Bulanık Mekanlarda Gölgede Kalanlar: Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski Araştırma Raporu, Suriyeli mültecilerin Türkiye’de doğan çocuklarının vatansızlık riski; kanunlar, uluslararası belgeler ve çocuğun yüksek yararı ilkesi bağlamında “Suriyeli Mülteci Çocukların Vatansızlık Durumu Türkiye Vatandaşlık Kanunları Kapsamında Nasıl Değerlendirilebilir? Bu kanunlar ve uygulamalar Vatansızlık Sözleşmeleri ve Çocuğun Yüksek Yararı İlkesiyle hangi noktalarda çakışmakta/çatışmaktadır?” sorularına odaklanmıştır.
Türkiye'deki Suriyeli sığınmacılar
3 Haziran 2016 Cuma
Bulanık Mekanlarda Gölgede Kalanlar: Suriyeli Mülteci Çocuklar Ve Vatansızlık Riski Raporu
Bulanık Mekanlarda Gölgede Kalanlar: Suriyeli Mülteci Çocuklar ve Vatansızlık Riski Araştırma Raporu, Suriyeli mültecilerin Türkiye’de doğan çocuklarının vatansızlık riski; kanunlar, uluslararası belgeler ve çocuğun yüksek yararı ilkesi bağlamında “Suriyeli Mülteci Çocukların Vatansızlık Durumu Türkiye Vatandaşlık Kanunları Kapsamında Nasıl Değerlendirilebilir? Bu kanunlar ve uygulamalar Vatansızlık Sözleşmeleri ve Çocuğun Yüksek Yararı İlkesiyle hangi noktalarda çakışmakta/çatışmaktadır?” sorularına odaklanmıştır.
Uluslararası Af Örgütü: AB'nin mültecileri pervasızca Türkiye'ye geri göndermesi hukuka aykırıdır
Uluslararası Af Örgütü bugün yayımladığı
brifingde, AB’nin Türkiye'nin mülteciler için 'güvenli ülke'
olduğu varsayımına dayanarak sığınmacıları geri gönderme
planlarını derhal durdurmasını istedi.
"Güvenli Olmayan Sığınak: Türkiye’de Sığınmacılar ve Mülteciler Etkili Korumaya Erişemiyor"
başlıklı brifing, Türkiye'nin sığınma sistemindeki
eksiklikleri ve burada mültecilerin karşılaştıkları zorlukları
anlatarak, 18 Mart'ta imzalanan AB-Türkiye Anlaşması kapsamında yapılan
geri göndermelerin hukuka aykırı ve savunulamaz olduğunun altını
çiziyor.
Brifing, Türkiye'deki sığınma
sisteminin, üç milyondan fazla sığınmacı ve mülteciye çare bulmakta
zorlandığını gösteriyor. Bu sebeple sığınmacılar, yıllarca
başvurularının sonuçlanmasını beklemek zorunda kalıyor. Bu süre
zarfında, barınmak ve kendileri ile ailelerinin geçimini sağlayabilmek
için çok az destek alıyor, ya da hiç almıyorlar. Bazen dokuz yaşında
çocuklar bile ailelerine destek olabilmek için çalışıyor.
1 Haziran 2016 Çarşamba
Mültecilerin Çalışma Hayatına Dair Saha Araştırması Bulguları Özeti
Bildiğiniz gibi Suriye’deki savaşın sonucu olarak yaklaşık 3 milyon
Suriyeli ülkemize geldi. TC tarafından yasalarla tanımlanan geçici
koruma kanunu ile Türkiye’de kimlik alarak sağlık ve eğitim gibi
haklardan yararlanmaları sağlandı. Devlet, bu yasanın altında tanımlanan
Suriyeli kişilerden mülteci olarak söz edilmesini tercih etmese de
bizim için savaştan kaçarak başka ülkeye sığınmak zorunda kalan herkes
mültecidir ve mülteci yasaları ile korunmalıdır, bu nedenle bilgileri
aktarırken Suriyeli mülteciler terimini kullanıyoruz.
Yasalarda yapılan son düzenleme ile Suriyeli mültecilerin istihdam edilmek üzere işçi bulma kurumuna başvurabilecekleri gündeme geldi. Mültecilere mülteci hakları verilmemesine rağmen çalışma izni çıkarılmasını olumlu karşılıyoruz. Lakin izin ve istihdam başka şeylerdir ve devletten beklenen istihdam etmesidir. Kamu yetkililerine istihdam ile ilgili soru sorulduğunda işçi bulma kurumuna farklı kategorilerde iş başvuruları alınırken çobanlık kategorisinin Türkiyeliler tarafından pek rağbet görmemesi nedeniyle Suriyelilerin bu kategoriden işe alınabilecekleri öngörülmekte. Halkların Köprüsü Derneği olarak İzmir’de yaklaşık 2 yıldır mültecilerle sürekli iletişim halindeyiz ve çalışmalarımız sırasında farklı meslek ve beceri alanlarından insanlara denk gelmekteyiz. Bu nedenle Suriyeli mültecilerin iş hayatlarına dair bir saha çalışması yaparak bu insanların çalışma yaşamlarındaki eğilimlerini incelemeye karar verdik.
Saha çalışmamız üç temel bölümden oluşuyor; soruların hazırlanması, sahada anketlerin uygulanması ve veri girişi ve analizi. Soruları hazırlarken, hane halkı büyüklüğünü, çalışan ve iş arayan sayısını, eğitim durumlarını ve yaşam koşullarını öğrenmeye çalıştık. Bunlarla birlikte Suriye’deki mesleğini, Türkiye’deki mesleğini, çalışma koşullarını, iş yerindeki sıkıntıları sorduk. Son olarak ne iş yapmak istediğini araştırdık. Anketlerin uygulanmasında, deneğimizin iletişim içinde olduğu mahallelerden Agora, Kadifekale ve Kapılar bölgelerini seçtik. İki gün süren saha çalışmasında Kürtçe ve Arapça çevirmenler ile anketleri uyguladık. Toplamda 112 anketin verileri analiz edildi.
Yasalarda yapılan son düzenleme ile Suriyeli mültecilerin istihdam edilmek üzere işçi bulma kurumuna başvurabilecekleri gündeme geldi. Mültecilere mülteci hakları verilmemesine rağmen çalışma izni çıkarılmasını olumlu karşılıyoruz. Lakin izin ve istihdam başka şeylerdir ve devletten beklenen istihdam etmesidir. Kamu yetkililerine istihdam ile ilgili soru sorulduğunda işçi bulma kurumuna farklı kategorilerde iş başvuruları alınırken çobanlık kategorisinin Türkiyeliler tarafından pek rağbet görmemesi nedeniyle Suriyelilerin bu kategoriden işe alınabilecekleri öngörülmekte. Halkların Köprüsü Derneği olarak İzmir’de yaklaşık 2 yıldır mültecilerle sürekli iletişim halindeyiz ve çalışmalarımız sırasında farklı meslek ve beceri alanlarından insanlara denk gelmekteyiz. Bu nedenle Suriyeli mültecilerin iş hayatlarına dair bir saha çalışması yaparak bu insanların çalışma yaşamlarındaki eğilimlerini incelemeye karar verdik.
Saha çalışmamız üç temel bölümden oluşuyor; soruların hazırlanması, sahada anketlerin uygulanması ve veri girişi ve analizi. Soruları hazırlarken, hane halkı büyüklüğünü, çalışan ve iş arayan sayısını, eğitim durumlarını ve yaşam koşullarını öğrenmeye çalıştık. Bunlarla birlikte Suriye’deki mesleğini, Türkiye’deki mesleğini, çalışma koşullarını, iş yerindeki sıkıntıları sorduk. Son olarak ne iş yapmak istediğini araştırdık. Anketlerin uygulanmasında, deneğimizin iletişim içinde olduğu mahallelerden Agora, Kadifekale ve Kapılar bölgelerini seçtik. İki gün süren saha çalışmasında Kürtçe ve Arapça çevirmenler ile anketleri uyguladık. Toplamda 112 anketin verileri analiz edildi.
- Saha araştırmamızda 99 haneden 112 kişi ile görüşme yapılmıştır. Görüşülen 112 kişinin 1’i kız çocuğu olmak üzere 3’ü kadın, 26’sı erkek çocuğu olmak üzere 109 kişisi erkektir. Bu hanelerde yaşayanların 143’ü kadın, 130’u erkek ve 295’i de çocuktur.
- Toplam kişi sayısı 568 ve bunlardan 127 kişi çalışmakta, yani hanelerde her 5 kişiden biri çalışıyor. Görüşülenlerin 19’u işsiz ve 48’i iş arıyor konumundadır .
29 Mayıs 2016 Pazar
Avrupa Birliği’nin Suriyeli Mülteci Politikasına Eleştirel Bir Bakış
İnsanoğlunun toplum yaşamına geçtiği
dönemlerden bugüne, sığınma ve iltica kavraları giderek yaşamın
ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir.
Yirminci yüzyılda savaşların ve savaş araçlarının yıkım gücünün bir önceki yüzyıl ile mukayese edilmeyecek şekilde artması ile yıkımlar ve insani dramlar geometrik şekilde artış göstermiştir. Buna paralel olarak sığınmacı ve mülteci durumuna düşen milyonların, daha insani şartlar altında, zulüm korkusu olmaksızın yaşayacakları bir ülke bulmaları, uluslararası toplumun ve uluslararası hukukun da önemli sınavlarından biri haline gelmiştir.
İnsani boyutu ve dramları ağır basan mülteci ve sığınmacı kavramlarının içinin doldurulması, karşılaşılan sorunun devasa boyutu nedeniyle ulusal hukuk sistemlerinin ve tek bir ülkenin değil, uluslararası toplumun ve uluslararası hukuk sisteminin üzerine düşen bir görev olmuştur.
Mülteci ve sığınmacı sorunlarına I. Dünya Savaşı sonrası başlayan çözüm bulma çabaları sorunun büyüklüğü karşısında uluslararası örgütlerin yetersiz ve etkisiz kalmaları nedeniyle acılar ve açmazlar içinde kalmıştır.
Yirminci yüzyılda savaşların ve savaş araçlarının yıkım gücünün bir önceki yüzyıl ile mukayese edilmeyecek şekilde artması ile yıkımlar ve insani dramlar geometrik şekilde artış göstermiştir. Buna paralel olarak sığınmacı ve mülteci durumuna düşen milyonların, daha insani şartlar altında, zulüm korkusu olmaksızın yaşayacakları bir ülke bulmaları, uluslararası toplumun ve uluslararası hukukun da önemli sınavlarından biri haline gelmiştir.
İnsani boyutu ve dramları ağır basan mülteci ve sığınmacı kavramlarının içinin doldurulması, karşılaşılan sorunun devasa boyutu nedeniyle ulusal hukuk sistemlerinin ve tek bir ülkenin değil, uluslararası toplumun ve uluslararası hukuk sisteminin üzerine düşen bir görev olmuştur.
Mülteci ve sığınmacı sorunlarına I. Dünya Savaşı sonrası başlayan çözüm bulma çabaları sorunun büyüklüğü karşısında uluslararası örgütlerin yetersiz ve etkisiz kalmaları nedeniyle acılar ve açmazlar içinde kalmıştır.
25 Mayıs 2016 Çarşamba
Suriyeli Mülteciler Türkiye’de Kalıcı Olabilir
3 milyondan fazla Suriyeli göçmene ev sahipliği yapan İstanbul,
aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in ilk defa düzenlediği İnsani
Zirve’nin de yapıldığı yer oldu. İnsani yardımların milli gelire oranı
göz önünde bulundurulduğunda “en cömert donör” ülke olan Türkiye’de
toplanan 50 dünya liderinin en önemli gündem maddesi Suriye iç savaşı
nedeniyle ortaya çıkan insani krizdi.
Bu krizin bir de ekonomik boyutu var ve Türkiye’de barınan Suriyeli göçmenlerin sayısı her geçen gün arttıkça ekonomideki etkileri çok daha fazla belirginleşiyor. Özellikle yüzde 4 ile beklentilerin üzerinde gelen 2015 büyüme verisinde önemli rol edinen iç tüketimi körükleyen etmenlerden birinin Suriyeli mülteciler olduğu düşünülüyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Washington D.C.’de bulunan ABD Ticaret Odası’nda yaptığı konuşmada Suriyeli mültecilerin “geçici olmayabileceğini ve entegre edilmeleri gerektiğini” vurgulamıştı. Suriyelilerin “sadece misafir olmayabileceği” göz önünde bulundurulduğunda hem ekonomik verilere etkileri hem de ekonomik hayata entegre edilmeleri konusunda daha çok akademik çalışma yapılmasının gerekliliği ortaya çıkıyor.
Bu krizin bir de ekonomik boyutu var ve Türkiye’de barınan Suriyeli göçmenlerin sayısı her geçen gün arttıkça ekonomideki etkileri çok daha fazla belirginleşiyor. Özellikle yüzde 4 ile beklentilerin üzerinde gelen 2015 büyüme verisinde önemli rol edinen iç tüketimi körükleyen etmenlerden birinin Suriyeli mülteciler olduğu düşünülüyor.
Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Washington D.C.’de bulunan ABD Ticaret Odası’nda yaptığı konuşmada Suriyeli mültecilerin “geçici olmayabileceğini ve entegre edilmeleri gerektiğini” vurgulamıştı. Suriyelilerin “sadece misafir olmayabileceği” göz önünde bulundurulduğunda hem ekonomik verilere etkileri hem de ekonomik hayata entegre edilmeleri konusunda daha çok akademik çalışma yapılmasının gerekliliği ortaya çıkıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)