerin Körfez kimliği ve
sosyal yapısına yönelttiği demografik tehdidin Filistinlilerin 1948'deki
göçü de dâhil olmak üzere tarihte eşi, benzeri yok. Körfez ülkeleri de
Suriyeli mülteci krizine verecek bir yanıt bulamıyor.<br />
Demografik
değişiklik ve kimliklerine yönelik tehditlerin kamuoyu baskısı veya
özellikle Batılı ülkelerden gelebilecek diplomatik baskılarla
aşılabilmesi ise çok zor.<br />
Ayrıca Körfez'in yönetici kadroları eğer
Batı, Esad ve rejimiyle ilgili daha önce birşeyler yapmış olsaydı, bu
olayların hiç yaşanmayacağını düşünüyor.<br />
Bu yüzden de Batılı diplomatların talepleri, büyük ihtimalle duymazdan gelinecek.<br />
<ul class="story-body__unordered-list">
<li class="story-body__list-item"><i>(*) Royal United Services Enstitüsü
RUSI, savunma ve güvenlik alanlarında araştırmalar yapan Londra
merkezli bağımsız bir düşünce kuruluşudur.</i></li>
<li class="story-body__list-item"><i>(**) Bu yazı 7 Eylül 2015 tarihinde BBC Türkçe'de yayınlandı. </i></li>
</ul>
<i>http://www.bbc.com/turkce/haberler/2016/05/160523_arap_ulkeleri_multeciler </i></div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-76299763050464429952013-08-05T14:29:00.000+03:002013-08-11T14:30:54.183+03:00Savaşın ateşinden sefaletin kucağına<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<img src="http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2013/08/04/fft16_mf3505554.Jpeg" /></div>
<br />
<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
</div>
<br />
<i>Suriye’deki iç savaştan kaçarak önce Urfa’ya ardından da İstanbul’a gelen ailelerin yaşadıkları fakirlik ve verdikleri yaşam mücadelesi yürek burkuyor.</i><br />
<br />
İç savaşın yaşandığı Suriye’de savaştan kaçıp Türkiye’ye sığınanların da durumu içler acısı.<br />
Çok sayıda Suriyeli’ye ev sahipliği yapan İstanbul’daki mülteciler adeta yaşam savaşı veriyor. Eminönü’nde 300-400 liraya kiraladıkları tek göz odalarda insanlık dışı şartlarda barınan Suriyeliler, su satıp temizliğe giderek hayatta kalmaya çalışıyor.<br />
<br />
<br />
Eminönü’nün birbirine benzeyen daracık ara sokaklarından birinde, yerin altına açılan bir kapıdan içeri giriyoruz. Kapıyı açmamızla birlikte insanın burnunun direğini sızlatan bir koku duyuyoruz. Yaz güneşinden karanlığa açılan kapıdan girince karşılaştığımız manzaranın şoku karşısında 1-2 dakika hareketsizce kalıyoruz. Her şeye karşın gülümseme ve heyecanlarını yitirmeyen çocukların etrafımızı sarmasıyla kendimize geliyoruz.<br />
<a name='more'></a><br />
<b>Yardımlarla yaşıyorlar</b><br />
Eminönü’nde demir kapıdan yerin altına inen merdivenlerle girilen bodrum katta ve oradan bir farkı olmayan üst katlarda 20 Suriyeli aile yaşam savaşı veriyor. Yaşamaya razı oldukları bu yeri görünce aslında nasıl bir savaştan çıkıp geldiklerini anlamak o kadar da zor değil. Burun direğini sızlatan bir kokunun hakim olduğu, karanlık ve kir içindeki binada ilk girdiğimiz odada yaşlıca bir adamla karşılaşıyoruz. Odaya girmemizin peşi sıra içerisi doluyor. Hepsinin amacı derdini anlatıp, yardım alabilmek... Çünkü hayatlarını aldıkları yardımlarla idame ettirebiliyorlar. Halep’te savaştan kaçıp, Urfa’ya geçmişler. ‘Orası büyükşehirdir, iş imkanı vardır, daha iyi şartlarda yaşarız’ diye düşünerek, ceplerindeki son parayla İstanbul’un yolunu tutmuşlar. Ancak iş bulamayınca çaresiz bu izbede yaşamaya başlamışlar. Başlangıçta bir odası için 400 TL kira ödemeyi kabul etseler de sadece su satarak günde 30-40 TL kazanabildikleri için ev sahibine sürekli borçlanıyorlar. Adının Muhammed olduğunu söyleyen yaşlı adam tek isteklerinin Urfa’ya dönecek yol parası bulmak olduğunu söylüyor. Sonrasında da Urfa’da mevsimlik işçi olarak tarlalarda çalışmayı planlıyorlar.<br />
<a href="http://icube.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2013/08/04/savasin-atesinden-sefaletin-kucagina-3505558.Jpeg" imageanchor="1" style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;"><img alt="Savaşın ateşinden sefaletin kucağına" border="0" height="179" src="http://icube.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2013/08/04/savasin-atesinden-sefaletin-kucagina-3505558.Jpeg" width="320" /></a><br />
<b>Kapı kapı dolaşıyor</b><br />
Bir başka odaya geçmek için oradan çıktığımızda içeri giren genç bir kadın görüyoruz. Henüz 24 yaşında 3 çocuk annesi Dia Ömer, temizlikten döndüğünü söylüyor. Eşi Suriye’de savaşırken kendisi yaşları 1.5 ila 4 arasında değişen 3 çocuğu ile Türkiye’ye gelen Dia Ömer, 1.5 aydır Eminönü’ndeki bu bodrum katında yaşıyor. “Ev ev dolaşıp temizlikçiye ihtiyaçları var mı diye soruyor, sık sık apartmanlarda merdiven silmeye gidiyorum” diyerek hikayesini anlatmaya başlayan genç kadın, “Sabahları 08.30’da çıkıyorum öğleden sonra 3 gibi dönüyorum. Günde<br />
10-15 TL alıyorum. Geldiğimden beri eşimden hiç haber alamadım. Savaş bitsin, tek isteğim ülkeme, evime geri dönmek” diye devam ediyor.<br />
<br />
<br />
<b><br /></b>
<b>Ultrasona para yok</b><br />
Bodrum katından çıkıp, üst kata geçiyoruz. Kadınların yaşadıkları dramlar hep daha ağır. Nadya, kocasının iki eşinden biri. Diğer kadın savaşta ölünce Nadya onun 8 çocuğu ve kendi çocuğuyla birlikte Türkiye’ye gelmiş. Burada hamile olduğunu fark eden Nadya, hastaneye ultrason için verecek 180 lirası olmadığından muayene olamıyor. “Kendimi çok halsiz hissediyorum, dışarı çıkacak kadar bile gücüm yok. Bebeğimin sağlığını merak ediyorum fakat ultrason için para bulamıyorum” derken, gözleri uzaklara dalıyor.<br />
<br />
<b>4 çocuk da hasta</b><br />
Sokağa çıktığımızda henüz gördüğümüz manzara karşısındaki şoku üzerimizden atamadan sokakta oturan Suriyelilerden bir kaçı etrafımızı sarıp hikayelerini bir umutla anlatmak istiyorlar. İçlerinden biri henüz bir hafta önce İstanbul’a gelmiş. Bizi “evlerine” götürüyor. Yere aşınmış bir kilim serdikleri ve baş köşede Suriye’den getirdikleri kafesin içerisinde duran bir kuştan başka hiçbir şey olmayan tek göz odada yaşayan ailenin dört çocuğu hasta... Hastanede çocuklar ücretsiz muayene olmuş, ilaç almışlar ama nafile... Çocuklar hala yatak döşek yatarken ailenin yetişkin erkekleri bir müjde verir gibi bayram sonrasında çalışacakları bir tekstil işi bulduklarını söyleyerek, her şeyin daha iyi olacağına dair umutlarını anlatıyorlar.<br />
Kendilerine odaları kiralayan bakkalın veresiye defterinde mültecilerin isimleri yazılı. Odalarda bulunan tek eşya ise bir televizyon ile bir vantilatör. Yorgan ve battaniye üzerinde bir odada 7-8 kişinin uyuduğu odaların camları dahi yok.<br />
<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img src="http://i.milliyet.com.tr/GazeteHaberIciResim/2013/08/04/fft16_mf3505553.Jpeg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;"><div style="text-align: left;">
<span style="font-size: x-small;"><i>İş bulamayan Suriyeli mülteciler </i></span></div>
<div style="text-align: left;">
<span style="font-size: x-small;"><i>hayırseverlerin </i></span><i style="font-size: small;">yardımlarıyla yemek bulabiliyor.</i></div>
<div>
<br /></div>
</td></tr>
</tbody></table>
<br />
<br />
<b><br /></b>
<b>3 Suriyeli’den 1’i kalmak istiyor</b><br />
<br />
Türkiye’deki mülteci kamplarında kalan Suriyelilere yönelik araştırmaya göre, kamplarda kalan Suriyelilerin yüzde 35.5’i Türkiye’de temelli yaşamak istiyor.<br />
9 Eylül Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Başkanı Doç. Dr. Özkan Yıldız’ın Suriyeli mülteci kamplarında gerçekleştirdiği anketler üzerine hazırladığı rapor ilginç sonuçlar içeriyor. Harran konteyner kenti ile Akçakale çadır kentinde kalan 1000 mülteciyle görüşen Yıldız’ın raporuna göre, Türkiye’ye gelen mültecilerin yüzde 54.7’si Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a güvendiği için Türkiye’yi tercih etmiş. Ankete katılan Suriyelilerin yüzde 28.7’si sınıra yakın olduğu, yüzde 23.3’ü ise Türkleri kendine yakın gördüğü için Türkiye’yi tercih ettiğini söyledi. Ankette, “Esad sonrası Suriye devleti nasıl bir siyasal rejimi model almalıdır?” sorusuna Suriyeli mültecilerin yüzde 43.1’i “Türkiye tarzı laik demokratik model” yanıtını verirken, yüzde 25.3’ü ise “Mısır tarzı ılımlı İslam modeli” yanıtını vermiş. Suriyeli mültecilerin yüzde 35.5’i ise uygun koşullar sağlandığı takdirde Türkiye’de temelli yaşamak istediğini belirtimiş.<br />
<b><br /></b>
<b>BURCU ÜNAL / İstanbul - </b><br />
<b>FOTOĞRAFLAR: OZAN GÜZELCE</b><br />
<a href="http://gundem.milliyet.com.tr/savasin-atesinden-sefaletin/gundem/detay/1745978/default.htm" target="_blank">http://gundem.milliyet.com.tr/savasin-atesinden-sefaletin/gundem/detay/1745978/default.htm</a></div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-39324447363986179592013-07-16T16:50:00.000+03:002013-07-20T16:50:48.529+03:00Suriyeli doktorlar kamplarda çalışabilecek<div dir="ltr" style="text-align: left;" trbidi="on">
<i>Yabancı sağlık meslek mensuplarının Türkiye'deki özel sağlık kuruluşlarında çalışmalarını düzenleyen yönetmelikte değişiklik yapıldı. Değişiklikle, Suriyeli sağlık meslek mensupları Suriyeli sığınmacıların barındığı kamplarda görev yapabilecek.</i><br />
<br />
Aralarında doktor ve hemşirelerin de bulunduğu Suriyeli sağlık meslek mensupları, sığınmacıların barındığı kamplarda görev yapabilecek.<br />
<br />
Yabancı Sağlık Meslek Mensuplarının Türkiye'deki Özel Sağlık Kuruluşlarında Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, Resmi Gazete'de yayımlandı.<br />
<a name='more'></a><br />
Değişikliğe göre, yönetmeliğin "Üniversitelerin Türkçe Öğretimi Uygulama ve Araştırma Merkezleri tarafından yapılan Türkçe dil sınavında Avrupa Dil Portfolyosu kriterlerine göre (B) veya üzeri seviyede başarılı olmak" şartını içeren bendi, "Türkçe bilmek" olarak düzenlendi.<br />
<br />
Yönetmeliğe eklenen geçici maddede ise Suriye uyruklu sağlık meslek mensuplarının muafiyet durumuna yer verildi. Bu madde ile Suriye'deki olaylar sebebiyle Türkiye'de geçici koruma altına alınanlar için Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca kurulan barınma merkezlerinde çalışmak isteyen Suriye uyruklu sağlık meslek mensupları, mesleğini icraya yetkili olduğuna dair belge ibraz edecek.<br />
<br />
Suriyeli sağlıkçılardan, diploma ve/veya uzmanlık belgelerinde denklik ile Türkçe dil sınavında belli seviyede başarılı olması şartı aranmayacak.<br />
<br />
<a href="http://www.ntvmsnbc.com/id/25455189/" target="_blank">http://www.ntvmsnbc.com/id/25455189/</a></div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-71459260859271365712013-05-15T20:39:00.002+03:002013-05-15T20:42:08.152+03:00Reyhanlı'nın 'günah keçileri': Suriyeli mültecilerReyhanlı’da 51 kişinin ölümüne neden olan patlamaların ardından bölgede Suriyeli mültecilere karşı öfke de arttı.<br />
<br />
Türkiye, saldırıların ardında Suriye istihbaratına bağlı grupların olabileceğini iddia etti ancak Suriye bu iddiaları yalanladı.<br />
<br />
Halk, öfkesini Suriye plakalı araçlardan çıkardı.
Bölgeyi saran öfke dalgası nedeniyle yüzlerce Suriyeli mülteci, şiddet nedeniyle kaçtıkları ülkelerine yine “yeni bir şiddet” korkusuyla geri dönmeye başladı.<br />
<br />
<object data="http://www.bbc.co.uk/emp/worldwide/player.swf" height="360" type="application/x-shockwave-flash" width="640">
<param name="movie" value="http://www.bbc.co.uk/emp/worldwide/player.swf" />
<param name="quality" value="high" />
<param name="wmode" value="default" />
<param name="allowFullScreen" value="true" />
<param name="allowScriptAccess" value="always" />
<param name="flashvars" value="playlist=http://www.bbc.co.uk/turkce/meta/dps/2013/05/emp/130515_vid_wyre_davies_reyhanli.emp.xml&config=http://www.bbc.co.uk/worldservice/scripts/core/2/emp_jsapi_config.xml?428&embedReferer=&messagesFileUrl=http://www.bbc.co.uk/worldservice/emp/3/vocab/tr.xml&embedPageUrl=http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2013/05/130515_vid_wyre_davies_reyhanli.shtml&config.plugins.fmtjLiveStats.pageType=t2_eav1_Started&showShareButton=true&uxHighlightColour=0xff0000&config_settings_showPopoutButton=true&config_settings_displayMode=standard&config_settings_autoPlay=true&domId=emp-24715744&mediatorHref=http://open.live.bbc.co.uk/mediaselector/5/select/version/2.0/mediaset/journalism-pc/transferformat/plain/vpid/{id}&config_settings_showFooter=false&config_settings_language=tr&relatedLinksCarousel=true&config_settings_autoPlay=false" />
<embed src="http://www.bbc.co.uk/emp/worldwide/player.swf" type="application/x-shockwave-flash" allowfullscreen="true" allowScriptAccess="always" width="320" height="180" FlashVars="playlist=playlist=http://www.bbc.co.uk/turkce/meta/dps/2013/05/emp/130515_vid_wyre_davies_reyhanli.emp.xml&config=http://www.bbc.co.uk/worldservice/scripts/core/2/emp_jsapi_config.xml?428&embedReferer=&messagesFileUrl=http://www.bbc.co.uk/worldservice/emp/3/vocab/tr.xml&embedPageUrl=http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2013/05/130515_vid_wyre_davies_reyhanli.shtml&config.plugins.fmtjLiveStats.pageType=t2_eav1_Started&showShareButton=true&uxHighlightColour=0xff0000&config_settings_showPopoutButton=true&config_settings_displayMode=standard&config_settings_autoPlay=true&domId=emp-24715744&mediatorHref=http://open.live.bbc.co.uk/mediaselector/5/select/version/2.0/mediaset/journalism-pc/transferformat/plain/vpid/{id}&config_settings_showFooter=false&config_settings_language=tr&relatedLinksCarousel=true&config_settings_autoPlay=false"></embed>
</object><br />
<br />
<br />
<a href="http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2013/05/130515_vid_wyre_davies_reyhanli.shtml" target="_blank">http://www.bbc.co.uk/turkce/multimedya/2013/05/130515_vid_wyre_davies_reyhanli.shtml</a>Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-10246585004568073922013-05-14T12:14:00.002+03:002013-05-14T12:14:42.466+03:00Suriyeli mülteciler<br />
<div class="detaySpot" itemprop="description" style="background-color: white; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Birinci Körfez savaşından sonra Halepçe’den kaçan Kürtlere başta sınırlarını açmayarak ciddi bir direniş gösteren Türkiye’ye karşılık Suriye’den kaçan mültecilere en başından itibaren “açık kapı” politikası uygulanması başlı başına takdire şayan bir davranış olmuştur.</div>
<span itemprop="articleBody" style="background-color: white;"><div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Bunda belki Halepçe’den kaçanların bir gecede 468.000 gibi son derece ciddi bir sayı olmasına karşılık Suriye’den gelişlerin uzun bir zamana yayılarak ve küçük sayılabilecek gruplar halinde oluşları önemli olmuş olabilir. Bunun yanı sıra Türkiye güncel hükümetinin dış politikasının o tarihte ve bu tarihte konumlandığı nokta ve aldığı stratejik kararlar böylesi bir sürece denk düşmüş olabilir. Bunu ve bu kararın arkasındaki asıl motivasyon kaynaklarını biz tam olarak bilemiyoruz ancak bu dış politika konularından ve siyasi konumlanmadan ayrık olarak bizim mülteciler lehine alınmış (ve zaten uluslararası sorumlu olduğumuz hukukun bir gereği olarak da) bu tavır nedeniyle bir mülteci hakları örgütü olarak mevcut açık kapı politikasından hoşnut olmamızdan başka bir düşünce içinde olmamız beklenemez.</div>
<a name='more'></a><br />
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Bunun yanı sıra hem Suriyeli mülteciler için oluşturulmuş kamplar hem de sonradan şehirlere yayılan Suriyeli mültecilere sağlanan hak ve hizmetler göz önüne alındığında dünyanın başka coğrafyalarında benzer durumlardaki kitlesel iltica hareketlerinde sağlanan hizmetler ile kıyaslandığında göreli olarak oldukça iyi fiziki ve lojistik imkânların oluşturulduğunu kabul ve takdir etmek gerekecektir. Öyle ki, bu hak ve hizmetlerin Türkiye’de hali hazırda Suriye dışındaki ülkelerden gelen ve “geçici sığınma” rejimi altında bulunan diğer sığınmacılara sağlanan hak ve hizmetlerden de kapsam ve kalite olarak göreli iyi durumda olduğunu tespit etmemiz gerekmektedir.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Ancak 2011 Mayıs ayından itibaren haberdar ve şikâyetçi olduğumuz kampların genel anlamda sivil toplum çalışmalarına kapalı ve izole olması; ulusal ve uluslararası hak örgütlerinin kamplara ve sığınmacılara erişimlerine izin verilmemesi, basına tecrit uygulanması ve hatta ulusal ve uluslararası insani yardım örgütlerinin bile hizmet sunmasına imkân tanınmaması tarafımızca anlaşılır olmamıştır. Bu konuda her zaman ve acilen belirtilen “güvenlik” gerekçesine yönelik istenseydi çok kolay ve basit mekanizmalar üretilerek sığınmacılara yönelik hizmetlerin akışı ve araştırmacıların ve basının doğru ve birinci elden bilgiye ulaşmaları sağlanabilirdi. Ancak bu istenmedi ve benzerini çoğu zaman gördüğümüz idari pratik gibi sivil toplum ve basın “güvenilmez ve ne yapacağı belli olmaz” konumda tutulmaya gayret edildi. Türkiye’nin bu aşamada –Van depremi sonrası yürütülen yardım çalışmaları organizesi örneğinde olduğu gibi- kendi gücünü görmesi, sınaması için yurt içi ve dışından her türlü yardım önerisini kabul etmemesi bu tecrit çabasının devamında önemli bir etken oldu. Bu durumda Türkiye’den çok daha fazla sayıda Suriyeli sığınmacının iltica ettiği Ürdün ve Lübnan’daki durumdan çok daha farklı olarak Türkiye BMMYK dahil hiçbir yurt içi ve dışı kurumdan yardım almadan bu koruma hizmetlerini yürüttüğünü bildirmeyi önemli bir başarı olarak gördü.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Ancak belli ki Suriye’deki iç karışıklık ve çatışmalar Türkiye’nin tahmin ettiğinin aksine –diğer Arap baharı yaşayan ülkelerdeki süreçlerden farklı olarak- çok daha uzun, çok daha kanlı ve çok daha zor koşullar altında ilerledi ve muhalifler lehine açık bir üstünlük aşamasına geçilemedi. Bu durumda artık kampların ve Suriyeli sığınmacıların ekonomik maliyetinden çok daha fazla söz edilir ve dünyanın geri kalanının elini cebine atmamasından şikâyet edilir olmaya başlandı. Bunda da başta “siz çek yazın ve gerisine karışmayın” tavrı bölgedeki bazı dirayetli ve kendine güvenen, açık bürokratlar elinde daha açık politikaların üretilmesine kadar ulaştı. Bu aşamada dünyadaki önemli İslami yardım kuruluşlarının kurulmasında önemli rolü olduğu bildirilen Dr. Hans El Benna, Londra Ekonomi Okulu direktörü Prof. Lord Anthony Giddens ve Sabancı Üniversitesinden Prof. Fuat Keyman ortak imzası ile Türk Dışişleri Bakanına yönelik yazılan ve ulusal ve uluslararası sivil toplum kuruluşlarının sahada çalışabilmesine imkan tanınmasını talep eden açık mektubun yurt içinde ve dışında Kasım 2012 sonunda değişik gazetelerde yayınlanmasının ne kadar etkili olduğunu bilemiyoruz. Ancak bölgeye yaptığımız son ziyaretlerde liberal politikalara sahip idarecilerin yetkili olduğu bölgelerde hem kamplara erişim, hem de bölgede hizmetlerin üretilmesi ve bunların yerel kamu idarecileri eşgüdümünde dağıtılması konusunda ciddi mesafe kaydedildiği gözlemledik. Ulusal ve uluslararası insani yardım faaliyetleri ve sağlık, eğitim gibi sosyal alanlarda çok daha rahatlamış bir çalışma zemini oluşturulduğunu biraz geç de olsa görmek sivil toplum adına sevindirici oldu.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Aslında kanaatimizce en başından beri uygulamaya bakan bu süreci etkileyen en önemli sorun, durumun hukuki tanımlamasında yaşanmıştır. Hukuki tanımlama ve konumlandırma doğal olarak ilgili birçok alanı şekillendirir ve yön verir. Bu özellikle sahadaki uygulayıcılar için çok önemlidir. İşte bu noktada en başından belli bir zamana kadar hükümet tarafından ısrarla “mülteci değil misafir” tanımlamasının yapılmaya çalışılması bizim açımızdan şaşırtıcı olmuştur. Zira ulusal hukuk ve uluslararası hukukta hiçbir terminolojik karşılığı ve alt yapısı olmayan “misafir” kelimesinin ısrarla kullanılmaya çalışılması terminolojik bir bilgisizliğe dayanmıyorsa kasıtlı yapılmak istenen bir manipülasyona işaret etmektedir. Bunda, ülkesine sığınan Suriyeliler hakkında her türlü ekonomik faturaya katlanarak onlara yönelik “istediği gibi muamele etme” arzusu rol oynamış olabilir ancak bu durumun Türkiye dışında bir yerde savunulabilir bir imkânı yoktur.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Nitekim sanırız bu “savunulamazlık hali” çok zaman geçmeden anlaşılmış ve bu yönde hem hükümet hem de İçişleri Bakanı ikna edilmiş olmalı ki, Kasım 2011’de Cenevre’de vatansızların durumuna ilişkin bir BM toplantısına katılan dönemin İçişleri Bakanı ağzından ilk kez Türkiye’ye sığınan kişilere “geçici koruma” (temporary protection) rejimi uygulandığı deklare edilmiştir. Bu tarihten sonra da yetkili ağızlardan bu rejim ifade edilir olmaya başlanmıştır. Ancak uygulamada halen ilgili bürokrasi ve özellikle sahadaki kamu çalışanlarında kafa karışıklığı ciddi olarak devam etmektedir. Bu karışıklık hali bazen de sahada ilgili ve sorumlu kamu personeli tarafından “istediği zaman, istediği şekilde” uygulama yapabilme lüksünü doğurması açısından endişe vericidir. Nitekim bir kamu yetkilisinin “kampların kurulma yerinin sınıra çok yakın yapılmasının güvenlik kriterlerine uygun olmaması, bu husustaki BMMYK tavsiye kararlarına da aykırı olduğu, sınırdan en az 50 km. içeride yapılması gerektiği” yönündeki eleştirilere şifahen “O kriterler mülteciler için, buradaki insanlar ise mülteci değil, misafirler. Dolayısıyla burada mülteciler hakkındaki kriterleri uygulamamız gerekmiyor” şeklindeki sözleri “misafir” tanımlamasının uygulayıcılara bahşettiği düşünülen geniş inisiyatif alanını işaret etmektedir.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Şüphesiz her şey gelen Suriyelilere geçici koruma rejimi uygulandığını beyan etmekle bitmemekte, esasen yeni başlamaktadır. Daha çok bireysel iltica başvurularında hukuki bağlayıcı metin olan 1951 Cenevre Sözleşmesindeki düzenlemeden ayrı olarak kitlesel başvurularda uygulanmak üzere Avrupa Konseyi tarafından geliştirilen bir hukuki argüman olarak “geçici koruma” bir hukuk normu olarak Kosova savaşından itibaren hukuk terminolojisi içine girmiştir. BM’in konu hakkında bağlayıcı bir düzenlemesi olmamasına karşılık Avrupa Konseyi yönergeleri ile şekillenen bu korumada ülkelere sığınmacılar hakkında alacakları önlemlerde sınırsız yetkiler tanımamakta, başta 2 yıllık süre sınırı ve bireysel başvuru mekanizmalarına erişim imkânı tanınması gibi kayıtlarla sınırlı olması gerektiği belirtilmektedir.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Sığınma alanına ilişkin hali hazırdaki en önemli mevzuat düzenlememiz olan 1994 Yönetmeliği her ne kadar kabul edildiği tarihte henüz geçici koruma tanımlaması mülteci terminolojisine girmemiş olduğu için bu kavramı barındırmıyor olsa da sınırlarımıza “topluca” gelen nüfus hareketlerinden söz etmektedir. Ancak Yönetmeliğin üçüncü bölüm başlığında yer alan bu düzenleme “sığınmacıların sınırda durdurulması ve sınırı geçmelerinin önlenmesinin esas olduğu” şeklinde son derece talihsiz ve uluslararası hukukla çeliştiğini tespit için hukukçu olunmasını gerektirmeyecek, biz vatandaşlar açısından da yüz kızartıcı olduğunu düşündüğüm bir düzenlemeye sahiptir. Anılan yönetmeliğin dördüncü bölümünde ise belli ki bu “durdurma” işleminde siyaseten ve fiili olarak başarılı olunamazsa ve –Halepçe’den kaçan Kürtler örneğinde olduğu gibi- uluslararası toplumun baskısı ile sınır içine kabul durumu ortaya çıkarsa gelen kişilere yönelik ne tür bir uygulamanın yapılacağı anlatılmaktadır.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Bunun dışında Türkiye’nin bu alanda geldiği seviye ve yeni yasa dikkate alındığında geçici koruma rejiminin YUKK’da ismen anılması ve tanınması ile bu hususta sonradan çıkarılacak bir Bakanlar Kurulu yönetmeliğine havale edilmesinden (madde 91) başka bir düzenlemenin olmadığı görülmektedir. Zira, yasanın atıf yaptığı yönetmelik henüz çıkarılmamıştır. Dolayısıyla Türkiye’de tamamen havada olan bir hukuki rejim ülke içinde yarım milyona yaklaştığı tahmin edilen Suriyeli mültecilere karşı uygulanmaya çalışılmaktadır. Bunun hukuken mahsurlarının olacağını açıklamak gereksizdir. Nitekim, gelişlerin belli bir aşamaya gelmesinden sonra (takriben bir yıl sonra) İçişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan ve uygulamaya konulan, bununla birlikte genel kamuoyu, sivil toplum ve hatta yasama organından gizlenen bir “gizli yönerge” Türkiye gibi bu alanda şeffaf ve göğsünü gererek çalışmalarını göstermesi gereken bir ülkeye uygun düşmemektedir. 30.03.2012 tarih, 62 sayılı "Türkiye'ye Toplu Sığınma Amacıyla Gelen Suriye Arap Cumhuriyeti Vatandaşlarının ve Suriye Arap Cumhuriyetinde İkamet Eden Vatansız Kişilerin Kabulüne ve Barındırılmasına İlişkin Yönerge" şeklinde sadece isim, tarih ve sayısına ulaşılabilen Yönergenin bir türlü kendisine ulaşabilmek mümkün olmamıştır. UAÖ Türkiye Şubesinin bilgi edinme hakkı yasası kapsamında başvurmasına, Meclisten birçok milletvekilinin talepte bulunmasına rağmen bu yönerge gizlilik gerekçesiyle Hükümet ve BMMYK Türkiye Temsilciliği tarafından alanda çalışan mülteci örgütleriyle dahi paylaşılmamıştır. Kanaatimizce sadece bu nedenle bizzat hükümet tarafından Suriyeli sığınmacılara yönelik olarak hazırlanan kamplar ve sağlanan hizmetler şaibe ve spekülasyona açık hale getirilmişlerdir.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Bu noktada hükümetin dış politikasını eleştirmeye yönelik muhalefet partileri açıklamaları kanaatimizce Suriyeli sığınmacıları politik tartışma malzemesi haline dönüştürmüş, yapılan açıklamalar maalesef şimdiye kadar ülkede nötr bir aşamada tutulan mültecileri nefret söyleminin muhatapları olarak negatif bir çizgiye çekmiştir. Bazı köşe yazarı ve siyasetçi açıklamalarında Suriye’deki çatışmaların çıkmasından çok önce, 2005 yılında hazırlanan Ulusal Eylem Planında tasarlanan ve yedi ilde yapımları başlanan Kabul, Barınma ve Tarama Merkezleri inşaatları “Suriyeli teröristlerin konuşlandırılacağı, oy deposu olarak kullanılacakları” şeklinde olumsuz bir propoganda ile hedef gösterilmiştir. Yapılan açıklamalar ile başta bu yedi şehirdeki halk olmak üzere genel kamuoyu adeta mülteciler aleyhine kışkırtılmak istenmiştir. Bu tehlikeli gidişatın eğer acil ve etkili önlemler alınmaz ise orta ve uzun vadede ülkemizdeki tüm sığınmacıların aleyhine bir atmosfer doğuracağını tahmin etmek zor değildir.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
BMMYK Türkiye Temsilciliğinin Suriyeli sığınmacılar konusunun Türkiye’de gündeme gelmesinden bu yana takındığı tavır bu noktada üzerinde durulması gereken bir husus olarak gözükmektedir. Ürdün ve Lübnan’daki Suriyeli sığınmacıların hemen tüm işlemlerini üstlenmiş bir BMMYK’ne karşılık BMMYK Türkiye Temsilciliği krizin yaşandığı sınır bölgesinde ancak belli bir süreden sonra “gönüllü geri dönüşe nezaret etmede teknik destek” olarak tanımlanan ve sınırlanan bir çalışma içinde olmuştur. Nisan 2012’ye kadar bölgede gezici az sayıdaki personeli ile varlık gösteren BMMYK Türkiye Temsilciliği Nisan 2012’de Gaziantep’te açtığı bir saha ofisini merkez alarak bölgedeki kamplara yönelik yeni oluşturmaya çalıştığı gezici ekipleriyle bu teknik desteğe devam etmek istediğini göstermektedir. Bir türlü kendisi gösterilmeyen Suriyeli sığınmacılar yönetmeliğinde BMMYK’nin bu fonksiyonuna yönelik düzenlemelerin bulunduğu ve “gönüllü geri dönüş” işlemleri prosedüründe BMMYK’ne rol verildiği ve hazırlanan tutanaklara BMMYK personelinin de imza atması suretiyle prosedürün yürütüldüğü anlaşılmaktadır. Ancak düzenli AFAD verilerinden Suriye’ye gönüllü dönen kişi sayısı ve BMMYK Türkiye Temsilciliğinin sahada istihdam ettiği kişi sayısına bakıldığında gönüllü geri dönüşlerin çok çok küçük bir yüzdesine BMMYK tarafından nezaret edildiği tarafımızdan tahmin edilmektedir.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
İşte tam da bu süreçte 27 Mart’ta Şanlıurfa-Akçakale ilçesi Süleyman Şah çadır kentinde yaşanan olaylar ve sonrasındaki gelişmeler tüm bu geçici koruma, gönüllü geri dönüşler ve BMMYK Türkiye Temsilciliğinin sahadaki nezaret eden rolü açıklamalarına büyük bir soru işareti gölgesi düşürmüştür. Nitekim bundan sonra yerel ve güvenilir olduğunu düşündüğümüz İpekyol Gazetesi sınırdışı edilen kişilere Suriye içinde ulaşmış ve olayların gelişim ve sonuçlanma sürecinde tüm kaygılarımızı teyit eder şekliyle geliştiğini maalesef çok sayıdaki görgü şahidi ifadesi ile tespit etmiştir. Yine, 2 Mayıs’ta Akçakale gümrük kapısında yaşanan olaylar bölgede uygulandığı Ankara tarafından resmi olarak deklare edilen “açık kapı” politikası üzerine çok ciddi soru işaretleri doğurmuştur. Bir polisin öldüğü, beş kişinin yaralandığı, sonrasında ise gümrük kapısının kapatıldığı olaylar vesilesi ile bölgede pasaportsuz sığınma hareketinin ancak gümrük kapılarından kabul edildiği, onun da gümrükte çıkartılan zorluklar ile alanda “kişi başı 100 TL” şeklinde tarifesi beliren bir kaçakçılık ağının geliştiğini maalesef görüyoruz. Suriye içinde artık yeni pasaport alabilmenin imkânsız olduğu bilindiğine göre Suriyeli mülteciler için Türkiye’ye sığınmak için sahada gelişen kaçakçı yapılanmalara para vermekten başka bir umut ışığı olmadığı görülmektedir. Kaçakçılara parasını vermesine rağmen gümrük kapısını geçemeyen kişiler etrafında gelişen olaylar bizlere Ankara’dan yapılan resmi açıklamalar ile sahadaki fiili durumun farklı olabileceğini göstermekte ve “kapılar gerçekten açık mı?” sorusunu sordurmaktadır.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Bu olaylar, bundan sonra benzeri olayların yaşanması ihtimali potansiyeli göstermesi açısından önemlidir. Hükümetin bu olaylar hakkında etkili ve geniş bir soruşturma yürütmesi ve bundan sonrasına yönelik bir takım tedbirleri alması bir zorunluluk olarak gözükmektedir. Sahadaki kamu personelinin kendi kişisel ve siyasal görüşlerine bağlı olarak kendi başına bir tavır geliştiremeyeceği, mülteci hukukunun başta “non-refoulement” ilkesi olmak üzere temel ilkelerini çiğneyemeyeceği alınacak etkin tedbirlerle gösterilmelidir. Libya’daki savaş sırasında Dışişleri Bakanlığı tarafından Libya’nın değişik şehirlerinden İzmir’e getirilerek değişik hastanelerde tedavileri sağlanan Libyalı yaralılar hakkında yürüttüğümüz çalışmalarda da yapmış olduğumuz gözlem, her zaman için sahadaki kamu personelinin Ankara’dan oluşturulan strateji ve politikalara uyumlu çalışmayabileceği yönündedir. Bu nedenle Hükümetin sahada yaşanan aksaklık ve ihlallere yönelik sivil toplumun açıkladığı kaygı ve ikazlarına herkesten çok kulak kabartması, önemle ciddiye alması, hızlı ve etkin soruşturmalar yürütmesi, sorumlular hakkında acilen etkin idari ve yargısal tedbirlere başvurması gerekmektedir.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
“Açık kapı politikası” üzerinde durmuşken bir süredir AFAD liderliğinde ve açık olarak deklare edildiği üzere Türkiye’nin önemli insani yardım örgütleri işbirliği ile Suriye içinde oluşturulan kamplar üzerinde de durmak gerekiyor. “Sınırın sıfır noktasında” denilen ancak belli ki sınırın Suriye içlerinde oluşturulan bu kampların gerekçesi olarak Türkiye içinde hazırlanan kampların kapasitesinin dolduğu, yeni kabullere hazır olunmadığı ve daha rahat hizmet götürülebilmesi gibi nedenler gösteriliyor. Oysa ki, bir ülke otoritesinin kendi daveti olmadıkça veya BM Güvenlik Konseyinin bu yönde bir kararı ve buna bağlı olarak insani koridor açılması veya uçuşa yasak bölge ilan edilmesi gibi güvenliği sağlayacak askeri tedbirler alınmadıkça bu fiili girişimlerin hukuken doğru ve güvenli olduğunu söyleyebilmek imkânsızdır. Her ne kadar bu şekilde oluşturulan kampların konuşlandığı alanların muhalifler elinde olduğunu söyleyebilmek mümkün ise de sanırım hiç kimse bunun sürekli bir güvence verdiğini iddia edemeyecektir. Bu alanlara Suriye ordusu her zaman güçlü bir kara saldırısı ve her zaman için çok kolay bir şekilde hava saldırısı düzenleyebilecek kapasitededir. Dolayısıyla insanları korumak ve insani yardım sağlamak amacıyla oluşturulan bu kamplar aslında kendi elimizle oluşturduğumuz büyük ve kolay hedefler olabilir, ortaya çok daha ciddi ve dramatik sonuçlar çıkabilir. 30 Nisan’da Reyhanlı-Cilvegözü kapısı yakınlarında oluşturulan Bab-el Hawa’daki kampın Suriye hava kuvvetlerince bombalanması ve çok sayıda kişinin ölmesi bunun ne kadar kolay olabileceğini göstermesi bakımından önemlidir. Türkiye, sığınmacıları Suriye içinde karşılama, barındırma ve bu yönde kamp oluşturma uygulamasından biran önce vazgeçmelidir. Bu hem Suriyeli mültecilerin hem de kamplara hizmet götürmeye çalışan görevli ve gönüllülerin güvenliği için bir gerekliliktir. Vebalinin kimsenin taşımak istemeyeceği dramlar yaşanmadan Bab-el Hawa saldırısından ders çıkararak bu uygulama biran önce sonlandırılmalı ve bu konudaki ilkeler gereği sınırın en az 50 km Türkiye içinde olacak şekilde konaklama alanları oluşturulmalıdır.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
Bu tür kitlesel akınlara sahne olan kriz ortamlarında nasıl çalışmalar yapılacağı, kısa orta ve uzun vadede ne tür psiko-sosyal tedbirlerin alınacağı ve krizin nasıl yönetileceği başlı başına bir uzmanlık alanıdır. Türkiye’nin bu uzmanlık alanına ilişkin bilgi, operasyonel kabiliyet ve insan kaynağını bu alanda uzun yıllardır ve farklı coğrafyalardan elde edilen bilgi ve deneyime dayanan uluslararası kuruluşlar işbirliği ile biran önce daha üst seviyelere taşıması gerekmektedir.</div>
<div style="color: black; font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px; margin-bottom: 24px;">
<br /></div>
<div style="margin-bottom: 24px;">
</div>
<div style="margin-bottom: 24px;">
<span style="font-family: Arial;"><span style="font-size: 15px; line-height: 22px;">Av. Taner Kılıç</span></span></div>
<div style="margin-bottom: 24px;">
<span style="font-family: Arial; font-size: 15px; line-height: 22px;"><a href="http://multeci.org.tr/" target="_blank"> Mültecilerle Dayanışma Derneği</a></span></div>
</span>Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-45086689155291579272013-03-28T18:37:00.001+02:002013-03-28T18:41:43.893+02:00Toplu Sınırdışının Sorumluluğu Çok Ağır<br />
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Uluslararası Af Örgütü Mülteci Hakları Koordinatörü <strong style="margin: 0px; padding: 0px;">Volkan Görendağ</strong>, Akçakale’deki çadırkentte protesto gösterisinde bulunan 600 Suriyeli sığınmacının sınırdışı edilmesini, “dünyada çok çok az örneği olan, çok büyük insan hakları ihlali potansiyeli taşıyan bir davranış” olarak niteledi.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Suriyelilerin kaçmasına neden olan iç çatışmalar henüz sonlanmadığına dikkat çekti ve sorumluluğunun çok ağır olduğunu hatırlattı.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Bunun sorumluluğu çok ağır. Çatışma bölgesine gönderilen Suriyelilerin başına gelebilecek herhangi bir insan hakları ihlalinde Türkiye’nin de hem hukuken hem insani olarak sorumlu olduğunu unutmamak gerekir.”</div>
<b><br /></b>
<b>
Hukuki boşluk</b><br />
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Görendağ kamplardaki bir protesto gösterisinin yaptırımının bu olmaması gerektiğini, zaten toplu sınırdışının hiçbir zaman olumlanamayacağını, hiçbir devletin hakkı olmadığı vurguladı.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Görendağ’a göre, Suriyeli sığınmacılar Türkiye’ye ilk geldiklerinde de bir hukuki boşluk, statü boşluğu vardı. Türkiye Suriyelilere geçici koruma vermişti.</div>
<a name='more'></a>“Sözü edilen geçici koruma sadece dönemin içişleri bakanı İdris Naim Şahin’in BM Genel Kurulu’nda yaptığı konuşmada söylemiş bir söz; geçici koruma veriyoruz Suriyelilere diye...<br />
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Ama bu geçici koruma statüsü henüz bir hukuki metinde yer almıyor. Türkiye yasalarında böyle bir koruma türü yok.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Bu korumanın da ne kadar yapay, ne kadar sağlan temellerden yoksun olduğu bir kez daha ortaya çıkmış oldu.”</div>
<h2 style="background-color: white; color: #36393d; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 16px; margin: 11px 0px; padding: 0px;">
Yasa çıkmalı</h2>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Geçici koruma statüsü denilen korumanın uluslararası statülerinden biri olduğunu anlatan Görendağ koyula ilgili Meclis’teki yasa taslağından da söz etti.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Yabancılar ve uluslararası koruma kanunu taslağı hazırlandı. Meclis’te de üçte biri kabul edildi. Fakat araya başka yasalar girdi.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Eğer bu yasa taslağı üzerine çalışılmış olsaydı geçici koruma statüsü de hukuki altyapısı da kurulmuş olacaktı. Hükümetin bir an önce bu yasayı kabul etmesi gerekiyor ki hukuki altyapı kurulabilsin.”</div>
<h2 style="background-color: white; color: #36393d; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 16px; margin: 11px 0px; padding: 0px;">
Politika mı değişiyor?</h2>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Görendağ şu ana kadar kamplarda 16 Suriyeli çıkan yangınlarda hayatını kaybettiğini ama hükümetin hiç bu kadar sert bir tepki göstermediğini belirtti.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Bugüne kadar açık kapı politikası izleyen Türkiye hükümetinin bu davranışının neyin habercisi olduğunu merak ettiklerini söylerken bir kaygısını da dile getirdi.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Şimdiye kadar açık kapı politikası uygulayan Türkiye şimdi Suriyelilerden kurtulmak için böylesi bahanelere mi başvuracak?”</div>
<h2 style="background-color: white; color: #36393d; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 16px; margin: 11px 0px; padding: 0px;">
Kamplar şeffaf değil</h2>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Kampların sivil toplum kuruluşlarının denetimine açık olmadığını anlatan Görendağ, hükümet bu kampları hiçbir şekilde insan hakları örgütlerine açmayacağını her seferinde söylediğini de hatırlattı.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Nisan 2011’den beri biz buraların nasıl işletildiğini, kamplarda nasıl bir yaşamın sürdüğünü gözlemlemek için hem Uluslararası Af Örgütü Londra’dan araştırmacılar hem de Türkiye’deki insan hakları örgütleri olarak defalarca başvuruda bulunduk, hatta kampların kapılarına kadar gittik.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Fakat hükümet ne uluslararası ne de ulusal bağımsız gözlemcilerin çalışmalarına müsaade etmedi.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“İçişleri Bakanlığı bu kampların nasıl işletileceğine dair bir emir yazısı yayınlamış. Defalarca başvuru yapmamıza rağmen bu yazı da gizli olduğu söylendiği için bize verilmedi. “Dolayısıyla böyle yangın gibi olaylarda nasıl bir tavır sergileniyor nasıl işbirliği yapılıyor, oradaki sığınmacılar karar verme mekanizmalarına dahiller mi, bilmiyoruz.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Bu durumun kendisi de kampların şeffaf bir yönetime sahip olmadığını gösteriyor.”</div>
<h2 style="background-color: white; color: #36393d; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 16px; margin: 11px 0px; padding: 0px;">
Sığınmacılar haklarını biliyorlar mı?<strong style="margin: 0px; padding: 0px;"><br style="margin: 0px; padding: 0px;" /></strong></h2>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
Volkan Görendağ kamplardaki Suriyeli sığınmacıların haklarından haberdar olup olmadığı sorumuza da kampların kapalı tutulduğunu vurgulayarak yanıt verdi.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Nasıl bilgilendirildiklerine, nasıl haklara sahip olduklarının nasıl anlatıldığına dair hiçbir fikrimiz yok.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Sayı çok fazla ve Türkiye’deki Suriyelilere ilişkin büyük bir boşluk, dağınıklık var. Kaç Suriyeli’nin Türkiye’de olduğunu bile hükümet kayıt altına alamadı. Sorduğunuz her yetkili başka bir rakam söyleyecektir. Bunda hem BM Yüksek Komiserliği’nin hem de hükümetin büyük eksikliği var.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Türkiye şimdiye kadar Suriyelilere kucak açan Ortadoğu’daki ülkelerden biriydi. Fakat 600 kişinin sınırdışı edilmesi Türkiye’nin bu konuda ne kadar deneyimsiz olduğunu, politikalarının sağlam temellere oturmamış olduğunu gösterdi.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“İnsan hakları hukuku bağlamında bu tür uygulamaların yapılmaması gerekir. Düşünülüyorsa da bir an önce durdurulması gerekiyor.</div>
<div style="background-color: white; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px; margin-top: 10px; padding: 0px;">
“Burada sorumlu olan Türkiye ama BM Mülteci Yüksek Komiserliği’nin de Suriyelileri koruma görevi var. Onların da nasıl bir tavır alacağı önemli. Bir şekilde Türkiye hükümetiyle konuşup tekrar etmemesi için telkinlerde bulunması gerekiyor.”</div>
<h2 style="background-color: white; color: #36393d; font-family: Helvetica, Arial; font-size: 16px; margin: 11px 0px; padding: 0px;">
Ne olmuştu?</h2>
<div style="background-color: white; margin-top: 10px; padding: 0px;">
<div style="font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px;">
Bugün Şanlıurfa’nın Akçakale ilçesindeki Süleymanşah Konaklama Tesisi’nde dün bir kız çocuğunun öldüğü yangını protesto için eylem yapan Suriyeliler ile güvenlik güçleri arasında çıkan olaylara karıştığı saptanan 600 sığınmacı sınırdışı edilmişti. (YY)</div>
<div style="font-family: Helvetica, Arial; font-size: 12px;">
<br /></div>
<span style="font-family: Helvetica, Arial;"><span style="font-size: 12px;"><a href="http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/145452-toplu-sinirdisinin-sorumlulugu-cok-agir" target="_blank">http://www.bianet.org/bianet/insan-haklari/145452-toplu-sinirdisinin-sorumlulugu-cok-agir</a></span></span></div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-29095773435271558032013-03-06T16:57:00.000+02:002013-03-06T16:57:00.418+02:00BM: Suriyeli mültecilerin sayısı 1 milyon<br />
<table align="center" cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left; margin-right: 1em; text-align: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><img alt="bekaa" height="180" src="http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/assets/images/2013/01/14/130114060302_syrian_refugee_children_304x171_afp.jpg" style="margin-left: auto; margin-right: auto;" width="320" /></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Suriyeli mültecilerin bir kısmı Lübnan'ın Bekaa Vadisi'ne sığındı.</td></tr>
</tbody></table>
<b><br /></b>
<b>Birleşmiş Milletler, Suriye’den kaçan mültecilerin sayısının bir milyona ulaştığını duyurdu.</b><br />
<br />
BM Mülteciler Yüksek Komiserliği’nin verilerine göre, komşu ülkelere sığınan mültecilerin yarısı çocuklardan oluşuyor.<br />
<br />
Çoğu 11 yaşın altında olan çocukların, yaşadıklarından ötürü travma geçirdiği belirtiliyor.<br />
<br />
Sayıları sene başında büyük artış gösteren mültecilerin büyük bir bölümü Ürdün, Türkiye, Irak ve Mısır’a sığınıyor.<br />
<a name='more'></a><br />
BM Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres, ‘Suriye’nin büyük çaplı bir felakete sürüklendiği’ uyarısında bulunup uluslararası kuruluşların yardım kapasitesinin ‘tehlike sınırlarına dayanacak kadar kısıtlı’ kaldığını söyledi.<br />
<br />
“Bu trajedi sona ermeli” mesajı veren Guterres, mülteci akını nedeniyle komşu ülkelerdeki kaynakların da kısıtlı hale geldiğini ifade etti.<br />
<br />
Sert geçen kış şartlarıyla mücadele eden mültecilerin çoğu sağlıksız ve zor koşullarda yaşıyor.<br />
<br />
Şubat ayından bu yana Lübnan’a sığınan yaklaşık 300 bin mülteci, ülke nüfusunu da yüzde 10 oranında arttırdı.<br />
<br />
BM verilerine göre yaklaşık 184 bin mültecinin sığındığı Türkiye, 17 kamp için 600 milyon dolardan fazla harcama yaptı.<br />
<br />
BM, Türkiye'nin artan talebi karşılamak için yeni kamplar inşa ettiğini belirtti.<br />
<br />
<br />
Guterres, “Bu ülkeler, yalnızca sınırlarını Suriyeli mültecilere açık tuttukları ve cömertlikleri için takdir görmekle kalmamalı ayrıca desteklenmelidirler” dedi.<br />
<br />
Ürdün Kralı Abdullah, Salı günü yaptığı açıklamada mülteci akınına uğrayan Ürdün, Türkiye ve Lübnan’ın omuzlarındaki ‘ağır yükün’ sırtlanması için diğer ülkelere de destek olmaları çağrısında bulundu.<br />
<br />
BM uzmanları, mülteci sayısının 2013 yılının sonuna kadar bir milyona ulaşmasını beklemiyordu.<br />
<br />
Bu yılbaşında yaklaşık 400 bin kişi Suriye’yi terk etti.<br />
<br />
Ürdün haber ajansı Petra, Salı günü ülkeye 2 bin 257 mültecinin girdiğini duyurdu.<br />
<br />
Ürdün’de bulunan yaklaşık 110 bin mülteci, kuzeyde Suriye sınırına yakın Zaateri kampında yaşıyor.<br />
Suriye’de iki yıl önce Devlet Başkanı Beşar Esad karşıtı çıkan isyanlarda 70 binden fazla kişi hayatını kaybetti.<br />
<br />
<br />
<h3 class="title" style="background-color: white; border-bottom-color: rgb(204, 204, 204); border-bottom-width: 1px; border-style: solid none; border-top-color: rgb(204, 204, 204); border-top-width: 1px; color: #505050; font-family: arial, verdana, sans-serif; font-size: 16px; height: 20px; line-height: 20px; margin: 0px; padding: 7px 0px 11px; position: relative; top: 0px;">
Mülteci sayısı</h3>
<div class="content" style="background-color: white; padding-top: 8px;">
<div class="body" style="padding-bottom: 8px;">
<ul style="color: #505050; font-family: arial, verdana, sans-serif; font-size: 1em; line-height: 16px; list-style: none; margin: 0px; overflow: hidden; padding: 0px;">
<li style="background-image: url(http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/images/core/2/sprites/icons.png); background-position: -3284px 8px; background-repeat: no-repeat no-repeat; margin: 0px 0px 5px; padding: 3px 0px 0px 16px;"><strong>Ürdün</strong> - 324,543</li>
<li style="background-image: url(http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/images/core/2/sprites/icons.png); background-position: -3284px 8px; background-repeat: no-repeat no-repeat; margin: 0px 0px 5px; padding: 3px 0px 0px 16px;"><strong>Lübnan </strong>- 329,823</li>
<li style="background-image: url(http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/images/core/2/sprites/icons.png); background-position: -3284px 8px; background-repeat: no-repeat no-repeat; margin: 0px 0px 5px; padding: 3px 0px 0px 16px;"><strong>Türkiye</strong> - 185,205</li>
<li style="background-image: url(http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/images/core/2/sprites/icons.png); background-position: -3284px 8px; background-repeat: no-repeat no-repeat; margin: 0px 0px 5px; padding: 3px 0px 0px 16px;"><strong>Irak</strong> - 105,326</li>
<li style="background-image: url(http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/images/core/2/sprites/icons.png); background-position: -3284px 8px; background-repeat: no-repeat no-repeat; margin: 0px 0px 5px; padding: 3px 0px 0px 16px;"><strong>Mısır</strong> - 20,531</li>
<li style="background-image: url(http://wscdn.bbc.co.uk/worldservice/images/core/2/sprites/icons.png); background-position: -3284px 8px; background-repeat: no-repeat no-repeat; margin: 0px 0px 5px; padding: 3px 0px 0px 16px;"><strong>Kuzey Afrika</strong> - 8,262</li>
</ul>
<div style="color: #505050; font-family: arial, verdana, sans-serif; font-size: 1em; line-height: 16px; padding: 3px 0px 5px; position: static;">
<em>Kaynak: UNHCR (1-6 Mart 2013 verileri)</em></div>
<div style="color: #505050; font-family: arial, verdana, sans-serif; font-size: 1em; line-height: 16px; padding: 3px 0px 5px; position: static;">
<em><br /></em></div>
<div style="padding: 3px 0px 5px; position: static;">
<span style="color: #505050; font-family: arial, verdana, sans-serif; font-size: x-small;"><span style="line-height: 16px;"><i><a href="http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/03/130306_suriye_multeciler.shtml" target="_blank">http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/03/130306_suriye_multeciler.shtml</a></i></span></span></div>
<div style="padding: 3px 0px 5px; position: static;">
<span style="color: #505050; font-family: arial, verdana, sans-serif; font-size: x-small;"><span style="line-height: 16px;"><i><br /></i></span></span></div>
</div>
</div>
<br />
<br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-51029581228838116512013-02-22T14:08:00.000+02:002013-02-22T14:08:11.969+02:00AFAD: Barınma Merkezlerinde 183.540 Suriye Vatandaşı Bulunmaktadır.<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<img height="238" src="http://www.afad.gov.tr/Resim/TR/Icerik/1060-K-20130222111812-img_5388.jpg" width="320" /></div>
<br />
Başbakanlık AFAD tarafından, Suriye’den Gelenler İçin Kurulan 14 Çadırkent, 1 Geçici Kabul Merkezi ve 3 Adet Konteynerkentte bugün itibariyle 183.540 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.<br />
<br />
Başkanlığımızca; Hatay’da 5, Şanlıurfa’da 2, Gaziantep’te 3, Kahramanmaraş, Osmaniye, Adıyaman ve Adana’da 1’er olmak üzere toplam 14 çadırkent ile Kilis, Şanlıurfa ve Gaziantep’te 1’er olmak üzere toplam 3 adet konteynerkent kurulmuştur.<br />
<br />
2011 yılı Nisan ayı içerisinde Suriye’de başlayan iç karışıklıklar nedeniyle, nüfus hareketlerine yönelik olarak bugüne kadar ülkemize gelen 260 binden fazla Suriye vatandaşı için, Başbakanlık AFAD tarafından 8 ilimizde kurulan kamplarda bir yılı aşkın süredir, her türlü insani yardım ihtiyacı karşılanmaktadır.<br />
<a name='more'></a><br />
Başkanlığımızın koordinasyonunda; ilgili kurum ve kuruluşlarca çadırkentlerde ve konteynerkentte barınma, yiyecek, sağlık, güvenlik, sosyal aktivite, eğitim, ibadet, tercümanlık, haberleşme, bankacılık ve diğer hizmetler verilmektedir.<br />
<br />
Konteynerkent ve çadırkentlerde her türlü koordinasyon; ulusal ve uluslararası afet ve acil durumlarda ülkemiz adına yetkili kurum olan Başbakanlık AFAD tarafından sağlanmaktadır.<br />
<br />
Başbakanlık AFAD’ın gönderdiği ödenekler ile kurulan kamplarda; okul, cami, ticaret, polis ve sağlık merkezi, basın brifing birimi, çocuk oyun alanları, televizyon izleme üniteleri, su deposu, arıtma merkezi, trafo ve jeneratör gibi donatılar da yer almaktadır.<br />
<br />
Konteynerkent ve çadırkentlerde; ülkemize giriş yapan Suriye vatandaşlarına günlük olarak 3 öğün sıcak yemek verilmeye devam edilmektedir.<br />
<br />
Bugüne kadar ülkemize toplam 263.614 Suriye vatandaşı giriş yapmıştır.<br />
• Bugüne kadar toplam 80.074 Suriye vatandaşı ülkesine dönmüştür.<br />
• Bugün itibariyle; Hatay’da 14.198, Gaziantep’te 33.058 (9.012’si İslahiye, 7.618’i Karkamış, 16.428’i Nizip barınma merkezlerinde), Kilis’te 13.544, Şanlıurfa’da 84.905 (40.399’u Ceylanpınar, 32.795’i Akçakale çadırkentlerinde, 11.711’i Harran Kökenli konteynerkentinde), Kahramanmaraş’ta 16.744, Osmaniye’de 7.950, Adıyaman’da 10.003 ve Adana’da 2.820 kişi barındırılmaktadır.<br />
• 259 hasta ve yaralı, 59 refakatçi hastanede bulunmaktadır.<br />
• Hastanedekilerle birlikte barınma merkezlerinde toplam 183.540 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.<br />
<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
22 ŞUBAT 2013<br />
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği<br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-24761301756456538232013-02-09T22:52:00.000+02:002013-02-11T22:53:32.043+02:00Bugün İtibariyle Barınma Merkezlerinde 177.387 Suriye Vatandaşı Bulunmaktadır<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<img height="239" src="http://www.afad.gov.tr/Resim/TR/Icerik/1044-K-20130208103519-img_5388.jpg" width="320" /></div>
08 Şubat 2013 AFAD<br />
<br />
Başbakanlık AFAD tarafından, Suriye’den Gelenler İçin Kurulan 13 Çadırkent, 1 Geçici Kabul Merkezi ve 2 Adet Konteyner kentte 08 Şubat 2013 itibariyle 177.387 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.<br />
<br />
Başkanlığımızca; Hatay’da 5, Şanlıurfa’da 2, Gaziantep’te 3, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adıyaman’da 1’er olmak üzere toplam 13 çadırkent ile Kilis’te ve Şanlıurfa’da 1’er olmak üzere toplam 2 adet konteynerkent kurulmuştur.<br />
<br />
2011 yılı Nisan ayı içerisinde Suriye’de başlayan iç karışıklıklar nedeniyle, nüfus hareketlerine yönelik olarak bugüne kadar ülkemize gelen 250 binden fazla Suriye vatandaşı için, Başbakanlık AFAD tarafından 7 ilimizde kurulan kamplarda bir yılı aşkın süredir, her türlü insani yardım ihtiyacı karşılanmaktadır.<br />
<a name='more'></a><br />
Başkanlığımızın koordinasyonunda; ilgili kurum ve kuruluşlarca çadırkentlerde ve konteynerkentte barınma, yiyecek, sağlık, güvenlik, sosyal aktivite, eğitim, ibadet, tercümanlık, haberleşme, bankacılık ve diğer hizmetler verilmektedir.<br />
<br />
Konteynerkent ve çadırkentlerde her türlü koordinasyon; ulusal ve uluslararası afet ve acil durumlarda ülkemiz adına yetkili kurum olan Başbakanlık AFAD tarafından sağlanmaktadır.<br />
<br />
Başbakanlık AFAD’ın gönderdiği ödenekler ile kurulan kamplarda; okul, cami, ticaret, polis ve sağlık merkezi, basın brifing birimi, çocuk oyun alanları, televizyon izleme üniteleri, su deposu, arıtma merkezi, trafo ve jeneratör gibi donatılar da yer almaktadır.<br />
<br />
Konteynerkent ve çadırkentlerde; ülkemize giriş yapan Suriye vatandaşlarına günlük olarak 3 öğün sıcak yemek verilmeye devam edilmektedir.<br />
<br />
Bugüne kadar ülkemize toplam 250.599 Suriye vatandaşı giriş yapmıştır.<br />
<br />
• Bugüne kadar toplam 73.212 Suriye vatandaşı ülkesine dönmüştür.<br />
• Bugün itibariyle; Hatay’da 13.692, Gaziantep’te 35.081 (8.905’i İslahiye, 7.325’i Karkamış, 18.851’i Nizip çadırkentlerinde), Kilis’te 13.544, Şanlıurfa’da 80.073 (38.913’ü Ceylanpınar, 34.322’si Akçakale çadırkentlerinde, 6.838’i Harran Kökenli konteynerkentinde), Kahramanmaraş’ta 16.806, Osmaniye’de 8.035 ve Adıyaman’da 9.983 kişi barındırılmaktadır.<br />
• 173 hasta ve yaralı hastanede bulunmaktadır.<br />
• Hastanedekilerle birlikte barınma merkezlerinde toplam 177.387 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.<br />
<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
<br />
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği<br />
<a href="http://www.afad.gov.tr/TR/HaberDetay.aspx?IcerikID=1044&ID=12" target="_blank">http://www.afad.gov.tr/TR/HaberDetay.aspx?IcerikID=1044&ID=12</a><br />
<br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-2418562269270270822013-02-07T22:46:00.000+02:002013-02-11T22:47:33.280+02:00UNHCR, ATM nakit programı ile 30,000 Suriyeli mülteciye yardım ediyor<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<img alt="" height="320" src="http://www.unhcr.org.tr/uploads/img_story/atma6.jpg" width="320" /></div>
<i>ATM Programı ile muhtaç durumdaki mültecilerin gıda, kira, ulaşım, yakıt ve giyim gibi günlük masraflarının karşılanmasına yardım edilecek ve mültecilerin kendilerine yetebilecek duruma gelmeleri sağlanacak.</i><br />
<br />
Trablus, Lübnan, 6 Şubat (UNHCR) – BM Mülteci Örgütü 30,000 mülteciye ATM kartlarından yararlanılarak yapılan nakit yardımını Kuzey Lübnan’daki pilot programın tamamlanmasından sonra Mart ayına kadar uzatmayı planlıyor. <br />
<br />
Program UNHCR tarafından kaydedilen en muhtaç durumdaki mültecilere yarar sağlamayı amaçlıyor. Nakit yardım gıda, kira, ulaşım, yakıt ve giyim gibi günlük hayat masrafları için yardımcı olacak ve böylece mülteciler kendilerine yetebilecek duruma gelecekler.<br />
<br />
Ocak’ın son haftasında uygulanan pilot programda her aile en az 150 dolar ve her aile üyesi için ek olarak 25 dolar yardım aldı. Genişletilmiş program ile kuzeydeki Trablus şehrinde ve komşu Akkar bölgesinde bulunan aileler ayda ortama 240 dolar yardım alacaklar.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Aylık miktar pilot uygulamanın sonunda toplanan veriler doğrultusunda arttırıldı. Yerel bir bankayla yapılan anlaşma sayesinde mülteciler ATM’lerden paralarını çekebiliyorlar.<br />
<br />
Mültecilerin parayı geri ödeme zorunlulukları olmadığı için ev sahibi ülkelerin yerel ekonomilerine de katkı sağlanarak destek olunuyor ve mültecilerin bu ülkelere daha kolay entegre olmasını sağlanıyor.<br />
<br />
Yüzbinlerce mültecinin göçü nedeniyle Lübnan’da fiyatlar arttı ve bu herkes için hayatı zorlaştırdı. Lübnan’a gelen çoğu ailenin gelir kaynağı yok bir kısmı ise biriktirmiş oldukları paraları kullanıyor. Türkiye, Ürdün ve Irak’ın aksine Lübnan’da mülteciler için bir kamp yok, Lübnan’daki birçok Suriyeli’nin yardıma ihtiyacı var.<br />
<br />
Pilot programa dahil olan mülteciler projeden çok memnun. “UNHCR’nin bize bu derecede özgürlük ve bağımsızlık sağlaması inanılmaz.” diyor iki çocuk annesi Salam. “Bu her şeyini kaybetmiş bir insan için ne demek biliyor musunuz?” diye soruyor ve ekliyor “İnsanlık onuru – işte bu bize sağladıkları şey.”<br />
<br />
Pilot projenin bir parçası olarak, nakit yardıma ihtiyacı olan mülteciler UNHCR ve ortakları tarafından belirleniyor. Alan ziyaretleri ile birlikte kayıt bilgileri, artan sosyal yardımlar, toplum hareketleri ve yerel otoritelerle ilişkiler sürecin en önemli parçasını oluşturuyor.<br />
Tipik bir durumda, UNHCR ekipleri Trablus’un varoş bölgesi Beddavi’de eşi ve altı çocuğuyla bir pastanenin tavan arasında yaşayan Talal’ı buldu. “Burada yaşıyoruz çünkü bedava. Başka bir yere gidecek paramız yok.” dedi Suriyeli karanlık odasının köşesindeki tek yatakta otururken. Yardım alabilmesi için UNHCR’a kayıt olması tavsiye edildi.<br />
<br />
Dul ve üç çocuk annesi Samar Suriye’deki Homs şehrinden geçen sene Haziran ayında Lübnan’a kaçtığından beri Trablus’un en fakir mahallelerinden birinde harap haldeki bir evde yaşıyor. İş aradığı sırada iki genç kızını evde bırakmak istemediği için 12 yaşındaki oğlu Ali hamal olarak çalışıp haftada 20 dolar kazanarak eve ekmek getiren kişi olmuş.<br />
<br />
“İş için her evden çıkışımda çok üzülüyordum.” diye hatırlıyor nakit yardım programına dahil edilen Samar. Aylık yardım sayesinde Ali artık çalışmak zorunda kalmayacak ve eğitimine devam edebilecek. “Ali artık işi bırakıp okula odaklanabilir. Suriye’deyken sınıf birincisiydi.” diyor gururlu ve mutlu anne UNHCR’ye.<br />
<br />
Çatışmaların bitmesine dair bir işaret yokken onbinlerce Suriyeli evlerinden kaçmaya devam ediyor, bir çoğu Lübnan dışında da sığınacak yerler arıyor. Lübnan’daki 240,000 Suriyeli dahil olmak üzere 720,000’den fazla insan komşu ülkelerde kayıt altına alındı ya da alınmayı bekliyor.<br />
<br />
Lübnan, Trablus, Bathoul Ahmed<br />
<br />
Kaynak: http://www.unhcr.org.tr/?content=425<br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-87447070396638255032012-12-24T15:05:00.001+02:002012-12-24T15:05:06.286+02:00Suriyeli sığınmacılar için AB’den Türkiye'ye 25 milyon €’luk destek<br />
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 16px; padding: 0px 0px 18px;">
<b style="margin: 0px; padding: 0px;">Avrupa Birliği (AB), Suriye'deki krizden etkilenen nüfusun temel ihtiyaçlarını ve onları konuk eden toplumların gereksinimlerini karşılamak üzere, 313 milyon Avro'yu aşan bir insani yardım fonu tahsis etmiştir.</b></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 16px; padding: 0px 0px 18px;">
Türkiye, ülkelerindeki şiddet ortamından ve güvenlik sorunlarından kaçan ve hudut boyunca kurulan kamplarda 145.000’i aşkın Suriyeli sığınmacıya kucak açmak suretiyle önemli bir yük üstlenmiştir. Krizin giderek uzadığı gerçeği göz önünde bulundurulduğunda, bu yük daha da ağırlaşmaktadır. AB, Türk Hükümeti'nin önemli sayıda Suriye vatandaşını kamplar dışında da konuk etmesini büyük bir memnuniyetle karşılamaktadır.</div>
<a name='more'></a>Türkiye’nin talebi üzerine ve mülteci nüfusunun önemli ihtiyaçlarına yanıt verebilmek amacıyla, AB Türkiye özelindeki desteğini 25 milyon €'luk bir fon ile arttırma kararı almıştır:<br />
<ul style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 16px; margin: 0px; padding: 0px 0px 0px 15px;">
<li style="margin: 0px; padding: 0px;">AB, Suriye krizinden etkilenen gruplar için bir Bölgesel Destek Programı oluşturmuştur. Program için öngörülen toplam bütçe kapsamında, Türkiye'ye 8.2 milyon € tahsis edilecektir. Bu çerçevede, krizin sonuçlarının hafifletilmesi sürecinde yetkili makamlara ve yerel toplumlara destek olmak amacıyla AB, UNICEF (Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu) ve UNHCR (Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği) ile birlikte çalışacaktır.</li>
</ul>
<ul style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 16px; margin: 0px; padding: 0px 0px 0px 15px;">
<li style="margin: 0px; padding: 0px;">Avrupa Komisyonu'nun İnsani Yardımdan Sorumlu Genel Müdürlüğü (ECHO) UNHCR'a sağlanan 1 milyon €'ya ilaveten Türkiye'ye 4 milyon € tahsis edecektir. Bu fonların kullandırılması sürecinde ECHO, UNHCR ve Türk Kızılay'ı ile çalışarak özellikle kış koşullarından kaynaklanan ihtiyaçlar üzerinde odaklanacaktır.</li>
</ul>
<ul style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 16px; margin: 0px; padding: 0px 0px 0px 15px;">
<li style="margin: 0px; padding: 0px;">Avrupa Komisyonu Türkiye'ye katılım öncesi mali yardım programı kapsamında destek sağlamak üzere ayrıca 13 milyon €'luk ilave bir paket hazırlamaktadır. Söz konusu önlemlerin ayrıntıları ilgili bakanlıklar ile AFAD ve ortaklarıyla görüşülmektedir. Bu kuruluşlar tarafından sağlanacak somut öneriler ve veriler, söz konusu fonun AB tarafından kullandırılması sürecinde kilit önem arz edecektir. </li>
</ul>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 16px; padding: 0px 0px 18px;">
<br /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 16px; padding: 0px 0px 18px;">
Bunlara ilaveten, insani yardım konularında Türk makamları ile daha yakın irtibat sağlanabilmesi amacıyla ECHO Ekim ayı itibariyle AB Türkiye Delegasyonu'na bir uzman atamış bulunuyor. AB, Suriye'deki krize yanıt verebilmek amacıyla Sivil Koruma ve Destek Mekanizmasını seferber etmiş, ayrıca Katılımcı Devletler tarafından önemli sayıda çadır, battaniye, çarşaf ve mutfak seti sağlamıştır.</div>
<div style="background-color: white; padding: 0px 0px 18px;">
<span style="color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif;"><span style="font-size: 11px; line-height: 16px;"><a href="http://www.avrupa.info.tr/tr/resource/news-archiv/news-single-view/article/suriyeli-siginmacilar-icin-abden-tuerkiyeye-25-milyon-EURluk-destek.html" target="_blank">http://www.avrupa.info.tr/tr/resource/news-archiv/news-single-view/article/suriyeli-siginmacilar-icin-abden-tuerkiyeye-25-milyon-EURluk-destek.html</a></span></span></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Verdana, sans-serif; font-size: 11px; line-height: 16px; padding: 0px 0px 18px;">
<br /></div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-36291877328453166872012-12-02T00:01:00.000+02:002012-12-02T00:01:02.888+02:00İHH Suriye Raporu<br />
İHH İnsani Yardım Vakfı’nın Mayıs 2011 – Kasım 2012 tarihli Suriye raporu kamuoyuna sunuldu. Mart 2011’de Suriye’de başlayan ve hâlen devam etmekte olan krizin insani boyutlarını ve krizden etkilenen Suriye halkı için İHH’nın gerçekleştirdiği yardım faaliyetlerini içeren rapor Suriye gerçeğini gözler önüne seriyor.<br />
<br />
Krizden etkilenen halkın durumunun iyileştirilmesine yönelik çalışmalara katkı sağlamak için hazırlanan raporda; “Krizden etkilenenlerin sayısının her geçen gün artması ve yaşanan şiddet olaylarının hem toplum hem de bireylerin hayatında onarılmaz yaralar açmaya devam etmesi, sorunun hızlı bir şekilde çözümü için çabaların artırılmasını zorunlu kılmaktadır” denildi.<br />
<a name='more'></a><br />
Raporun tam metnine pdf formatında ulaşmak için tıklayınız; <a href="http://issuu.com/ihhinsaniyardimvakfi/docs/suriye-raporu-kasim-2012/9" target="_blank">http://issuu.com/ihhinsaniyardimvakfi/docs/suriye-raporu-kasim-2012/9</a><br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-55988822900715759562012-12-01T23:36:00.002+02:002012-12-01T23:36:20.344+02:00AFAD: Hatay Çadırkentleri<br />
Hatay Çadırkentleri<br />
<br />
Altınözü 1 Çadırkenti Açılış Tarihi: 09.06.2011<br />
Altınözü 2 Çadırkenti Açılış Tarihi: 10.06.2011<br />
Yayladağı 1 Çadırkenti Açılış Tarihi: 30.04.2011<br />
Yayladağı 2 Çadırkenti Açılış Tarihi: 12.07.2011<br />
Apaydın Çadırkenti Açılış Tarihi: 09.10.2011<br />
<br />
Suriye vatandaşları için; Hatay İli, Reyhanlı’da 25, Yayladağı’nda 102, Altınözü’nde 69 ve Apaydın’da 99 dönümlük arazide çadırkentler ve geçici kabul merkezi oluşturulmuştur.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Alt Yapı Projeleri kapsamında AFAD tarafından;<br />
• 4.476 metre kanalizasyon şebekesi,<br />
• 7.100 metre içme Suyu şebekesi ile su temini,<br />
• Elektrik hattı<br />
• Çadırkent içi yolların asfalt ve parke taş kaplaması,<br />
• Görüşme, haberleşme imkanı ve internet,<br />
• Ücretsiz telefon kartları ile telefon kulübeleri,<br />
• Sabit, seyyar banyo ve tuvaletler,<br />
• Televizyon salonları,<br />
• Yemekhane,<br />
• Çocuk parkları,<br />
• Futbol, basketbol, voleybol, spor alanları,<br />
• Isınma,<br />
çalışmaları yapılmıştır.<br />
<br />
<br />
Güvenlik Hizmetleri<br />
• 24 saat güvenlik hizmeti ve kamera ile izleme,<br />
• Kadın ve erkek güvenlik personeli,<br />
• Çevre güvenliği ve mahremiyeti sağlamak için tel ve branda çekilmesi.<br />
<br />
Din Hizmetleri<br />
• Erkek-kadın için ayrı cami ve mescitler,<br />
• Erkek ve kadın din görevlisi,<br />
• Merkezi ezan sistemi,<br />
• Kuran-ı Kerim kursu.<br />
<br />
<br />
Sağlık Hizmetleri<br />
• Altınözü’nde 50 yataklı sahra hastanesi,<br />
• Sağlık taraması ve ilaç temini,<br />
• 24 saat esasına göre tam donanımlı ambulans,<br />
• Çadır hastaneler,<br />
• Ambulans uçak.<br />
<br />
Diğer Hizmetler<br />
• Günde üç öğün sıcak yemek,<br />
• Çadırkentler arası aile ve akraba nakli,<br />
• Kıyafet yardımı,<br />
• Yangın önleme ve yangın söndürme cihazı,<br />
• Temizlik hizmetleri,<br />
• Ziyaretçiler için bilgilendirme çadırı.<br />
<br />
<br />
Eğitim-Öğretim Hizmetleri<br />
• 69 derslikte okul çağındaki 1.499’u kız, 1.516'sı erkek olmak üzere, toplam 3.015 öğrenciye eğitim verilmektedir.<br />
• Çocuklara yönelik eğitim ve oyun etkinlikleri,<br />
• Kadınlara yönelik biçki-dikiş eğitimleri,<br />
• Türkçe/İngilizce dil kursları düzenlenmektedir.<br />
<br />
<br />
<a href="http://www.afad.gov.tr/TR/IcerikDetay1.aspx?ID=16&IcerikID=748" target="_blank"> http://www.afad.gov.tr/TR/IcerikDetay1.aspx?ID=16&IcerikID=748</a><br />
<br />
<br />
<br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-44552655026381562192012-11-12T15:30:00.003+02:002012-11-12T15:30:52.651+02:00AFAD: 114.944 Suriye vatandaşı Türkiye'de bulunmaktadır.<br />
T.C.<br />
BAŞBAKANLIK<br />
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı<br />
BASIN DUYURUSU<br />
(12 KASIM 2012)<br />
BUGÜN İTİBARİYLE BARINMA MERKEZLERİNDE 114.944 SURİYE VATANDAŞI BULUNMAKTADIR<br />
<br />
<br />
Başbakanlık AFAD tarafından, Suriye’den Gelenler İçin Kurulan 13 Çadırkent, 1 Geçici Kabul Merkezi ve 1 Adet Konteynerkentte bugün itibariyle 114.944 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.<br />
<br />
Başkanlığımızca; Hatay’da 5, Şanlıurfa’da 2, Gaziantep’te 3, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adıyaman’da 1’er olmak üzere toplam 13 çadırkent ile Kilis’te 12 bin kişilik 1 adet konteynerkent kurulmuştur.<br />
<a name='more'></a><br />
2011 yılı Nisan ayı içerisinde Suriye’de başlayan iç karışıklıklar nedeniyle, nüfus hareketlerine yönelik olarak bugüne kadar ülkemize gelen 160 binden fazla Suriye vatandaşı için, Başbakanlık AFAD tarafından 7 ilimizde kurulan kamplarda bir yılı aşkın süredir, her türlü insani yardım ihtiyacı karşılanmaktadır.<br />
<br />
Başkanlığımızın koordinasyonunda; ilgili kurum ve kuruluşlarca çadırkentlerde ve konteynerkentte barınma, yiyecek, sağlık, güvenlik, sosyal aktivite, eğitim, ibadet, tercümanlık, haberleşme, bankacılık ve diğer hizmetler verilmektedir.<br />
<br />
Konteynerkent ve çadırkentlerde her türlü koordinasyon; ulusal ve uluslararası afet ve acil durumlarda ülkemiz adına yetkili kurum olan Başbakanlık AFAD tarafından sağlanmaktadır.<br />
<br />
Başbakanlık AFAD’ın gönderdiği ödenekler ile kurulan kamplarda; okul, cami, ticaret, polis ve sağlık merkezi, basın brifing birimi, çocuk oyun alanları, televizyon izleme üniteleri, su deposu, arıtma merkezi, trafo ve jeneratör gibi donatılar da yer almaktadır.<br />
<br />
Konteynerkent ve çadırkentlerde; ülkemize giriş yapan Suriye vatandaşlarına günlük olarak 3 öğün sıcak yemek verilmeye devam edilmektedir.<br />
<br />
Bugüne kadar ülkemize toplam 162.926 Suriye vatandaşı giriş yapmıştır.<br />
<br />
• Bugüne kadar toplam 47.982 Suriye vatandaşı ülkesine dönmüştür.<br />
• Bugün itibariyle; Hatay’da 12.125, Gaziantep’te 22.088 (8.360’ı İslahiye, 6.235’i Karkamış, 7.493’ü Nizip çadırkentlerinde), Kilis’te 13.074, Şanlıurfa’da 37.571 (20.836’sı Ceylanpınar’da, 16.735’i Akçakale çadırkentlerinde), Kahramanmaraş’ta 15.137 kişi, Osmaniye’de 8.228 kişi ve Adıyaman’da 5.993 kişi barındırılmaktadır.<br />
• 107’si refakatçi, 621’i hasta ve yaralı olmak üzere toplam 729 kişi hastanede bulunmaktadır.<br />
• Hastanedekilerle birlikte ülkemizde toplam 114.944 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.<br />
<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
<br />
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği<br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-34897031885525954002012-11-09T14:14:00.004+02:002012-11-09T14:14:32.307+02:00AFAD Başkanı Oktay: Sınırdan Türkiye’ye ciddi mülteci alımı yapıldı<br />
Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanı Fuat Oktay, Suriye'deki çatışmalardan dolayı sınırdan Türkiye’ye ciddi mülteci alımı yapıldığını bildirdi. Oktay, “Sınırda yaşanan çatışmalar nedeniyle binlerce kişi Ceylanpınar ilçemize akın etti. AFAD olarak, valilik ve kaymakamlık kanalıyla sığınmacıların belli bir kısmını çadır kentlere gönderdik.” dedi.<br />
<br />
AFAD Başkanı Fuat Oktay, Kahramanmaraş'taki çadır kente ziyarette bulundu.<br />
Şanlıurfa'nın Ceylanpınar ilçesi sınırında devam eden çatışmalar nedeniyle sınırda yaşanan yığılmaya ilişkin değerlendirmede bulunan Oktay, sınırdan Türkiye’ye ciddi alım yapıldığını bildirdi. Resmi sayının yarın açıklanacağını ifade eden Oktay, şöyle konuştu: “Sınırda yaşanan çatışmalar nedeniyle binlerce kişi Ceylanpınar ilçemize akın etti. Yığılma sonrası güvenlikle ilgili bir sıkıntı yaşanmaması için oradan içeriye ciddi bir alım yaptık. Biz AFAD olarak Valilik ve Kaymakamlık kanalıyla sığınmacıların belli bir kısmını çadır kentlere gönderdik.”<br />
<a name='more'></a><br />
Adıyaman’da kurulan kampları ziyareti ardından, kara yoluyla Kahramanmaraş'a gelen AFAD Başkanı Fuat Oktay, çadır kentteki kış hazırlıklarını yerinde inceledi. Burada, AFAD görevlileri tarafından kurulan çadır kentte hazırlıkları inceleyen Oktay, Kaymakam Tuncay Akkoyun ve diğer yetkililerden bilgi aldı.<br />
<br />
Çadır kent içerisinde de dolaşan Oktay, Suriyeli sığınmacılarla bir araya gelerek taleplerini dinledi. Kahramanmaraş temasları sırasında basın mensuplarının sorularını da cevaplayan Oktay, Türkiye’nin çadır kent kurma konusunda ciddi tecrübe sahibi olduğunu söyledi. Elde edilen bu tecrübeyle bundan sonra yaşanacak afetlere anında müdahale edilebileceğini aktaran Oktay, “Elde ettiğimiz bu tecrübeyle bundan sonra kurulacak olan çadır kentlerimizin standartlarını yükselterek, maliyetlerini de düşürmeye çalışacağız. Elde edilen bu tecrübeyi standarda dönüştürerek yayınlamayı planlıyoruz.” diye konuştu.<br />
<br />
Çadır kentlerin insanlara lüks bir yaşam alanı oluşturmak için kurulmadığına da değinen Oktay, “Amacımız, can ve mal güvenliği olmayan, barınacak yerleri bulunmayan insanlara bir barınma alanı sağlama gayreti içerisindeyiz. Bunu sağlarken de imkânlarımızın elverdiği kadarıyla en iyisini yapmak istiyoruz. Uluslararası boyutta baktığımızda, misafirlerimize standartların üzerinde bir hizmet sunuyoruz. Bunu yanında, yaşanan olaylardan etkilenen insanların şikayetleri de mutlaka olacaktır.” ifadelerini kullandı.<br />
<br />
Çadır kentlerde kış hazırlık çalışmalarının yoğun bir şekilde devam ettiğini de belirten Oktay, çalışmaların 15 gün içerisinde tamamlanacağını kaydetti. Kahramanmaraş'taki temaslarının ardından Fuat Oktay ve beraberindekiler, Osmaniye’deki çadır kenti ziyaret etmek üzere hareket etti.<br />
<br />
<a href="http://www.polis.web.tr/guncel/afad-baskani-oktay-sinirdan-turkiyeye-ciddi-multeci-alimi-yapildi-h79808.html" target="_blank">http://www.polis.web.tr/guncel/afad-baskani-oktay-sinirdan-turkiyeye-ciddi-multeci-alimi-yapildi-h79808.html</a><br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-68084985442752254862012-11-09T14:13:00.000+02:002012-11-09T14:13:02.371+02:00Mülteci kampında olay: 2 asker yaralı<br />
Suriye'de yaşanan iç savaştan kaçtıktan sonra Türkiye'ye sığınan ve Osmaniye'nin Cevdetiye beldesindeki konaklama tesislerine yerleştirilen mülteciler, ziyaretçilerinin tesislere alınmadığı gerekçesiyle olay çıkardı. Olaylarda 2 asker yaralandı.<br />
<br />
Cevdetiye beldesinde bulunan konaklama tesislerine ziyaret amaçlı gelen 20 Suriyelinin içeri alınmadığını savunan yakınları olay çıkardı. Suriye'den gelip tesisteki yakınlarını görmek isteyen kişiler de protesto gösterisi yaptı. Bunun üzerine Osmaniye İl Emniyet Müdürlüğü'nden 2 otobüs ile Çevik Kuvvet Polisi, Osmaniye İl Jandarma Komutanlığı'ndan da asker konaklama tesislerine sevk edildi. 1 adet Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) ise tesis içerisinde hazır bekletildi. Ayrıca 3 adet ambulans da tesislere girdi.<br />
<a name='more'></a><br />
2 defa yürüyüşe geçen tesis içerisindeki kalabalık gruba güvenlik güçleri biber gazı ile müdahale etti. Biber gazı müdahalesi sonucunda dağılan grup, gün içerisinde tekrar toplanarak yürüyüşe geçmeye çalıştı. Bu arada güvenlik güçleri de olay esnasında basın mensuplarının görüntü almasına engel olmak istedi.<br />
<br />
İçerideki müdahaleleri konaklama tesislerinin önünden takip eden Suriyelilerden Ali Ahmedi isimli sığınmacı, "Biz 2 gün önce geldik buraya. Bugün 3. gün ve halen içeri alınmadık. Biz ailemizi görmeden geri mi gideceğiz. Kamplar her yerde var. Buradaki uygulamalar hiçbir çadır kentte yok. Geldiğimiz gün de gittik çadır kent sorumlusuna, bugün de gittik. Yetkili bize diyor ki; -sizi içeri almam, gidin Başbakan'ın evinde kalın-. Bizi Başbakan Erdoğan misafir etti. Türkiye'ye hapis hayatı yaşamaya gelmedik. Çadır kent içerisinde ailemize çarşı izni dahi vermiyorlar. Yetkililer sadece ailelerimizle görüşmemize izin versin, başka bir şey istemiyoruz diye konuştu.<br />
<br />
Muhalif kanattan olduğunu, konaklama tesislerinde ailesinin kaldığını, fakat kendisinin içeriye alınmadığını söyleyen Hüsseyin Hüsseyin ise, "İçeride karım ve ailem var. Hastanede yatan çocuğuma teyzemin kızı bakıyor. Ne çocuğumu görebiliyorum, ne de ailemi. 'Sınır dışı ettik' diye almıyorlar. İçeride yakınlarım olduğunu söylememe rağmen almıyorlar. Dışarıda çadırda yattım. Dünden beri buradayım. Eşimi gördükten sonra savaşmaya gideceğim" dedi.<br />
<br />
Kamp sorumlusu olan Toprakkale Kaymakamı Murat Uzunparmak ise yaklaşık 30 kişilik grubun Cevdetiye beldesindeki konaklama tesislerine habersiz geldiğini, içeride bazı düzenlemelerin yapıldığını söyledi. Kaymakam Uzunparmak, bu grup için şu anda tesislerde yer bulunmadığını belirterek, "Bu sebeple karışıklık çıktı. Tesislerin giriş çıkışında bazı yasal prosedürler mevcut. Bu karışıklığı çözmek için çalışıyoruz" diye konuştu.<br />
<br />
Her ihtimale karşı konaklama tesislerine çok sayıda ambulans, itfaiye aracı ve jandarmaya bağlı takviye güvenlik gücü sevk edildi. Diğer yandan, Valilik Basın Müdürlüğü'nden bugün yapılan açıklamada, kampta 8 bin 275 kişinin kaldığı ve 28 çadırın boş olduğu bildirildi.<br />
<br />
İçerideki olaylar akşam saatlerinde bastırılırken, dışarıda kalan Suriyeli mülteciler ise yavaş yavaş içeriye alınmaya başlandı. Çıkan olaylarda çeşitli yerlerinden yaralanan 2 asker, Osmaniye Devlet Hastanesi'nde tedavi altına alındı.<br />
<br />
<a href="http://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/11/08/suriyelilerin-kampinda-olay-2-asker-yarali#" target="_blank">http://www.sabah.com.tr/Gundem/2012/11/08/suriyelilerin-kampinda-olay-2-asker-yarali#</a><br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-4237448007373746282012-11-09T14:10:00.002+02:002012-11-09T14:10:17.259+02:00AFAD: Türkiye'de bugün itibariyle 112.883 Suriye vatandaşı bulunmaktadır<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<img alt="" class="rg_hi uh_hi" data-height="203" data-width="248" height="203" id="rg_hi" src="data:image/jpeg;base64,/9j/4AAQSkZJRgABAQAAAQABAAD/2wCEAAkGBhQSEBUUEBQVFRUVGBcYFRgYFRcYGRkXFhgYFxgYFhgYHCYeGBkjGhoXHy8gIygqLCwvFh8xNTAqNSgtLikBCQoKDgwOGg8PGi4kHiUsLC0uLCwuKiosLCktLC0sLDQsKSwtLCwsLCwsLCwsLSosLCwsLCw0NC0sLCwsLywpLP/AABEIAMsA+AMBIgACEQEDEQH/xAAcAAEAAgIDAQAAAAAAAAAAAAAABgcEBQECAwj/xABOEAACAQIEAgYECQgHCAEFAAABAgMAEQQFEiEGMRMiQVFhcQcygZEUI0JSYnKCobEzQ1OSk8HR0hUWF6KywvA0VGNzg8Ph8UQkJTWjs//EABoBAAIDAQEAAAAAAAAAAAAAAAACAQMFBAb/xAAzEQABAwEECAQGAwEBAAAAAAABAAIDEQQSITETQVFhocHR8AVxgZEUIiMyseEVM0Ji8f/aAAwDAQACEQMRAD8AvGlKUISlKUISlKUISlKUISldBMCxUEEjmO6/K/dXeitUUSuHcAEkgAbknkAO01oOLONYMAl5TqkYXSJfWbxPzVv8o+y52qosdnmPzmboowSvPok2jUfOkJ5+bewdldUNldILxwbtK55bQ1hujE7FY+felnB4e6xE4hx2R20X8ZDsfs6qii+kLNccxXAwhFva6Jrt9aSTqD3CpBwx6IIIbPiz08nzdxED5c3+1t4VPoYVRQqAKo2AAAAHcANhVpkgiwY28dpy9lWGTSYvNBsHVVbD6P8ANcRvi8c0YPNRLI5H2UKp7jWbB6E4fz2Jnc+ARf8AEGqyKVUbXLqNPIBWCzR6xXzUBT0M4McpMSD3iRB+EdZSejho/wDZ8wxsfcDIHX9WwBqaUpTaZTmUwgjGQUTTBZrB6s+Hxa90sZhfyDR3W/nWRFxmI9sfBLhD89rPDc/8ZLqPtaaklcFb7Gk0gd9w9sP1wTXCMjz/AHxWFjs8ghiE0sqLGxUB73UlzYWI5jtv3AnkDWcDUO4m9GWHxKWiJw7XLAJ+S1EWJMV9Nz3rY+defBeMxGFIwOYDcbYaYG6SKB+T1fPUC4BsbDltcvo2FlWHHWNyW+4Oo4YbVNaUpXOrkpSlCEpSlCEpSlCEpSlCEpSlCEpSlCEpSlCEqH43PcTPP8GgUw79Yn1wo5sbbKLd173FjvUpxuMWKNpHNlUXP8B4k7e2sbKcO1jLKLSSWJHzFHqxjyvc95JrktDXSERtcRrNNnnq/wDV1QObGC9za6hXb5a175fgFhjCJ5kncsx5sx7SajfH3HiYCPSlmxDjqL2KOWt/DuHaR4Eja8V8SJgcM0z7nlGvz3Pqr5cyT2AGqOyXKp82xx1MSznXNJbZE5bD3Kq+XYDWvY7M0i87BoWXarQ6t1uLivfhrhfEZtiWkkdtN7zTNvv81ewtbkOQFuywN5ZHkMOEiEWHQKo5n5TH5znmx/1sK9MpyqPDQrDCulEFgO/vJPaSdyazKW0WkymgwbqCaCARipz2pSlavE5qzMY8KodgbM5No0PcSPWb6K+21cT3hgxXWxhecFsZplQFnIUDmSQB7zWixXGsAOmIPM3ci7e8/uvXqnDCudeKdp27j1UH1UH7620GGVBZFVR3KAB91c5078qNHueg4q8aBmdXH2HU8FGn4kxbfk8GwH0tX8FrybPMwH/xl/UY/g9S+lIbLIc5XcByTi0xjKJvHqoU3G2IjPx+Ht7HT/EDWfguPYG2kDRnvtqX3rv91SUitTmHCuHl5xhT85Oqfu2PtFVmG1x4skDtzhzCsE1lfg+Om8HkVscLjEkXVGysO8EH/wBVziMMsi6XAYbHfvBuCO4g2II3BF6guO4WxGFbpMM7MB2rs4Hivyh5X8q2ORccBiExNlPIONlP1h8nz5eVEdvuuuTtuO4H1RJYatvwm83iPRS0Cua4BrmtJZyUpShCUpShCUpShCUpShCUpShCUpShCUpWJm2PEMLyH5I2HeTso9ptSucGguOQTNaXENGZWqxMnwnGCIbxYezydzSfIU+XP2GpBWi4OwZXD623eYmRieZvy+7f7VdOO89+CYCWRTZyNEf136oI8t2+zVNjY6QBxzdj0HoFba3NYboybh19yqk9JvExxmNKRm8UJMcYG+p72dh33YWHgo76tbgHhQYHCKrAdLJZ5j9LsW/co287ntqrfRPw/wDCMcJGF0w4Eh8XvaMe8FvsVe9bdteGAQNyGffFZNlaXkyuzKUpXV1uLVmLvWHMpmOkErH8og2L/RUjkveRuey3OsuGFUUKgCqNgALADwFdgLcq5pGtoanNO51RQZJSlKdIlKUoQlKUoQlR3iPhJZwXissvPuD/AFu4+Pv8JFSqZoWTNuPFQrYpnwuvMOKgHDnEjYZ+gxFwgNt+cZ/l/DmKnwN+VR3i7h3pk6SMfGoOz5ajs8x2e7ywuBs+1D4PIdwLxnwHNfZzHhfurNs8j7NL8PKag/aeS0bQxlpj+IjFCPuHNTClKVsLJSlKUISlKUISlKUISlKUISlKUISolx5iC3QwLzka5/wr95P6tS2oTjm6XN0XsQqP1FMn4ms/xB30gwf6IHuu+wD6pef8gn2UzghCKFXkoAHkBYVVfpwzP/Z4AfnSsP7if9yrXqhvS9i9WZuP0ccaj9XpP89btgYDKNwWLbXERnerA9D+U9Fl4kI607s/jpU6FHl1SftVOa1/D2C6HCQR/MijU+YUX++9ZzuACSQABck7AAcyTXPM+/IXb1fE24wBck1zUKynib+kseyQX+C4WzM36aUkiP8A6YszDvKA91TWlewsNDmpY8OxGSUpSkTpSla3iPNhhsJNOfzaMVv2tyQe1iB7akAk0CgmgqVsqVQH9quY/px+yi/kqxvRbxhLjYplxLBpY2BvpVbo422UAbMre8V1y2OSJt40ouaO1MkddFVOaV1kNgfI1QP9quY/px+yi/kpILM6at2mCeadsVL2tfQFKoD+1XMf04/ZRfyVwfSrmP6cfsov5K6P46XaOPRUfHR7D36r6AqA8SZNJDihLh0YhjrGlSdLg7g27Dz9pFS/Ms0EGFed+UcZc+JC3t7Tt7ao/wDtVzH9OP2UX8lZz/DDbmUBpQ5713x+ICxvqRWoyV84TEa41exXUAbEEEX7CD2ivaoB6LONJcaJo8U4aRNLKdKrdG2IsoA2YDf6dT+nkidE647MKtkjZBebklKoTEelLMQ7ATiwYgfFRdh+pXn/AGq5j+nH7KL+Su7+Ol2jj0XJ8dHsPfqr/pVJ5P6ZcVGw+EKkydtl0PbwK9X2Ee0Vb+T5vHioUmgbUjjbvB5EMOwg7EVzTWZ8P3K+Kdkv2rNpSlc6vSlKUISlKUISoHkras2c/Sm+66j7qnlV7w23/wByPi0w/wAR/dWXbz9SEf8AS07CPpyn/lWFXz76RxqzfEDveMf/AK4xX0FVA+lBNGbzHv6Jh+zQfiDXpfDv7D5dF563f1jzV+isXNcrjxELwzAlHFmAYqe/mpBrKU3FCazwSDULtIqoh6NslTDw4jorlTiZVUsQWKRHohcgAHrK59tTCox6NpNWWQt2sZWPm00hNSerZyTI6u1VxAXBRKUpVKtSq39NecaMNFh1O8r6m+pHyB82Kn7NWRXz/wClHN+nzKUA3WG0S/YuX/vlh7BXbYY78oOzFclrfdjptUewuVvJDNKvqwBC/wD1H0L9/wCFST0V5x0GZRgmyzAxHzbdPbrCj7RqVejrhnpcnxQI62K1qv8A010ofZJqNVTDMyOrLsykMp7mU3HuNa94TX49mHDqs26Yrj/Xv0X1NL6p8j+FfKor6ey3MRiMKky8pIw/lqW5HsO3sr5hFcfhopfB3c10281unz5K4eB/R5gsTgIZpoi0jhtR6SQXs7KNlYAbAVvf7KMu/QN+2l/nqioszlUBUlkUDkBIwA8gDUp9G2ZytmmHV5ZGBMlwZGIPxUh3BO9PNBKLzxIaYmmKWKaM3WlmwKc+mTNuiwKQKbGZwCPoRWY/3uj++qgwWWPKkzryhQO3kXRP81/JTUp9LWcdNmLID1YFEY+t6znzuQv2Kkfoo4dEuX4sv/8AJvCPqqhFx9pz+rTRH4ezhx18/wBKJBp5y3Zy/ah/o2zj4PmUJJssh6JvKTZf7+g+yvoSvlZgyNY7Mp9oYH9xr6Y4dzYYnCQzj84ik+DcnHsYEeyqPEY8Q8eSusL8CxfNWL/KP9ZvxNWZwR6NcLjMBHNKZQ7mQEq4A6rsosCp7AKrPF/lH+s34mr49E//AOKh+tL/AP1eum2vcyIFppiuayMa+Qhw1Kn+M+FmwGKMJbWpAeNrWJUkjcd4II9l+2pl6Ec3IlmwxPVZelUdzKQjW8wV/Urr6clHT4Y9pSQHyDLb8TWm9ELH+lEt2xyX8rA/jaoc7S2W87Z+FLRo7TRu38q+KUpWCtlKUpQhKUpQhKrfBv0eaf8AXcfrllH+KrIqteLYzFjmYbX0OvnYf5lNY/ivytZJscO+C1vDPmc+Pa3v8qyqpn025fpxcMttpIivtjY3+5191XFhpw6K68mAYeRFxUK9L+T9Nl/SKOtAwfx0Hqv+Ib7NeisUgbK06jzWDamExkawpLwvjumwWHkvfVFGT9bSA333rZsKgXobzbpMCYSetA5FvoSXdT+trH2an1VTMuSObvVkTr7AVCvRHidWWhDzhllQ/ra/89TWq34JxPwXN8dg22ErmWL/AB2HnG4/Z1ZFPaRSQnbj7pID8gGzD2SlKVzq9YOd5mMPhpZm5RozeZA2HtNh7a+Y5ZSzFmN2Ykk95JuT76vD0uyynBrDBHI5lca9CM1kj62+kG120e41WPC/CE8uNgSXDyiMyKXLxOq6F6zAki24BHtrZsN2OMvPYCy7Zee8MHdVrMLxHiokCRYidEXkqyuqi5vsAbDe9a92JJJ3J3JPaT219J/1PwX+6Yb9jH/Cqz9KvBpSeJ8HhzodCGWGI2DI17kINiQw89NWw2yN77oFKqqWyvY2taqQ+h/OOkwEkJPWgY2+pJdh/e1+6qVFWD6LocTh8baSCZY5kZGLRSBQQNSEkrYbgr9uoeOHMV/u2I/Yyfy1ZEGslfjnQ/lLKXOjZhlUfhXl6M0H9FYbYcn7P+I9SDMMUkEMkrAaY0Zz5KCT+FaX0c4dkyzDrIrIwD3VgVI+Mc7g7isD0rTy/ADFBHJI0zqp0IzEIvXYnSDa5Cj7RrGc2/OW7SfytQOuQg7uSovF4ppZHkc3Z2Zm+sxJP3mszB8RYqJAkWImjQXsqSuqi5ubAG3Pes3I+EcRLiYUkw8yo0iBy0TgBdQ1Ekiw6t6vb+p+C/3TDfsY/wCFbFotUcVGkVWXDZ3yVNaL5tllLMWYksxJJJuSSbkknmSauL0K5xrw0uHJ3icMv1JOweTBj9qtT6V+DArwSYLD2BDK6wxbAqQVYhBzILC/0RWs9GcGJw2YIXgnWOQGNyYZABq3UklbDrhd/E0kzmz2ckefsnia6GahUJxf5R/rN+Jq4/RvxVhIMsiSbERI6mQlWcBheRiNufIg1VmK4dxRke2Gn9ZvzMnefo15/wBXMV/u2I/Yyfy1dNGyZgaSqonvicXALd+krilMbiw0JJijTQpII1G5ZmAO4G4G/wA3xrcehTLi2Mlmt1Y49N/pSMLf3Vao/lHo6x2IYAQPGva8oMYA77N1j7AavDhXhmPA4ZYY9z6zuRYu55tbsGwAHYAOfOuW0yxxQ6Jh3LogjfJLpHBbilKVirVSlKUISlKUISoZ6Q8F+TlHijf4l/zVM61+fZd0+HePtIuv1huPv29tclsh00DmDPV5hdVkl0UzXHLktbwPmHSYbQfWiOn7J3X94+zW9xWGWRGRxdXUqw71YWI9xqtuFM16DEjVsr9R79lzsT5H7ias6qPDLRpYQNbcOiu8Rg0cxOo49VSXB87ZXnDYeY9Rz0RJ5EMQYZPbt5a27qu2q99LfCJnhGKhF5IR1wObRcz7VNz5FvCtt6OOLPhuEGs3missvefmyfaA94avQ2j6zBMM8isOH6bzEfMKPelfLZIJoMxw+zRFVf2G6FrdhuyH6yip5kGdx4vDpPEeq43HarD1lPiDt99ZOYYBJ4nilXUjqVYeB/A+PZVQZfjpshxzRTanwspuCB6y8hIndIuwZe39U1DBp47n+m5bwpcdC+9/k57irnpXhgcck0ayRMHRxdWBuCP9dle9cJFF1pSlKEJSlKEJSlY+Px8cMbSTMERBdmPID957LczQBXAIyWFxPny4PDNKRqb1Yk7XkbZEA7bn7gaycnjlWCMYhtcukdI1gBrO5sFAFgdh5VD+H1fM8WMdMpXDQEjBxt8puRmYd4tt3EC3qkmeVdI0MFzXr6dVUwlxvatXVK0vEOZSK0UMBAllbnYHSg5kg/62NbbEYhY0LubKouT4CtJw/hmlkbFyixk2iU/JiHL2nn/7rPncXUiacTwGvoF3QNArI4YDidXUrfAV4STnpVQdxZvL1QPC5N/sGvdmsLnYCtdkzdIGmP509TwjXZPf1n+3VznYho7A7AVTW4Fx7J7qtlSlKsVaUpShCUpShCUpShCUpShCUpShCrnjTJ+in1qOpLc+T/KHt5+091SXg7POmi0OfjIwAe9l5Bv3H/zW0zfLFxELRt28j3MOR/12Xqs45JcJiPmvGbEdh8PFSPxrz01bBadKPsdn3xHst6Glts+jP3ty74FWzVScS5HLk+MGOwS3w7G0iDYLqO6HuRjbSfkmw7r2dlGbJiIg6eTDtU9oP+t6yZ4FdSjqGVgQykXBB2IIPMV6Wz2gD5m4tPELz08BPynBw4FYuSZ1Fi4Fmga6MPap7VYdjDurz4g4ehxkJixC3B3UjZlbsZD2H8eRuKgeMyPEZNM2IwIabBtvNDckoO/vsOx+Y5Ncb1PMh4ghxkQlw76geY5Mp+a47D/oXFWPjufUjOG3Z5qtj73yPGP5VUvBj8hlLJ8dhWO/Po27OsOcUnjyP0rWqf8ADfpGwmMAAfopT+bkIU3+i3qv7N/AVJ5IwwIYAgixBFwQeYI7RUD4g9D+FnJbDk4dz2Aaoz9gkafskDwq7SxTf24HaOYVejki/rxGw8ip9SqgThTOsFthZjIg5BZFZbf8uawHsr1Ti7PY9mwpfxOGc/fGQKX4Sv2PB9VPxFPuaQrapVUf1pz2XZMLo8egK/fK1q7Dg3OMZ/tuK6JDzUODt/y4bIfa1R8LT73geteCn4iv2tJ4KXcSekTCYMEM4klH5uMhjf6R5J7d/A1G8BkWLzeRZ8xBhwqnVHhxcF+4t22t8o7nfSFBvW/4a9GmEwZD6emlHJ5LGx70T1V89z41LKgyMjwiz2nkNSnRuf8A2ZbOq6RRBVCoAqqAFAFgANgAByFq7MwAudgOZrGzDM44F1SsFHZ3nwA5moieIvhmISNlcYcndVuS3d0hHJb2uB76y57WyIhpPzHIddgWlBZXygup8o19NpW3IOOccxhUN/8AnMP+2D7/AMJABXCIAAAAANgBsAB2Ctfn2dLho9R3dtkXtY/wHb/5pgGwtMjzjrPerYOaUl0zgxgw1DvieSxs8xBldcLGd5N5SPkxDn7W5e3xrcogAAAsALAdwFanh3K2jVpJt5pTqkPd3L7P9chW4ogDjWR+Z1bBqHM70TFopG3Ia9p1nkEpSldC50pSlCEpSlCEpSlCEpSlCEpSlCErQcVcN/CE1x/lVG30h80/uP8AGt/SqpomzMLH5FWxSuieHtzCqfKs1kwsupdrbOh2vbmCOwjv7KsrKc3jxCaoz9ZTzU9xH7+2tXxNwqMQC8dllHue3Y3ce4+/wgsM8uGluNUbrsQfwI7RXn2SS+GvuPxYe/fct1zIvEGXm4PHftvVuVD804C0ynE5ZJ8Fn+UtviZO2zp2X8B42vvWbkfGcc1lltHJ4+q3kTyPgfvqR16OzWprxfiNR3mFgT2ZzDdkFD3kVFcDxqY2EWZxHCyHYOd8O5+hLyXyY7d9SlXBAINwdwR2jwrrNCrqVdQynYggEEeIOxrTJwnHEb4R5MNzOmNgYiT/AMFwyD7IU+NXksdu/HX8qgXm7/z37LeUtWvhGJXZzFJ4gNEfd1wT7RWbG5PMEe0H8KrIonBXelKVClK6utxa5HiK7UoQsAZHDq1NGHb5z3c+972rNRABYAAdw2rkm3OoxnnGyJdMPaR+WrmoPh84+W3j2VzSSQ2Zt51BzXRHHLaHXW1PJbXO8+jwyXfdj6qDmf4DxrU8P5VJNJ8LxXM/kl7FHYbdg7h7edeWRcLvI/T427MdwjfcXHZ4L2fdUurnjY+0OEkoo0ZN5nkF0SPZZ2mOI1cc3ch1SlKVorPSlKUISlKUISlKUISlKUISlKUISlKUISlKUIStdnGQxYlbSCzD1XHrD+I8DWxpSPY17brhUJ2Pcw3mmhVYZxwtNh7kjWnz1HZ9Ic1/DxrjKuKJ4LBW1J81tx7DzHs28KtCtJmfCEE1zp6NvnJt715H3XrEk8LfG6/ZnU3fvqtmPxJkjblobXf+uixcv47hfaUNGfHrL7xv7xW+w2OjkF43Vx9FgfwqC47gKZfyTLIP1W9x2++tNiMnniN3ikW3bpNv1ht99KLfa4MJo67/ANioTGxWWbGJ9N36NCrapVTRZ7OmyzSDwLk/cayl4vxQ/PH9VD/lq0eNRa2nh1VR8Hl1OHFWfSqvbi/FH88fYqD/AC11GJxc2wadx4a7fdtU/wAxGcGMJPp+1H8TIMXuA79FZOLzGOIfGSKvmwB9g5mo/mHH0S7QqZD3nqr9+591aHB8EYhzdwsY72Nz7lv99qkeW8DQx7yXlPjsv6o5+0mpE1tn+xlwbT3yUaGxwfe68dg75qOnEYvMGsL6L7gdWMeZ+V5bmpTkXCceHszdeT5xGy/VHZ58/Kt3HGFACgADkALAeQrtXTBYGsdpJDedtPILnmtrntuRi63YOaUpStBcCUpShCUpShCUpShCUpShCUpShCUpShCUpShCUpShCUqK8XQSo8Lx4mePpcRDEyqY9IV+qxUFCQdr8zzrIzSaWIYbCxSv0k7uDM4VnVEVpHIGkKXtZVuLC9yDbe3R1AIOarv4nBSKlYGWZWYdV55pdVvyrK1iL7rpUWvfy2FgK1XGOOZGwqiSWNJJmWQxKWcqIZXAAVGb1lXkKUMvOoExdQVKklKhmD4hkGX4iQSGRhK0OFZwokJcpHEJlAGlhIx2IB0gEgV7QZlifgGISNjJisO7RarKWZQyssir6pcwMGA5Fhan0J40S6QKUyQK3rKD5gH8a8f6Lh/RR/qL/CohjM1VcGzYfF4hz0+HSTWB00QeVFddHRB1YqTsVP0azMjz/QMYzyySQYdVYGVQswIRnkBUqraNl0llBJ1WuAKV1mqKkcPLqpE5GFeKk8eERfVRR5KB+Fe1QjLs3xK4TGJiJCcRHB8IRurdRLCx0i23xcySL5Bb1mcLZw+MYSCQiKBUQryaWVo1YyPcXEYB6oHrXLcrVJgLQdgUaW8QpXSohBn0pzDUX/8ApnlkwiLsAJY0D9J37yLPH3dVa4yjiCVcbMk7aoZMRJFCxAHRyIqsIie51JK37UYdoqdC7hVGkCmFKhvCmcTSyYQSSFhJgnke9utIJYlDGw52Yj2104pzuaJsdokKiKHBsnLqmSaRZDy7VAB8qnQm9d7zoo0ou3u8qqa0rQcOZg+KeTEayIrtFFFyI0MQ0kwI1CQkbJtpW19ybb+qnNumhVjTUVSlKUqlKUpQhKUpQhKUpQhKVp8fxKkWLhw7KxMvNxbShbV0Yb65RwPFa6niHVjThohGdCq0rNLpYa9dljQKdbALc3IsCKfRu2b0t8LdUrBxGeQJFJK0qdHEDrZWDW0i5HVv1vDma948dGydIHUp87UNPO3O9ue1LdKmoXvSujSqDYkAkEgXF7C1zbuFx7664bFpIuqN1db2urBhccxcVFFK9aVp804lSDEQwMrEyndha0d2CIX+u5CjxvWxxONjjAMjolzYamC3PcLnc010im9ReCxM7ygziGzaeinim5Xv0ZJ08xa/fWNmWRSTMWMwRo5FkwzLHvH1NDq92+NVrtcdXY89hXabiArLGhjt0mIaC5dDssTy6wEJ56baWse3z75vnbRTRQxQmV5VkcddUAWIoDct29cVYL4oBySG6alcJhsYUYNNAHumkpA9gA131BpTfUuw5W571znuUyTNA8LojwSM41ozKdUbx2IVlPJ78+yucu4gWQyJKrQSRaS6SFfVe4R1ZSVZCQQCDzBBANbGTEqt9TKLDUbkCy8rnwv20pLmlTQEKNjgzXIHxMiS6pjNOnRWR2WHoYlClmsijffUSQDWSnDZgklkwRigWSNAU6G6B42Y69KMvrIxUgWOynstW6jxSMbKyk77BgT1TZtvA7Hurq+OjC6jIgFiblgBZTZje/YSAe69TpHnBRcaolhchmxcT4iR1SeV4CB0LLGq4SYug0l9Thjc6yRcMtgKzMVwjJOXbETIzSdAkgSIqnQQyGUxgFySXYkFiTsbAVIlxsZYKHQsy6lGoXK/OAvcjxrGx2biKaFHU6ZiyK9xpEgGpUb6wDWPetu0U2keTh33RRcbTFanMOCYyxOFEWH1wzwSBIgA6zKApIUjdWAPkSNqyY+HWjkikhkCukQhlupKyqq9QkX2ZX3B7mYdtx3TiQEO4Q9Ek3RGQuiLttJINZHUV7ptuSDYVnYXMQ0SPIBHqBNmdDyBPrKSp6ovcE7VBdJTFAayuC0H9QYhhURBGuJTQwxPRLrMyOJC5PrEMwNxq5G1Zv8AVcNFiY3e/TzNMrKLNG1k0FTf1lZAwNbdcWhTpA6lLX1BhpsO3VytWLi8/giWN3lQLKwVGBBDEm2xG1u88hRfkKm6wLS4PhOeD4O0M8WuGBoGLwsysGdHLALKundRtc8675hwlJOJzJKgeePDoSsZCgwSPISAXJsdVrX2tzNbuDMgzODZQrKFYuhD6kD3UBiRzOxsTa42ruuZREKRLGQ5shDrZj3Lv1j4CjSPrXvaouMpTvYsWHJzHinmjbSkqjpo7bNIuyyqb9VtPVbbcBe7fZ1jQYwtJIhUgR6bNqQ6tS32UEstuXWAv2XFaM8Z2aRmgcQRz9A8odDZtax6jHfVo1Mu4ud+VLdc9Nea1SWleAxsfSdHrTXa+jUNVu/Te9qw84z1IYZ3Uq7wRPIY9YDdVS1jzKg99u2lDSTRNUBbOlY645NN2ZV6ocgsBZT2m/Zfa9do8bGyhldCrGysGBBPcCDYmooUVC9qVqs1z9YsP00emUa4k6ri3xkqRHrC/LVe3hWTj8yEcTyCz6CAwDottxq3YhQQDexIvy7am6UXgsylYWBzNZI1ZrIWNgpdCet6lypIuy2NgTz7aVBFEA1UQxuR4rELi50YRl5AYY2hJc/Az8QQxcFAzqzDqnaS/bXTHZZJiPh8kULI82Gwpj1R6WuwlMqAkC0hU6Dv2i9qn9KvE5GrvDoqtEO/Xqq8fJRLBijF0jucJJEIjgmw41WvHsUAaRSCFty1GpXFgocTgTEEKRSoyFTGYyL3BOhlBBBueXjW4pSulLkzYwFXc2XYrE4aWWaNxKiwYcrouzxwyI+KZFNg6yNew5OIwO2t9wpg1EssqyO2pY1YHCNhluhexAZV1NYkEjsCg9lSalS6YuBFO+woEYBqoNmGQ4nFnGyI4i1kRxK8RLEYU6o3Vi40AzF2BsdrHeucJiQcQ8+Ow0hE8MHQ3w0kvR9Q9LAVVGMbdISTcDVcbm1TilGmNKEd4dAjRY177xUGwuXyDEqejcD+k5pL6GtoOFdQ97eqW21cr7Vts8n6LH4WVlkKCLEqSkUklmdoCoIjViL6W91SOlQZampGqikMoKBQLP8ALpsUuKxCQyAdFDHCjLaSQRT9PI3RndfmqpsTY7C4rx4jL4lsXJDDOVbL2jQtDIhZ+kLaVVlDX3HZvva9qsOlMJ6asv10SmKuvvsqKYnDrhMZBIsLiH4PLF8VC76XaSJxqWNS3WCt1rcxvWsyPJmd8F08DaVOZMyyJcIXxCsmvmtyLkdhtcX51PqVAmIHe/qpMYr3u6KA4bIOjw8LJAVkTMCQRGQyw/CXQdlxH0Nh83T4VJeL8KXwE4QMzrGzxab6hLGNcZS2+oOqkW7q3NKUykkHepDABRRHH5csL4IvCz4aGORSqxtJ0cpWPo5GjUFm2Ei6rGxe553rXYbJC7wXgYYdsfLKkbIQEiOGcAuhHxatMCwVgPXG1zap/SmExA739VGjFVX2YZPIvTCONlgXHpIVWHWOjOGS7pF+cUTkMQoO4JtcVxicnXoRKBJMvwyGWQHCNHpUBVkZIdGplICltINyCd96sKlSJyoMQUAx+VGSaT4ljG+OwTWMTaTEMPErEgj1BYqb7CxB7q5zLhtdGbacPuUUwWi+WMOrXhsPW6QA9XfUO+p9SgTkd+XRGiHfr1UeyHDuMbjWZWAf4NZipAa0NmsTzsdjblUVmwDXxHRx4k4r4a8kC6JzAfjAVdww6DTa51et2g3tVl0qGzEGtNnBSYqinnxVf5kssuKUmJ1ePGxWVMMbdCJFXpnxGk6tSXvpYWBsRYE144mEhMdDhVaZGgxhYth3SWKaSziLpCoMwcsSBYkBVNyLVY1YOCwKLLNIAdblQxLMbhBdRYmwA1Ny76YT4ZZJTFjmogqTYeOdHh6WWRoXM5gaRWhZlU3jF+tAL2iB5AMAbtWEuUu4lXo5XifHYN+vAYw6WjEr9GEUBdiDsNhvz3sqlAnI1d4dFJirrUCzjKGV8asMLBGfLXUJGdJZZ/jGUAWJCquq3IAXrocvdZmklhd4FzCeSRBEzkhoVWKURgEyKr35A2vfsqwK12fYYPAbl1K2YFJHjN+XONgSLE7HahsxyPeAHJQ6LX3tUIhwuuaUwQuiDMsI+noypVRFGWdktdBvq3tbVvY0qdZPlscMQEYI1HWxLMzM7AXZmYlmPLcnsA7KVXK+8U7GXV//2Q==" style="height: 203px; width: 248px;" width="248" /></div>
<br />
T.C.<br />
BAŞBAKANLIK<br />
Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı<br />
BASIN DUYURUSU<br />
(09 KASIM 2012)<br />
BUGÜN İTİBARİYLE BARINMA MERKEZLERİNDE 112.883 SURİYE VATANDAŞI BULUNMAKTADIR<br />
<br />
<br />
Başbakanlık AFAD tarafından, Suriye’den Gelenler İçin Kurulan 13 Çadırkent, 1 Geçici Kabul Merkezi ve 1 Adet Konteynerkentte bugün itibariyle 112.883 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.<br />
<br />
Başkanlığımızca; Hatay’da 5, Şanlıurfa’da 2, Gaziantep’te 3, Kahramanmaraş, Osmaniye ve Adıyaman’da 1’er olmak üzere toplam 13 çadırkent ile Kilis’te 12 bin kişilik 1 adet konteynerkent kurulmuştur.<br />
<a name='more'></a><br />
2011 yılı Nisan ayı içerisinde Suriye’de başlayan iç karışıklıklar nedeniyle, nüfus hareketlerine yönelik olarak bugüne kadar ülkemize gelen 155 binden fazla Suriye vatandaşı için, Başbakanlık AFAD tarafından 7 ilimizde kurulan kamplarda bir yılı aşkın süredir, her türlü insani yardım ihtiyacı karşılanmaktadır.<br />
<br />
Başkanlığımızın koordinasyonunda; ilgili kurum ve kuruluşlarca çadırkentlerde ve konteynerkentte barınma, yiyecek, sağlık, güvenlik, sosyal aktivite, eğitim, ibadet, tercümanlık, haberleşme, bankacılık ve diğer hizmetler verilmektedir.<br />
<br />
Konteynerkent ve çadırkentlerde her türlü koordinasyon; ulusal ve uluslararası afet ve acil durumlarda ülkemiz adına yetkili kurum olan Başbakanlık AFAD tarafından sağlanmaktadır.<br />
<br />
Başbakanlık AFAD’ın gönderdiği ödenekler ile kurulan kamplarda; okul, cami, ticaret, polis ve sağlık merkezi, basın brifing birimi, çocuk oyun alanları, televizyon izleme üniteleri, su deposu, arıtma merkezi, trafo ve jeneratör gibi donatılar da yer almaktadır.<br />
<br />
Konteynerkent ve çadırkentlerde; ülkemize giriş yapan Suriye vatandaşlarına günlük olarak 3 öğün sıcak yemek verilmeye devam edilmektedir.<br />
<br />
Bugüne kadar ülkemize toplam 158.940 Suriye vatandaşı giriş yapmıştır.<br />
<br />
• Bugüne kadar toplam 46.057 Suriye vatandaşı ülkesine dönmüştür.<br />
• Bugün itibariyle; Hatay’da 12.061, Gaziantep’te 22.087 (8.357’si İslahiye, 6.504’ü Karkamış, 7.226’sı Nizip çadırkentlerinde), Kilis’te 13.041, Şanlıurfa’da 35.685 (19.626’sı Ceylanpınar’da, 16.059’u Akçakale çadırkentlerinde), Kahramanmaraş’ta 15.177 kişi, Osmaniye’de 8.249 kişi ve Adıyaman’da 5.861 kişi barındırılmaktadır.<br />
• 107’si refakatçi, 615’i hasta ve yaralı olmak üzere toplam 722 kişi hastanede bulunmaktadır.<br />
• Hastanedekilerle birlikte ülkemizde toplam 112.883 Suriye vatandaşı bulunmaktadır.<br />
<br />
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.<br />
<br />
Basın ve Halkla İlişkiler Müşavirliği<br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-4766881636245169172012-11-01T14:24:00.002+02:002012-11-01T14:24:37.429+02:00KONFERANS: Suriye’deki değişim sürecinde göç hareketleri ve Türkiye’ye yansımaları<br />
<div style="background-color: white; clear: left; color: #333333; float: left; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em; padding: 0px 0px 0.5em;">
<img align="middle" alt="" src="http://www.amnesty.org.tr/userfiles/image/konferans.jpg" /></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<span style="font-size: larger;"><strong>KONFERANS: Suriye’deki değişim sürecinde göç hareketleri ve Türkiye’ye yansımaları</strong></span></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<u><strong><br /></strong></u></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<u><strong><br /></strong></u></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<u><strong><br /></strong></u></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<u><strong>Oturum Başkanı:</strong></u><strong></strong></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
- Doç. Dr. Rabia Karakaya Polat - Işık Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü <strong>Başkanı</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<em>Açılış Konuşması – Oturum Başkanı</em></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<strong><br />- Prof. Dr. Nuray Ekşi – Yeditepe Üniversitesi</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<em>Uluslararası mülteci hukukunda gelişmeler ve Türkiye’de bulunan Suriyelilerin hukuki statüsü</em></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<strong>- Volkan Görendağ – Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi</strong></div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
<em>Türkiye’de ikamet eden Suriyeliler ve Uluslararası Koruma Kapsamındaki diğer yabancıların</em><br />durumu</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
Işık Üniversitesi Şile Kampüsü, DMF 114</div>
<div style="background-color: white; color: #333333; font-family: Arial, Helvetica, sans-serif; font-size: 12px; line-height: 19px; padding: 0px 0px 0.5em;">
05 Kasım 2012 Pazartesi 15:00 – 16:30</div>
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-65234615290036797432012-10-26T00:36:00.004+03:002012-10-26T00:36:24.215+03:00Artan Suriyeli Sığınmacıların Sayısı Yardım Görevlilerini Kaygılandırıyor<br />
BAB AL-SALAMA CAMPI, KUZEY SURİYE — Birleşmiş Milletler, yıl sonuna kadar ülkeyi terk eden Suriyeli mültecilerin sayısının üç kat artmasını, 700 bine ulaşmasını bekliyor.<br />
<br />
Türkiye sınırı yakınındaki Bab el Selama Kampı’nda sıradan bir gün. Görevliler, Türkiye’ye girmek için bekleyen mültecilere gıda yardımı yapıyor.<br />
<br />
Türkiye kendi topraklarında 100 bin Suriyeli mülteci ağırlıyor. Kamplar tamamen dolu. Yeni mültecilere yer açmak amacıyla kamp inşaatları devam ediyor.<br />
<a name='more'></a><br />
Mülteciler, Türkiye’ye girmek için bir aydan daha uzun süre beklemek zorunda. Türk insani yardım örgütleri de mültecilere gıda, su ve barınak sağlamak için canla başla çalışıyor.<br />
<br />
İnsani Yardım Vakfı Koordinatörü Serkan Öktem’e göre, yardım faaliyetleri giderek daha da zorlaşıyor: “Burada 6 bin 500 kişi var. Türkiye’ye gönderdiğimiz her 500 kişinin ardından bu kampa bin kişi daha geliyor.”<br />
<br />
Öktem özellikle sağlık koşullarının hiç iyi olmadığını vurguluyor. Kampta sağlıksız içme suyundan kaynaklanan ishal vakaları yaygın.<br />
<br />
Diğerleriyse yapılan gıda yardımının yetersiz olmasından şikayetçi.<br />
<br />
Suriyeli görevli Abdülkadir Kaptur, kampta kalan bebekler için 11 gündür süt beklediklerini söylüyor: “Gıda sorunu bizi kaygılandırıyor, çünkü yeterli değil. Kış da geliyor. Hava soğudu. İnsanların üzerlerine giyecek hiçbir şeyleri yok. Bazıları yerde yatmak zorunda.”<br />
<br />
Birleşmiş Milletler Suriyeli mültecilere yardım için yarım milyar dolar istedi, ancak şu ana kadar bu miktarın çok azı karşılanabildi.<br />
<br />
<a href="http://www.amerikaninsesi.com/content/artan-suriyeli-siginmacilarin-sayisi-yardim-gorevlilerini-kaygilandiriyor/1533334.html" target="_blank">http://www.amerikaninsesi.com/content/artan-suriyeli-siginmacilarin-sayisi-yardim-gorevlilerini-kaygilandiriyor/1533334.html</a><br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.comtag:blogger.com,1999:blog-6193802447323710750.post-51836973589671676032012-10-20T14:32:00.000+03:002012-10-20T14:32:42.373+03:00LA Times: AB, Suriyeli mültecileri istemiyor<br />
<div style="clear: left; float: left; margin-bottom: 1em; margin-right: 1em;">
<img alt="" height="210" src="http://i.tmgrup.com.tr/usa/2012/10/18/280x210/45137551239.jpg?45333957757121018011533" width="280" /></div>
Türkiye'deki Suriyeli mülteci sayısı 100 bini aşarken AB ülkelerinin sığınma isteyen Suriyeli mültecileri reddettiğine vurgu yapılıyor<br />
<br />
Los Angeles Times, "Bazı Avrupalı ülkeleri Suriyelileri reddederken mültecilerin çok büyük bir kısmı İran, Ürdün, Lübnan ve Türkiye'ye sel gibi akıyor" diye yazdı.<br />
<br />
ABD'nin önemli gazetelerinden Los Angeles Times, BM Mülteci Ajansı'na dayandırdığı haberinde AB ülkelerinin Suriyeli akınını "kollarını açıp karşılamadığını" belirtti.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
Bazı AB ülkelerinin sığınma isteyen Suriyeli mültecilerin yarısından fazlasını reddettiğini kaydeden gazete, örneğin Yunanistan'ın Suriyeli mültecileri destekleme konusunda yetersiz kaldığını yazdı.<br />
<br />
Haberde, BM Mülteci Ajansı sözcüsü Adrian Edward'ın özel bir ülke ismi vermemesine rağmen Avrupa Komisyonu istatistiklerinin Macaristan ve Bulgaristan'ın Ocak-Haziran döneminde Suriyelilerin başvurularının yaklaşık yarısını kabul ettiği ifade edildi.<br />
<br />
Gazete, "Bazı Avrupalı ülkeleri Suriyelileri reddederken mültecilerin çok büyük bir kısmı İran, Ürdün, Lübnan ve Türkiye'ye sel gibi akıyor" diyerek bu ülkelerde mülteci sayısının 340 bini aştığını buna karşın AB ve Norveç ve İsviçre gibi AB üyesi olmayan ülkelerin kabul ettikleri Suriyeli mülteci sayısının ise 17 binden az olduğunu belirtti.<br />
(ANKA)<br />
<br />
<a href="http://www.usasabah.com/Guncel/2012/10/18/la-times-ab-suriyeli-multecileri-istemiyor" target="_blank">http://www.usasabah.com/Guncel/2012/10/18/la-times-ab-suriyeli-multecileri-istemiyor</a><br />
Syria Monitorhttp://www.blogger.com/profile/02565017886866968391noreply@blogger.com