29 Ağustos 2012 Çarşamba

CHP'lilerin giremediği kampa izin


Davutoğlu, BM Güvenlik Konseyi'nin Suriyeli mültecilerle ilgili toplantısına katılmak üzere Ankara'dan hareketinden önce Esenboğa Havaalanı'nda basın toplantısı düzenleyerek gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

CHP'li bazı milletvekillerinin Apaydın Kampı'na girişine izin verilmemesiyle ilgili soruya karşılık Davutoğlu, hükümetin bir alanı kapatıyor gibi bir yaklaşım yaratılmasının yanlış olduğunu, CHP'li milletvekillerinin son taleplerinin bir emrivaki şeklinde yapıldığını belirterek, "Zaten hassas bir süreçten geçerken bütün milletvekilleri ve bütün sivil toplum kuruluşlarından öncelikle beklentimiz, sorumluluk içinde davranmaları ve bu kritik geçiş sürecinde insani kaygıları ve Türkiye'nin milli çıkarlarını öne almalarıdır" diye konuştu.


Davutoğlu, usulüne göre yapılan müracaatlara hiçbir zaman kayıtsız kalmadıklarını da söyleyerek, bu çerçevede TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun bugün yapacakları başvuruya da olumlu yanıt vereceklerini kaydetti.

Apaydın kampına izin

Apaydın kampına giriş konusuyla ilgili son gelişmelerin üzücü tartışmalar olduğunu belirten Davutoğlu, "Her şeyden önce bazı konuların siyasi mülahazaların ötesinde tutulması lazım. Bu konuda, özellikle insani konularda, Türkiye'nin milli menfaatleri, uluslararası itibarı söz konusu olduğunda siyaset üstü bir yaklaşım benimsemek hepimizin görevi" diye konuştu.

Davutoğlu, CHP'nin buna uygun olmayan tarzdaki yaklaşımının sürdüğünü belirterek, kampların dışardan ziyaretçilere, milletvekillerinin ziyaretlerine kapalı olmadığını, 18-19 Ocak 2012 tarihlerinde içinde CHP'li vekillerin de olduğu TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Mülteciler Alt Komisyonu'nun Yayladağı ve Altınözü kamplarına ziyarette bulunduğunu anımsattı.

O dönemde de bu kamplarda sığınmacılara silahlı eğitim verildiği, huzursuzluklar, kötü muamele ve asayiş sorunları olduğu yönünde, Suriye basınında çıkarak Türkiye'ye intikal eden iddiaların bulunduğunu hatırlatan Davutoğlu, dün bu komisyonun raporlarını okuduğunu söyledi.

Davutoğlu, raporlara Yayladağı ve Altınözü kampları ile ilgili bütün o iddiaların yanlış olduğu, asayiş sorunun yaşanmadığı, iyi muamele edildiğinin memnuniyetle görüldüğü hususunun not edildiğini kaydetti.

Bakan Davutoğlu, Apaydın kampının sonradan kurulduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bu kamp da ulusal mevzuata uygundur. 11 Ağustos 1941 tarihli Türkiye'ye İltica Eden Muharip Yabancı Askerler hakkındaki kanun ve Kasım 1995 tarihli yine bu çerçevede yapılan yönetmeliklere göre (Türkiye'ye) gelen yabancı muharip asker ve subayların ayrı bir kampta tutulması bir tercih değil, bu konudaki mevzuat gereğidir. BM uygulamaları da bu çerçevededir."

Bakan Davutoğlu, bölgede hükümetin milletvekillerin veya Meclis'in denetimine bir alanı kapattığı gibi bir hava yaratılmaya çalışıldığına işaret ederek, bunun yanlış olduğunu, kendilerine talep geldiğinde bu konularda her zaman açık davrandıklarını bildirdi.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ama Apaydın kampı ile ilgili talep bir emrivaki şeklindedir ve bir grup milletvekilinin oraya giderek, basın açıklaması yaparak, zaten hassas olan bir alanda açıkçası tahrik edici ve söylentilere dayalı açıklama yapmaları, hem o kampta kalanların güvenliği açısından sakıncalıdır hem de zaten hassas bir süreçten geçerken sınır illerimizdeki durum için itibariyle de sakıncalıdır. Bütün milletvekillerinden, sivil toplum kuruşlarından özellikle beklediğimiz husus sorumluluk içinde davranmaları ve bu kritik geçiş sürecinde insani kaygıları ve Türkiye'nin itibarı ile milli çıkarlarını öne almalarıdır."

Davutoğlu, usulüne uygun şekilde yapılan müracaatlara hiçbir zaman kayıtsız kalmadıklarını ifade ederek, dün TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Başkanı'nın Komisyon olarak bölgeyi ziyaret etmek istediklerini ve bunun için Dışişleri Bakanlığı'na bugün başvuruda bulunacaklarını söylediğini aktardı.

Bakan Davutoğlu, "Biz Sayın Başbakanımızla da istişare ederek bu talebi olumlu karşıladık. TBMM'nin ilgili komisyonu ve bu sorumluluk içinde davranacağına inandığımız komisyon üyelerinin Apaydın kampı dahil her yere ulaşımları sağlanabilir" dedi.

Bakan Davutoğlu, aynı Ocak 2012'de olduğu gibi TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu'nun Mülteciler Alt Komisyonu üyelerinin ne zaman isterlerse Apaydın kampı da dahil istedikleri her yere gidip inceleme yapabileceklerini belirterek, müracaatın bu sabah yapılacağını, gerekli iznin de bugün çıkacağını ve üyelerin de ne zaman isterlerse bölgeye gidebileceklerini bildirdi.

Davutoğlu, her bir milletvekilinin yanına basın mensuplarını alarak, olayları tahrik etmek amacıyla açıklama yapmasının yanlış olduğunu söyleyerek, Suriyeli subayların her birinin halkını öldür emrine uymayarak, zulümden kaçarak geldiğini, o subayların ilgili kanun ve yönetmeliklere göre özel muameleye tabi tutulması gereken insanlar olduğunu bildirdi.

TBMM'nin ilgili komisyonlarının taleplerine olumlu yanıt verileceğini ancak basın mensupları ile birlikte sorumsuzca yapılan girişimlere izin verilmeyeceğini belirten Davutoğlu, kamplarla ilgili bazı sorunların yaşanmasının mümkün olduğunu, çünkü ailelerin dağıldığını belirtti.

Davutoğlu, bununla birlikte Türkiye'deki kampların bütün uluslararası örgütlerin takdirlerini topladığını, örnek olarak gösterildiğini kaydetti.

Sığınmacı sayısının artması

Bakan Davutoğlu, Suriye'deki saldırılar ve şiddet olayları nedeniyle Türkiye'ye sığınmacı akınının söz konusu olduğunu anımsatarak, son 1,5 yıl içinde Suriye'deki rejim güçlerinin saldırıları nedeniyle bu akının giderek yoğunlaştığını, sığınmacı sayısının arttığını kaydetti.

Bu durumun sadece Türkiye için değil diğer komşu ülkeler Lübnan, Ürdün ve Irak için de geçerli olduğunu belirten Davutoğlu, bu konuyu her vesileyle uluslararası toplumun gündemine getirdiklerini, bu insanlık trajedisini uluslararası kuruluşların gündeminde tutmaya gayret ettiklerini bildirdi.

Bakan Davutoğlu, BM'nin süratle ve etkin bir şekilde devreye girmesi konusunda da birçok girişimleri olduğunu hatırlatarak, son olarak Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius'un Ürdün, Lübnan ve Türkiye ziyaretleri sonrasında yapılan istişarelerde Ağustos ayında BM Güvenlik Konseyi Dönem Başkanlığı'nı üstlenen Fransa'nın dönem başkanlığında dışişleri bakanlarının katılımıyla Suriyeli mülteciler konusunda özel bir oturum yapılmasının kararlaştırıldığını, sadece Güvenlik Konseyi üyelerinin değil komşu ülkelerin de davet edildiğini kaydetti.

Davutoğlu, bunun kendileri için son derece önemli bir gelişme olduğunu, mültecilerle ilgili bütün yükün komşu ülkelerce taşınmasının sınırlarına ulaşıldığını belirterek, "BM sisteminin tümüyle ve etkin bir şekilde devreye girmesi ve daha büyümeden BM'nin alacağı tedbirlerle sorunun önüne geçilmesi önem taşıyor" diye konuştu.

New York'ta yarınki toplantıda Türkiye'nin mültecilerle ilgili yaklaşımını paylaşacaklarını ifade eden Davutoğlu, "Karşı karşıya kaldığımız sorunlar çerçevesinde BM'nin etkin adımlar atması talep edilecektir" dedi.

Davutoğlu, ikili görüşmeler de yapacağını söyleyerek, sorunun bir an önce çözülmesi, Türkiye'de misafir olarak ağırlanan Suriyelilerin evlerine dönmelerinin temini için şimdiye kadar uyguladıkları yaklaşımı sürdürmeye devam edeceklerini kaydetti.

"Gerekli bütün adımları BM zemininde atmaya kararlıyız" diyen Davutoğlu, soru üzerine BM'den somut beklentilerini açıkladı.

Güvenlik Konseyi'nin böyle özel bir oturum düzenlemesinin konunun ciddiyetini göstermesi bakımından önemli bir adım olduğunu söyleyen Davutoğlu, "Ama bu oturumun somut bazı sonuçlar doğurması da beklentimizdir" dedi.

Suriye muhalefeti güçlendikçe ve rejim birçok şehirde kontrolü kaybettikçe Suriye yönetiminin hava kuvvetlerini kullanarak şehirleri bombardıman etmeye başladığına işaret eden Davutoğlu, bu saldırıların insan göçünü artırdığını kaydetti.

Mülteci akınının büyümesi üzerine Türkiye'nin yeni kamplar kurduğunu ancak ne kadar kamp kurarsanız kurun hava saldırısı sürdükçe aynı Bosna'daki gibi daha çok insanın ülkesinden kaçmakta olduğunu söyleyen Davutoğlu, Türkiye'nin bu zor şartlarda elinden gelen yardımı yapmaya kararlı olduğunu bildirdi.

Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ancak iyi şartlarda kamp imkanı sağlamak dışında 100 binlerle ifade edilen rakamlara ulaşıldığında artık bu sorun herhangi bir ülkedeki iç çatışma sorunu olmaktan çıkar ve uluslararası nitelikte sorun haline dönüşmüş olur. Bu uluslararası sorunun sorumluluğunun gereğini bir komşu ülke olarak sadece Türkiye'den yapmasını beklemek kimsenin hakkı değil. Türkiye üzerine düşeni yapar ancak bu meselenin nihai çözüm merci de BM'dir."

Davutoğlu, şimdiye kadar sürekli BM mekanizmasını harekete geçirmeye çalıştıklarını ifade ederek, Rusya ve Çin'in vetoları nedeniyle bunun yapılamadığını kaydetti.

Bu hususun insani bir konu olduğunu, burada siyasi bir taraf tutmanın ötesinde insani bir trajedi bulunduğunu söyleyen Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Yarın sınırlarımızın ötesinde onbinlerce insan biriktiğinde, ki birikebilir, içeride biz kampları kurma sürecindeyken bir taraftan da olaylar sürüyor ve ayrıca Suriye içine de yoğun insani yardım, gıda, ilaç gönderme çabası içindeyiz. Suriye içinde bu sığınmacıların korunması ve orada mümkünse kamplarda barındırılması konusunda BM'nin devreye girmesini bekliyoruz. Buna uygun yöntemlerin, modalitelerin geliştirilmesi lazım ki bu mesele Suriye'den dışarıya ihraç edilen bir sorun olmaktan çıksın."

Bakan Davutoğlu, bu çerçevede BM'nin ilgili yetkilileri ile görüşmelerinin sürdüğünü söyleyerek, BM Genel Sekreter Yardımcısı Valerie Amos ile sık sık telefonla görüştüğünü, Mülteciler Yüksek Komiseri Antonio Guterres'in de yine Türkiye'ye geleceğini bildirdi. Davutoğlu, bundan sonra bu konuda daha somut adımlar atılmasını beklediklerini yineledi.

Hurşit Güneş: "Rahatsızlığı örtbas etmek istiyorlar"

Apaydınlı Kampı'na girmelerine izin verilmeyen milletvekillerinden CHP Kocaeli Milletvekili Hurşit Güneş ise "TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu'nun Apaydın Kampı'nı ziyaretiyle, kamuoyunda oluşan rahatsızlığın örtbas edilmek ve yatıştırılmak istendiğini" iddia etti. Güneş, "Hatay Valisi, 'sadece ben girebiliyorum, Hatay'lı Adalet Bakanı bile giremez' derken; şimdi ne oldu da insan hakları komisyonu gidebiliyor? Statü mü değişti?" dedi.

BM Mülteciler Yüksek Komiserliği'nin Ankara'daki sorumlusu ile bu sabah 1.5 saat görüştüğünü belirten Güneş, aldığı bilgiye göre, bu bölgede 200 bine yakın mülteci olduğunu, bunların 80 bine yakınının Türkiye'de bulunduğunu kaydetti. Güneş, Irak'ta da 20 bin kadar mülteci olduğunu söyledi. Güneş, sığınmacıların hiç bir şekilde savaşa taraf olamayacağını, savaşa taraf olmuş, Suriye'de kurşun sıkmış birisinin Türkiye'ye giremeyeceğini ifade ederek, "Gelenler hiç bir şekilde silahlı faaliyet içinde olamazlar, ülkesine dönerek silahlı faaliyette bulunamazlar. Şu andaki durum geçici bir durumdur, kalıcı değildir. Fakat bunun bir an önce neticelendirilmesi gerekir" dedi.

Hurşit Güneş, Kızılay'ın, kamplarda kalanların kimliklerini belirlemesi ve kayıtlarını yapması gerektiğine işaret etti. Kamp ziyaretinde, kampta kalanların olurlarının alınması gerektiğini ifade eden Güneş, "Apaydın kampındaki kapkaranlık durum hala aydınlatılmadı. Bakanın, benim provokatif bir şekilde ve emirle kampı ziyaret etmek istediğimi söylemesi garabettir. Komisyonun ziyaretiyle, kamuoyunda oluşan rahatsızlığı örtbas etmek, yatıştırmak istiyorlar" diye konuştu.

Güneş, "Kampa klima tamircisi girdi, o güvenlik açısından bir sakınca taşımıyor, komisyonun girmesi sakıncalı değil ama CHP heyetinin girmesi güvenlik açısından sakınca taşıyor" dedi.