Bildiğiniz gibi Suriye’deki savaşın sonucu olarak yaklaşık 3 milyon
Suriyeli ülkemize geldi. TC tarafından yasalarla tanımlanan geçici
koruma kanunu ile Türkiye’de kimlik alarak sağlık ve eğitim gibi
haklardan yararlanmaları sağlandı. Devlet, bu yasanın altında tanımlanan
Suriyeli kişilerden mülteci olarak söz edilmesini tercih etmese de
bizim için savaştan kaçarak başka ülkeye sığınmak zorunda kalan herkes
mültecidir ve mülteci yasaları ile korunmalıdır, bu nedenle bilgileri
aktarırken Suriyeli mülteciler terimini kullanıyoruz.
Yasalarda yapılan son düzenleme ile Suriyeli mültecilerin istihdam edilmek üzere işçi bulma kurumuna başvurabilecekleri gündeme geldi. Mültecilere mülteci hakları verilmemesine rağmen çalışma izni çıkarılmasını olumlu karşılıyoruz. Lakin izin ve istihdam başka şeylerdir ve devletten beklenen istihdam etmesidir. Kamu yetkililerine istihdam ile ilgili soru sorulduğunda işçi bulma kurumuna farklı kategorilerde iş başvuruları alınırken çobanlık kategorisinin Türkiyeliler tarafından pek rağbet görmemesi nedeniyle Suriyelilerin bu kategoriden işe alınabilecekleri öngörülmekte. Halkların Köprüsü Derneği olarak İzmir’de yaklaşık 2 yıldır mültecilerle sürekli iletişim halindeyiz ve çalışmalarımız sırasında farklı meslek ve beceri alanlarından insanlara denk gelmekteyiz. Bu nedenle Suriyeli mültecilerin iş hayatlarına dair bir saha çalışması yaparak bu insanların çalışma yaşamlarındaki eğilimlerini incelemeye karar verdik.
Saha çalışmamız üç temel bölümden oluşuyor; soruların hazırlanması, sahada anketlerin uygulanması ve veri girişi ve analizi. Soruları hazırlarken, hane halkı büyüklüğünü, çalışan ve iş arayan sayısını, eğitim durumlarını ve yaşam koşullarını öğrenmeye çalıştık. Bunlarla birlikte Suriye’deki mesleğini, Türkiye’deki mesleğini, çalışma koşullarını, iş yerindeki sıkıntıları sorduk. Son olarak ne iş yapmak istediğini araştırdık. Anketlerin uygulanmasında, deneğimizin iletişim içinde olduğu mahallelerden Agora, Kadifekale ve Kapılar bölgelerini seçtik. İki gün süren saha çalışmasında Kürtçe ve Arapça çevirmenler ile anketleri uyguladık. Toplamda 112 anketin verileri analiz edildi.
Suriyelilerin Türkiye’deki çalışma hayatlarındaki sıkıntılar ortadan kaldırılır ve meslek okulları açılarak gençlerin meslek sahibi olması sağlanır. Suriyeliler bahane edilerek iş güvencesiz ve sigortasız istihdam genel bir uygulama halini getirilmektedir. Her türden kayıt dışılık ve taşeronlaşma ortadan kaldırılmalı, herkese hak ettiği üretime katılma koşulları oluşturulmalıdır. Her halktan emekçiler arasında sendika, meslek odaları, dernek vb. aracılığıyla ortak örgütlülük, dayanışma ve mücadele ağlarının örülmesi hak kayıplarının önlenmesinde ve enternasyonalist dayanışmanın sağlanmasında büyük bir rol oynayacaktır..
Devlet Mültecilerin topluma ve çalışma hayata entegre olmasını kolaylaştırmak için dil öğrenimine destek olmalı.
Araştırmamız göstermiştir ki okula gitme yaşındaki çocuklar ailelerine bakmak için çalışmak zorunda kalmıştır. Çocuk işciliğine göz yumulması dehşet vericidir. Çocuklar hem eğitim hakkından mahrum kalmış hem de erken yaşta emek piyasasına girmek zorunda bırakılmıştır. Hane halkının büyük çoğunluğunu oluşturan çocuklar için bir an önce yaşam koşulları iyileştirilmeli ve okullaşmaları için destek verilmelidir.
Kaynak: http://www.halklarinkoprusu.org/2016/06/multecilerin-calisma-hayatina-dair-saha-arastirmasi-bulgulari-ozeti/
Yasalarda yapılan son düzenleme ile Suriyeli mültecilerin istihdam edilmek üzere işçi bulma kurumuna başvurabilecekleri gündeme geldi. Mültecilere mülteci hakları verilmemesine rağmen çalışma izni çıkarılmasını olumlu karşılıyoruz. Lakin izin ve istihdam başka şeylerdir ve devletten beklenen istihdam etmesidir. Kamu yetkililerine istihdam ile ilgili soru sorulduğunda işçi bulma kurumuna farklı kategorilerde iş başvuruları alınırken çobanlık kategorisinin Türkiyeliler tarafından pek rağbet görmemesi nedeniyle Suriyelilerin bu kategoriden işe alınabilecekleri öngörülmekte. Halkların Köprüsü Derneği olarak İzmir’de yaklaşık 2 yıldır mültecilerle sürekli iletişim halindeyiz ve çalışmalarımız sırasında farklı meslek ve beceri alanlarından insanlara denk gelmekteyiz. Bu nedenle Suriyeli mültecilerin iş hayatlarına dair bir saha çalışması yaparak bu insanların çalışma yaşamlarındaki eğilimlerini incelemeye karar verdik.
Saha çalışmamız üç temel bölümden oluşuyor; soruların hazırlanması, sahada anketlerin uygulanması ve veri girişi ve analizi. Soruları hazırlarken, hane halkı büyüklüğünü, çalışan ve iş arayan sayısını, eğitim durumlarını ve yaşam koşullarını öğrenmeye çalıştık. Bunlarla birlikte Suriye’deki mesleğini, Türkiye’deki mesleğini, çalışma koşullarını, iş yerindeki sıkıntıları sorduk. Son olarak ne iş yapmak istediğini araştırdık. Anketlerin uygulanmasında, deneğimizin iletişim içinde olduğu mahallelerden Agora, Kadifekale ve Kapılar bölgelerini seçtik. İki gün süren saha çalışmasında Kürtçe ve Arapça çevirmenler ile anketleri uyguladık. Toplamda 112 anketin verileri analiz edildi.
- Saha araştırmamızda 99 haneden 112 kişi ile görüşme yapılmıştır. Görüşülen 112 kişinin 1’i kız çocuğu olmak üzere 3’ü kadın, 26’sı erkek çocuğu olmak üzere 109 kişisi erkektir. Bu hanelerde yaşayanların 143’ü kadın, 130’u erkek ve 295’i de çocuktur.
- Toplam kişi sayısı 568 ve bunlardan 127 kişi çalışmakta, yani hanelerde her 5 kişiden biri çalışıyor. Görüşülenlerin 19’u işsiz ve 48’i iş arıyor konumundadır .
- Saha çalışmasında okul çağında 130 çocuk bulunduğu ve bunların 29’unun çalıştığı yani her 5 çocuktan biri çalışıyor olduğu tespit edilmiştir.
- Çalışan 93 kişinin hiçbirinin iş sözleşmesi, iş güvencesi ve sigortası bulunmamaktadır.
- Anket yapılanların eğitim durumları şöyledir: -34 kişi okuma yazma bilmiyor (%30,3) -10 kişi okur-yazar (%9) -23 kişi ilkokul mezunu (%20.5) -43 kişi ortaokul-lise mezunu (%38,4) -2 kişi üniversite mezunu (%1,8) Ülkesindeyken okula gittiğini söyleyen 14 çocuktan 11’i burada çalışmaya başlamışken 6’sı okula gidememektedir. Bunlardan biri kız çocuğu, 8 kişi de hem okuyup hem çalışıyor.
- Görüşülen kişilerin ülkelerindeyken çalıştıkları işler şöyledir:-13’ü terzi 8 kişi ayakkabıcı, 5 kişi şoför, 4 kişi fayans ustası, 3 kişi kuaför, 3 kişi mobilyacı, 2 kişi kameraman, 2 kişi çantacı, 2 kişi tesisatçı ve bunların dışında aşçı, balıkçı, bilgisayar mühendisi, boyacı, çiftçi, demirci, elektrikçi, fotoğrafçı, gıda teknisyeni, marangoz, modelist, taş ustası da bulunmaktadır. 112 kişi içinden sadece 1 tanesi ülkesinde çiftçi olduğunu belirtmiştir.
- 24 tanesi ülkesindeki işini burada da devam ettirebilmiş (%21). Devam ettirdikleri mesleklerin büyük çoğunluğu terzilik, kuaförlük ve ayakkabıcılık gibi beceri gerektirebilen meslekler. Bunun dışında inşaat işçiliği de yer almakta. Ülkesindeyken beceri gerektiren kimi işlerde çalışan (tesisatçılık, fayansçılık vs) geri kalanlar ise Türkiye’de farklı işlerde çalışmakta. Bu kişiler arasında kameraman (2 kişi), fotoğrafçı (1 kişi), bilgisayar mühendisi (1 kişi), çağrı merkezi çalışanı (1 kişi) gibi beyaz yaka mensupları da bulunmaktadır. Ayrıca ülkesinde iken yüzme öğretmenliği yapıp Türkiye’de ayakkabıcıda çalışan, bekçiyken ve şoförken Türkiye’ye geldiğinde hamalık yapan kişiler bulunmaktadır. İş yerinde çalışan sayısını ve bunların kaçının Suriyeli kaçının diğer ülkelerden olduklarını sorduk. Cevaplayan 64 kişinin verdiği bilgilere göre iş yerinde %10 ve üzeri Suriyeli mülteci çalışmaktadır. 12 kişiden alınan cevaplara göre iş yerinde Suriyeli olmayan yabancılar yani Irak, Afganistan ve/veya Pakistanlılar çalışmaktadır. Anketin sonunda Suriyeli mültecilere meslek edinmeye yönelik bir kurs almak isteyip istemedikleri sorulmuş, 42 kişi evet cevabı vermiştir. Soruya hayır cevabı veren veya cevap vermeyenlerin büyük bir kısmının çalışmaktan böyle bir şeye vakti olmadığını söyledikleri not edilmiştir. Ne iş yapmak istedikleri sorulduğunda ise kendi mesleklerini burada icra etmek isteyenlerin büyük çoğunluğu oluşturduğu görülmüştür. Bunun yanında Suriye’deki eğitimine burda devam etmek isteyenler ve mobilyacılık, kuaför, moda tasarım, spor gibi alanlarda meslek sahibi olmak isteyenler gözlemlenmiştir. Bu soruya cevap verenlerin büyük çoğunluğundan ve notlardan gözlemlediğimiz üzere en büyük ihtiyaç Türkçe dil kursudur.
- Görüşülen kişilerin %37’sinin hane geliri asgari ücret dolaylarında ve biraz üzerindeyken geri kalan %63’ün toplam hane geliri ise asgari ücretin bile altındadır. Aylık kazançları sorulduğunda 2 kişi 100 TL’den az, 11 kişi 101-500 arası, 50 kişi 501-1000 arası ve 37 kişi 1001-2000 arası cevabını vermiştir. Yaşanılan yerle ilgili sorumuza 99 haneden 75 kişi gecekondu-apartmanda, 30 kişi de metruk binada cevabını vermiştir. Kiraların ortalama 250-500 aralığında olduğunu ve elektrik-su gibi diğer harcamaların da ortalama 250 lira tuttuğunu gözlemledik. Kira dışı harcamaların yüksekliğinin sebebini araştırdığımızda, elektrik ve suya Suriye’de para ödemeyen mültecilerin, buraya geldiklerinde alışkanlıklarından dolayı normalin çok üstünde faturalarla karşılaştıklarını ve aynı zamanda mültecilerin hepsinin geçim sıkıntısından ötürü borçlu olduklarını gözlemledik.
- Çalışmakta olan 93 kişiye iş yerinde ne gibi sıkıntılar yaşıyorsunuz sorusu soruldu. Toplam 58 kişinin cevapladığı bu soruda birden fazla seçenek işaretlenerek alınan cevaplara göre; 37 kişi aynı işi yaptığı diğer çalışanlardan daha az ücret aldığını, 35 kişi iş güvencesi olmadığını ve her an atılabileceğini, 26 kişi dil ve iletişim sorunu yaşadığını, 17 kişi hor görülme, ayrımcılık ve hak ihlalleri ile karşılaştığını, 12 kişi ücretini düzenli alamadığını ve 10 kişi de sağlıksız koşullarda çalıştığını belirtmiştir. Hor görülme, ayrımcılık ve hak ihlalleri ile karşılaşan bireylere bu davranışın kim tarafından gerçekleştirildiği sorulduğunda, 11 kişi üstlerim, 7 kişi aynı işi yaptığım diğer insanlar, 4 kişi müşteriler, 6 kişi işveren cevabını vermiştir.
- Resmi makamların öngördüğü İşkur’da Türkiyelilerin müracaat etmediği çobanlık iş kolunun İzmir Merkez’de yaşayan mülteciler için de bir seçenek olmayacağı bu çalışma gösterilmiştir. Hiçbir mülteci çalıştığı işi İşkur aracılığı ile bulmamıştır İstihdam için kamu eli ile yürütülen sistematik bir organizasyonun izine bile raslanmamıştır. Suriye’nin farklı bölgelerinden, şehirlerden gelmiş, içlerinde mühendis, müzisyen, fotoğrafçı, kameraman gibi mesleklere ve terzilik, fayans ustalığı, ayakkabıcılık gibi ustalık gerektiren becerilere sahip bu insanların çobanlık kategorisinde istihdam edilmeleri, sadece onlara yapılacak bir haksızlık değil ayrıca savaşın yükünü hala omuzlarında taşıyan bu insanların daha iyi bir hayat kurma umutlarının da elinden alınmasıdır. Mülteciler birbirinden farklı mesleki beceriler ve tercihlere sahiptir. Bu açıdan mültecilerin iş sahaları kısıtlanmamalı, TC vatandaşlarının tercih etmedikleri alanlara sıkıştırılmamalıdır. Umuyoruz ki bu ve bunun gibi araştırmaların ışığında meslek sahibi Suriyeli mültecilerin kendi mesleklerinde istihdam edilmesi sağlanır.
Suriyelilerin Türkiye’deki çalışma hayatlarındaki sıkıntılar ortadan kaldırılır ve meslek okulları açılarak gençlerin meslek sahibi olması sağlanır. Suriyeliler bahane edilerek iş güvencesiz ve sigortasız istihdam genel bir uygulama halini getirilmektedir. Her türden kayıt dışılık ve taşeronlaşma ortadan kaldırılmalı, herkese hak ettiği üretime katılma koşulları oluşturulmalıdır. Her halktan emekçiler arasında sendika, meslek odaları, dernek vb. aracılığıyla ortak örgütlülük, dayanışma ve mücadele ağlarının örülmesi hak kayıplarının önlenmesinde ve enternasyonalist dayanışmanın sağlanmasında büyük bir rol oynayacaktır..
Devlet Mültecilerin topluma ve çalışma hayata entegre olmasını kolaylaştırmak için dil öğrenimine destek olmalı.
Araştırmamız göstermiştir ki okula gitme yaşındaki çocuklar ailelerine bakmak için çalışmak zorunda kalmıştır. Çocuk işciliğine göz yumulması dehşet vericidir. Çocuklar hem eğitim hakkından mahrum kalmış hem de erken yaşta emek piyasasına girmek zorunda bırakılmıştır. Hane halkının büyük çoğunluğunu oluşturan çocuklar için bir an önce yaşam koşulları iyileştirilmeli ve okullaşmaları için destek verilmelidir.
Kaynak: http://www.halklarinkoprusu.org/2016/06/multecilerin-calisma-hayatina-dair-saha-arastirmasi-bulgulari-ozeti/